Silvan’da sokağa çıkma yasağı 11. gününde. Her gelen görüntü içler acısı. Bunlardan birkaç tanesi bile Silvan’ın durumunu anlamak için yeterli.
“Biz insan değil miyiz?”
Önce Silvanlı bir gencin haykırışı düşüyor sosyal medyaya:
“Silvan herkes için ayağa kalktı. Bugün kimse Silvan için ayağa kalkmıyor.
Şehitlerin kanı için, bu davadan vazgeçmeyeceğiz.
Bugün kardeşlerimiz ölüyor, kardeşlerimiz!
Burada bir ağaç kadar değerimiz yok. İstanbul’da bir ağaç kesmeye kalktılar herkes tepki gösterdi. Bir haftadır abluka altındayız.
Elektrik yok, ekmek yok, yiyecek yok...
Annelerimiz yemek yapmak için dışarıda ateş yaktıkları zaman bombalamaya başlıyorlar.
Biz insan değil miyiz?
Biz de Müslüman değil miyiz?
İnsanız insan!
Din, ırk fark etmez. Bugün kardeşlerimiz ölüyor!
Kardeşlerimizi hapse atıyorlar, ölüyorlar, yaralanıyorlar.
Niye kimse dayanışmaya gelmiyor?”
“Anne Vuruldum”
Daha sonra bir çocuk resmi düşüyor sosyal medyaya. Korkuyla bakıyor küçük kız çocuğu. Silah sesinde kendini yere atıp “Anne vuruldum” demiş, fotoğrafı çeken kişi evinin bulunduğu mahallenin bombalandığını yazıyor.
Başka bir resimde, yüzü acı ve korkuyla gerilmiş bir adam. Kucağında yaralı oğlunu taşıyor. Küçük oğlunu taşırken kendisini çeken kameraya şöyle haykırıyor:
“Çekin de Erdoğan görsün, gelsin bu çocukların halini görsün”.
Öğleden sonra Silvan’ın havadan bombalandığı haberleri geliyor. Devlet koca bir ilçeyi ablukaya almış, vatandaşına havadan bomba atıyor! Ülkede savaş var, devlet vatandaşının bir kısmına savaş açmış. Batı ise her zamanki gibi konu Kürtler olunca sus pus izliyor!
Tarih bunu yazıyor. Türkler gözünü kapasa da, Kürt bu resmi hiç unutmuyor!
Bombaya tililili çekmek…
Televizyonda 2 gün önce Silvan’da katledilen sivillerden biri olan Yakup Sinbağ’ın cenazesinden görüntüleri izliyorum. Yakup’un tabutuna sarılan sevdikleri “barış” diye haykırıyor. Cenazeden sonra insanlar tililili çekiyor. Silvanlılara bomba yağıyor, Silvanlı bombaya tililili çekerek karşılık veriyor.
Düşünüyorum da, Kürtler özgürlük, eşitlik, adalet ve onurlu yaşam için mücadele ediyor. Evladı öldürülüyor, tabutuna sarılan Kürt ana hala “barış” diye haykırıyor! Kürtler bu devletten çektikleri tüm zulme karşın hala barış istiyor!
Peki, siz Kürtleri öldürerek ne yapmak istiyorsunuz? Nasıl bir ülkede yaşamak istiyorsunuz? Kürtlerin çocuklarını öldürerek, cenazelerini yerlerde sürükleyerek, aç, susuz bırakarak, intikamla saldırarak sizler nasıl bir yaşam kurmak istiyorsunuz?