"Bütün köy bir eve sığınmıştık. Üst üste. Askerler geldi. Kocamı dışarı çıkardılar. Soydular herkesin içinde. Dövdüler dipçiklerle. Ben bayılmışım o sırada. Kocamın üzerinden tankla geçmişler. Ertesi gün kocamın etlerini yerden kazıdım”.
Bu sözleri, Tatvan’ın 1990’larda yakılan köylerinden birinde dinlemiştim. Uzun yıllar çalıştığım bu köylerin hikâyesini daha sonra O GÜN ismi ile bir kitapta topladım. Kürdü çıplak soymak bir devlet geleneği şeklinde O GÜN bugündür devam ediyor.
2015’te bu gelenek tekrar hortladı. Ağustos 2015’te Muş Varto’dan bir resim sosyal medyada paylaşıldı. Resmi paylaşan özel tim hesabı “karakolu basmaya gelen teröristi öldürdük” sözleriyle yerde çıplak bir kadın cenazesinin resmini paylaşmıştı. Öldürülen kadının PKK’li Kevser Eltürk olduğu kısa süre içinde anlaşıldı. Yoğun tepkiler sonucu Muş Valiliği açıklama yapmak zorunda kalmıştı. Valilikten yapılan açıklamada, “10.08.2015 tarihinde İlimiz Varto İlçesi kırsalında güvenlik güçlerimiz ile girdiği çatışma neticesi etkisiz hale getirilen PKK terör örgütü mensubu bayana ait bazı görüntülerin sosyal paylaşım sitelerinde yayınlandığı tespit edilmiştir. Kamuoyu ve Valiliğimizce kabul edilemeyecek şekildeki bu görüntüleri çeken, yayınlayan ve sosyal medya’ya servis eden kişi veya kişiler hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmıştır” denildi. Bu kişilere ilişkin adli ve idari bir soruşturma gerçekten açıldı mı, soruşturma neticesinde ceza alıp almadıklarını bilmiyoruz.
Savaş şiddetlendikçe, militarizm hayatlarımızı esir aldıkça, ırkçılık, nefret, terör söylemleri arasında bu resimleri daha sık görmeye başladık. Şubat 2016’da, güvenlik güçleri tarafından sosyal medyada paylaşılan Cizre’den bir resimde yerde ölü bir kadın vardı. Kadın çıplak. Yanında özel timler var. Ölü bedende işkence izleri var. Çıplak, işkence edilmiş, öldürülmüş Kürt kadının bedeni yerde yatıyor. İnsan olanın canını nasıl da yakmıştı o resim o dönem. Bir kadın bedenine işkence yaparak ve çıplak sergileyerek kendi varlığını yüceltmek isteyenler var anlaşılan. Oysa o fotoğrafta en öne çıkan zulmün çıplaklığıydı.
Kürdü çıplak soymak daha sonra Nusaybin’de, Gever’de, Sur’da devam etti. Mart 2016’da, Sur’dan çıplak çıkarılırken gencecik insanlar, bir şehir sessizliğe gömüldü. Koca bir şehir nefes almıyordu, sanki o gün o resimde dondu Sur. Her Sur dediğimizde aklımıza kazınan, hafızalarımızdan çıkmayacak bir görüntüye dönüştü.
Şimdi de Muğla'da yol üstünde çıplak aramayla işkence edilerek gözaltına alındı insanlar. Bu kişilere karakol bahçesinde kötü muameleye devam edilmiş. Günler sonra avukat görüşü yapılabildi. Avukatın verdiği bilgiye göre çok yoğun işkence yapılmış bu insanlara. Bu kişilerin aileleri de yüzlerinin işkenceden tanınmayacak hale geldiğini söylüyorlar. Avukat Gülfer Karadeniz gözaltına alınanlardan Veysi Şengil ile yaptığı görüşmeyi Mezopotamya Ajansına şöyle aktarmış:
“Veysi Şengil’in gözünde bir ekinoz var. Yara var. Diğer gözünde de bir morluk var, gözünün altında kırık burnunda da kırık var. Kaburgalarına çok yoğun tekmeler atılmış. Kaburgalarında kırık var. Üstlerinde olanları almalarının ardından yine de üstlerinin soyulduğunu söylediler. Jandarma Özel Harekât’ın videoları çektiklerini söylediler. Sivil kimse olmadığını da söylediler. Görüştüğüm kişiler 4 kişi ile birlikte olduklarını söyledi.”
Devlet 100 yıldır Kürdü soyarak aşağılamaya çalışıyor. Son yıllarda buna, bu görüntüleri çekip yayarak korku, dehşet yayma da eklenmiş durumda. Belli ki devlet kendince Kürdü çıplak soyduğunda itaat ettireceğini sanıyor. Oysa çıplak olan bu devlet! Ve bu suçu örtecek bir giysi henüz yapılmadı.