Diyarbakırın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven'in "dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz" sözü söylenilemeyenin söylenmesi anlamında çok önemli bir gündem oluşturdu. Recep Güven boş konuşmuyor. 1991-1996'da Diyarbakır Emniyet istihbaratında çalışmış birisi olarak gençlerin niçin, nasıl dağa çıktıklarını yakından gözlemlemiş. Güven, BDP'lilerin hazzetmediği bir isim ancak çekinmeden bu sözleri söyleyebilen bir müdür. Hem de Diyarbakır Emniyet müdürü.
"Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz" diyen Güven de zaten, "ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız devlet değilsiniz" diye eklemiş. Müdür görevini yapan bir kamu görevlisi ancak ölümlerin bu işi çözmediğini gören ve vicdanından yükselen sözleri bastırma kaygısı olmayan bir kişi.
"Bir zamanlar 'bana 5 kişilik ekip verin, çocuğu dağda olan annelere gideyim ulaşayım' demiştim. 'Seni öldürürler' dediler. 'Ya' dedim 'kapısını kırarak girdiğimiz insan öldürmüyor da, kapısını çalarak girdiğimiz insan mı öldürecek?' (...) Keşke o zaman yapabilseydik bunları, bu kadar geç kalmasaydık. İnsanımıza bu kadar geç ulaşmasaydık, bu kadar acıdan sonra yapmasaydık bu işleri." demiş.
Meclis'teki üç parti de müdürü eleştirme yarışına girdi. MHP'yi anlıyoruz da Kürt sorunu hakkında yeni sözleri olduğunu beyan eden Ak Parti ve CHP'ye ne oluyor?
İnternette çıkan haberlere baktığınızda mesleğinin polis olduğunu söyleyen birçok kişinin bu haberin altına müdürü eleştiren, tahkir eden yorumlar yazdığını görüyorsunuz. Eğer hakikaten polisler böyle düşünüyorsa memurlarının çoğu müdür bey gibi düşünmüyor demekki.
Emniyet müdürü olmasına rağmen hem de bu görevin Diyarbakır ili olmasına rağmen böyle konuşabilmesi müdür beyin içinin çok dolu olduğunu gösterir. Çekinmese söyleyeceği çok çarpıcı sözlerin daha olduğunu gösterir. Tüm eleştirilere rağmen sözlerin çok içten bir şekilde ifade edilmesi meselenin çözümü konusunda önemli adımlar atılabileceği konusunda bizi umutlandırdı. Bülent Arınç tasvip etti ancak Başbakanın eleştirisine maruz kaldı. Ama yine de bir kamu görevlisinin 2012 yılında bu cümleleri sarf edebilmesi çok anlamlıdır.
Burada insaf ve merhamet sahiplerinin devreye girmesi gerekir. Kin ve nefret üzerinden hareket etmeye çalışanlara kalırsa yeni bir linç edilecek kamu görevlisi bulunmuştur.
Bu gündem bize Necip Fazıl Kısakürek ve Reis Bey ismini anımsattı. Reis bey adıyla sinemaya da aktarılan eserdeki bazı replikleri hatırlattı. Sertliğiyle tanınan hakimin bir cinayet zanlısı hakkında önceki serkeş yaşamı dolayısıyla " suçlu bundan başka kim olabilir ki?" düşüncesiyle hareket edip idam kararı vermesi ve infazın ardından katilin başka biri olduğu anlaşılması ile gelişen değişimi anlatır.
Hakimin çektiği vicdan azabı sonucu artık her meseleye merhamet bakış açısı ile yaklaşmasını görürüz. Merhamet bakış açısı ile sorunları değerlendirmeye ve çözmeye çalışan hakim sertliğiyle çözemediği sorunları yardımcı olmaya çalıştığı kişilerin istismarı çıksa bile yenmiştir.
İşte filmden bazı sahneler.
Mahkûm- Etmeyin reis bey, siz ağlayamazsınız! ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz! Reis bey- Siz de benim hakkımda hüküm veriyorsunuz.
Mahkûm- Bir kere de ben vereyim reis bey; hem de sehpadan tepeden en yüksek kürsüden hüküm vereyim... siz merhametten acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. yerinde haklısınız. fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için, en büyük hakkı kaybediyorsunuz. rahmet kaldırılmış sizin kalbinizden... buz çölünden yol alıyorsunuz!
Yine servetini gece hayatında kaybetmiş ve idam edilmiş kişinin kişinin dadısı ile karşılaşma sahnesinde söylenenler de önemlidir. Reis bey vicdan azabı yaşarken infaz edilen kişinin eski dadısı ile karşılaşır.
Reis bey- (dadıya)Geldiğine iyi ettin! bende seni arıyordum! Dadı- Ne yapacaktın? Reis bey- Beni affetmeni isteyecektim. Dadi- Eğer seni affedersem yer yüzünde, suçu bağışlanmadık insan kalmaz! Reis bey- Yeryüzünde suçu bağışlanmadık insan kalmaması için beni affet! Dadı- Gözlerime kulaklarıma inanamıyorum! sen o Reis misin?
Şüphesiz anlatılan kişi suçsuz olduğu halde önyargılarla yaklaşıldığı için yanlış karar verilen bir kişiydi. Ancak bu olay vicdanını kendisine eksen eden eden hakimin yanlış yaklaşımını görmesini ve değişimi ile başarıyı, merhameti yakalamasını anlatır.Müdür bey de belki zamanında hakim bey gibi sertlik yanlısı bir kamu görevlisiydi. Ancak sertliğin vicdan azabı doğurduğunu gözlemlemişti. Terör yapan kişi suçlu olabilir ancak suçu doğuran sebeplere yoğunlaşmak gerektiğini buradan anlamalıyız.
Çok hassas bir konuda Emniyet müdürü özeleştiri yapmıştır ve ölen onbinlerce kişinin ardından bu sayının yüzbinleri bulmasını istemiyorsanız bu sese kulak vermelisiniz. Bu teröre prim vermek değil terörün oluşumunu yok edecek yaklaşımdır. Yıllardır çok hata yapıldığını devlet görevlileri de söylüyor birisi bunu daha somut bir şekilde ifadelendirince evini başına yıkıyoruz. Bu, acıların azalmasına hizmet etmez. En yakınları PKK tarafından öldürülmüş bir kişi olmasam bu cümlelerimi yanlış anlama hakkınız olabilir. Ancak vicdan sahibi sesler bu sorunun çözümünü istiyor, Yüzbinlerce PKK üyesini de öldürseniz merhamet bakış açısı ile soruna yaklaşmadığınız takdirde bu sorunu çözmeniz kolay değildir.
Gerçekten ağlayabilirseniz, anlayabilirsiniz, ağlayabilirsek, anlayabiliriz. Bu, size tokat atana öbür yanağınızı çevirmek değildir. Sorunların temelindeki yanlışlıkları bulmanın anahtarıdır.
Dini referansları güçlü olanlar ve insan hakları eksenli bakış açısına sahip olanlar merhamet eksenli bakış açısını kavramada daha şanslıdır.
Gelin ilk önce bakış açılarımızı düzeltelim sonra işimizi yapalım, bakın olumlu değişim nasıl oluyormuş göreceksiniz.