Bu mektubu sana yazmak istedim, çünkü dışa vurmasan da bazı hususların seni rahatsız ettiğini düşünüyorum.
Önümüzde bir referandum var, herkes elinden geldiğince doğru bulduğu oy için çalışıyor, çabalıyor. İstediğin tercihi yap ama elini vicdanının üstüne koy ve seçimini öyle yap.
Sen de fark ediyorsun ki bu referandumda eski heyecan yok, haksızlığa uğradığın, askeri vesayetten çok çektiğin yıllarda mazlumdun ama şimdi öyle değil, toplumda çok mazlum, mağdur sesini Ak Parti’ye duyuramadığından şikayetçi. 15 Temmuz mel’un darbe girişiminden sonra kabaran umutlar söndü, suçlu suçsuz herkes bir çuvala kondu, toplumun her yerinden iniltiler, feryatlar yükseliyor, mutlaka yakınlarından birisi de böyle bir haksızlığa uğramıştır, bunlar hep tesadüf mü, birşeyler yanlış gitmiyor mu sence, hukukun iptal edildiğini, ortalığa keyfiliğin hakim olduğunu görmüyor musun? Biliyorum ki bunları görüyor ve rahatsız oluyorsun ama kendine göre nedenlerle sesini çıkarmıyorsun. Ancak bu suskunluğunun önemli bir vebali olduğunu unutuyorsun sanırım, haksız yere tutuklanıp, içeride iddianame hazırlanmadan tutulanlar, çok iyi tanıdığın halde “terörist” diye damgalanan insanların yargılanmadan mahkum edildiğini, yargılanmak istedikleri zaman tüm yargısal yolların yokuşa sürüldüğünü görmüyor musun? Bir insana “öl” denilen yerde birşeylere itiraz etmen gerekmez mi?
İnsanlara dünya hukuk tarihinde rastlanmayacak isnadlarla cezalar yağdırılıyor, tutuklama, mahkumiyet cezası olarak kullanılıyor, annesiz, babasız çocukların gözyaşlarını, ızdırabını sahi hiç duymuyor musun? Bu sabiler de cezalandırılıyor hukuki olmayan delillerle, görmüyorsun diye adli ilahiden kurtulacağını mı sanıyorsun? İnsanlar itham ediliyor, işinden atılıp damgalanıyor, hayat onlara zehir ediliyor, bunalıma itiliyorlar, intiharlar arttı gidiyor, hiç rahatsız etmiyor mu bunlar seni?
Anayasa değişiklik teklifini çok incelemiyorsun, “güvendiğim kişi bunu önüme getirmişse hiç düşünmem” diyorsun, bu düşüncene saygım var ama ya büyük bir hata yapılıyor ve ülke için çok yanlış bir karar alıyorsan? Ya bu değişiklikle hiç istemediğin birisi bu yetkiyi alırsa*? Bu yaptığının apartman yöneticisine daire tapunu vermek olduğunu anlamıyor musun? Bu hatanın bedelini bu dünyada ve öte dünyada sen ödeyeceksin, unutma..! Kimse senin faturanı ödemeyecek.
“Nasıl olsa Erdoğan cumhurbaşkanı olacak” diye düşünüp bu devletin temelindeki adaleti ortadan kaldıracak, hukuku ve demokrasiyi rafa kaldıracak değişikliğe oy verme eğilimindesin, maddeleri okuyup, birkaç dakika tarafsız bakmanı istiyorum, yine kararını ver ama müftü kalbin olsun, dur, düşün, şu medya bombardımanından kurtul, başını iki elinin arasına al ve toplumsal barışı düşün, yapabileceğin hatanın tehdidini hisset..! Ya düşündüğünün tam tersi olursa, elinle kendine bir tuzak hazırlıyorsan?
Referanduma doğru evet için herşey yapılıyor, hayır oyu verecek olanlar “din düşmanı, vatan haini, terörist” ilan ediliyor, 15 Temmuz darbesinin intikamının 16 Nisan’da alınacağı söyleniyor. Hakikaten samimiyetle söylüyorum, hayır oyu verenlerin bu denli şeytanlaştırılması seni rahatsız etmiyor mu? Çanakkale savaşında hepimizin dedeleri şehit oldu, birilerinin o şehitlerin kimi torununu düşman safına yerleştirmesi hiç vicdanını sızlatmıyor mu? Şehit dedelerimizin bundan nasıl rahatsız olduklarını hissetmiyor musun?
Bu gidişat iyi değil, bir telaş, bir telaş… evet için 82 darbe anayasası yerine acele etmeden bizi yeni ve demokratik bir anayasaya kavuşturacak bir yol varken bu şaibeli teklife taraf olmak zorunda mısın? Vicdan sızlatan söz ve fiiller daha çok olmaya başladı, görüyorsun, çünkü tüm enerji birçok Ak Partilinin de rahatsız olduğu bu değişiklik için yapılıyor, değer mi buna?
Bu gidişle son bir ayda vicdan sızlatan işler daha çok ortaya çıkacak, hükümetin gürültülü slogan ve icraatına rağmen vicdanların unutamayacağı olaylar artacak. Bir anayasa toplumu devletin pervasızlığından korumak için yapılır, toplumsal sözleşme yerine toplumun önemli kesimini dışlayan bir aceleciliğe onay mı vereceksin? Sandık başında kalbinin sana bu işte bir yanlışlık olduğunu fısıldayacağı belli, kararını medya gürültüsünden yana değil, vicdanından yana kullanacaksın, senden beklediğim budur.
Konuştuğum bazı Ak Partililer “hatalar var, sarı kart göstermek için referandumda HAYIR vereceğim, sonra yine partime veririm” diyor. Bu da bir seçenektir, tepkini böyle göstermen sevdiğin insanların akıllanmasına vesile olabilir, rüzgara kapılıp akletmeyenlerden olma lütfen!..
Bil ki şu an ahlaka en çok sarılma zamanımız, fanatizmin, kutuplaştırmanın zirveye çıktığı bugünlerde Müslümana Kur’an ve Resulullah’ın hayatındaki ahlaki özü anlamak için okumalarını artırmasını, başka dinden veya ateiste ise evrensel ahlaki okumalara ağırlık vermelerini öneririm, zira kazanacak olan onur, cesaret, adalet, izzeti nefs, diğergamlık, merhamettir, yani yüksek ahlaktır. Bu rüzgara kapılıp gitme, senin günahını kimse çekmeyecek.
“Diktatörlük günahı yasaklasa bile ahlaksızdır. Demokrasi ona izin verse bile ahlaklıdır. Ahlakilik özgürlükten ayrılamaz. Ancak hür fiil ahlaki fiildir.” diyor bilge insan Aliya İzzetbegoviç, bu anayasa değişiklik teklifi keyfiliktir, melek gibi insana bile bu yetki verilmez ki onu şeytanlaştıracağı bellidir.
Devlet imkanları, medya, belediye imkanlarının hoyratça seferber edilmesine ve hayırcılara bunu kullandırtmamaya rağmen sokaklarda HAYIR rüzgarı var görüyorsun, kaç kişinin rahatsızlığını sen de gözlerinden okumuşsundur, bu orantısız, dengesiz propaganda ortamı bile sana haksızlık yapandan değil, güçsüzden yana olmanı fısıldıyordur, eminim.
Kararı vicdanınla ver. Bil ki bu topraklardaki kardeşlikle, geleceğimizle ilgili çok önemli bir kararı belirleme durumundasın ve referandum sonrası dönüp yüzüne bakmayacak olanlara önemli bir hatırlatma yapma gücün var, gücünü önemse ve göster lütfen!..
Bu yazı ilk olarak artigercek.com'da yayımlanmıştır.