13 Eylül 2017

Bu çağda bu vahşet inanılır gibi değil!

Arakan'daki vahşet Cizre’yi, Nusaybin, Yüksekova, Şırnak’ı hatırlatıyor

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan Arakanlı sığınmacıların Bangladeş'teki Kutupalong Kampı'nı ziyaret etti. Gazetelerde Emine Erdoğan’ın ziyaretin ardından yaptığı açıklamada  "Bu çağda bu vahşet inanılır gibi değil" dediğini okuyorum.

Hakikaten bu çağda bu vahşet inanılır gibi değil!

Arakanlı Müslümanlara yapılanlar korkunç ve insanım diyen herkesin bu vahşete karşı çıkması gerekiyor.

Ancak bu vahşet bana çok daha yakınımızdaki başka vahşetleri hatırlatıyor. Sur’u hatırlatıyor mesela, Cizre’yi, Nusaybin, Yüksekova, Şırnak’ı hatırlatıyor. Sur’da cenazeleri 29 gün yerde bırakılan İsa ve Mesut’u hatırlatıyor. Cenazesi 5 ay sonra ailesine teslim edilen Rozerin’i hatırlatıyor. Hayvanlar yemesin diye, analarının cenazesini camda 7 gün, 7 gece bekleyen Taybet İnan’ın evlatlarını hatırlatıyor. Cizre’de kokmasın diye ölü bedeni buzluğa konulan 10 yaşındaki Cemile’yi hatırlatıyor. Sur’da ekmek almaya giderken vurulan 12 yaşındaki Helin’i hatırlatıyor. Cansız bedeni panzerin arkasında sürüklenen Hacı Birlik’i hatırlatıyor. Ford Ranger’lardan açılan ateşle bir iki sokak ötemde yaşamını yitiren 2 genci, Ömer Koç ve Rezan Kaya’yı hatırlatıyor. Sur’da güvercinlerini beslemek için çıktığı evinin damında öldürülen Halil’i hatırlatıyor.

Duvarlarımıza yazılan “Türkün gücünü göreceksiniz”, “Esadullah Timi”, “Kızlar geldik yoktunuz” “TC burada piçler nerede” yazılarını ve bu yazılara gümbür gümbür eşlik eden “Ölürüm Türkiyem” şarkısını hatırlatıyor. Cenazesinin getirilmesine izin verilmediği için 62 gün sonra toprağa kavuşabilen Aziz Güler’i hatırlatıyor. Aylar süren sokağa çıkma sırasında aç kaldıkları için tavuklar için kurutulan ekmekleri yiyen Nusaybinli bebeleri hatırlatıyor. Basketbolcu olmak isterken, genç yaşta toprak olan Diyarbakır’ın güzel evladı Çekvar Çubuk’u hatırlatıyor. 3 aylıkken Silopi’de öldürülen Miray bebeği hatırlatıyor. Suriçi’nde evine isabet eden havan topu ile çocuklarının yanında kafası kopan Melek Apaydın’ı hatırlatıyor. Cizre’de Cihan’a gitmeyen ambulansı hatırlatıyor. “Su, heval su” çığlıklarını hatırlatıyor. Çıplak soyularak Sur bodrumlarından çıkarılan Kürtleri hatırlatıyor. Yüzde 70’i yıkılan Şırnak’ı hatırlatıyor, tellerin arkasındaki Nusaybin’i, evsiz kalan yüz binlerce Kürdü hatırlatıyor. Yıkımı halen devam eden 7000 yıllık memleketimi, Suriçi’ni hatırlatıyor.

Bu sabah Birleşmiş Milletler’den Türkiye hükümetine bir çağrı vardı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri Zeyd Raad Al Huseyin Türkiye hükümetine  Arakan'a gösterdiğiniz hassasiyeti ülkenize de gösterin” diye sesleniyordu.

Acaba tüm bunlar size bir şey hatırlatıyor mu?

Bu çağda bu vahşet gerçekten de inanılır gibi değil!

 

Yazarın Diğer Yazıları

KHK ve OHAL mağdurları anlatıyorlar

Yanımızdaki KHK/OHAL mağdurlarını dışlamayarak, bu karanlık günlerde onlarla dayanışarak ilk gül tohumlarını toprağa atabiliriz

Bextreş Nezarethanesi

Bir kez daha anladım ki yıkım ve savaşın tarihini yazanlara inat, bizler de dayanışmanın ve mücadelenin tarihini yazıyoruz...

Enfâl'in ruhu şimdi Afrin'de

Siz kirlisiniz biliyoruz ama hiç değilse yüzyıldır barışın adı olan zeytinin adını da kirletmeyin!

"
"