DİYARBAKIR
Geçen Ağustos ayından beri gözyaşımız dinmedi. Az önce evde tam çayımı demlemiş, Selahattin Demirtaş’ı izlemek için kendimi hazırlamışken, Asuri arkadaşlarımdan gelen bir telefon nispeten sakin geçireceğimi umduğum bir akşamı tekrar gözyaşlarına boğdu.
Haseke’nin Habur nehri kıyısındaki 35 Asuri-Süryani köyüne IŞİD saldırmış, 8-10 köyün IŞİD’in eline geçtiği söyleniyor. Gözyaşlarıyla anlatan arkadaşımı sakinleştirerek, bilgileri tek tek almaya çalışıyorum. Uluslararası kanallarda verilen 90 Asuri-Süryani’nin IŞİD’in eline geçtiği rakamının doğru olmadığını, muhtemelen 90 ailenin IŞİD’in eline geçtiğini öğreniyorum. Henüz tüm rakamlar teyitli değil. Haseke’den gelen bilgiler doğrultusunda teyit ettirdiğim rakamlar şunlar:
Tal Jazira köyünden 82, Tal Fayda’dan 5, Tal Kouran’dan 21, Tal Hermiz’den 11, Tal Shaameram köyünden ise 51 kişinin IŞİD tarafından kaçırıldığı, ama henüz haber alınamayan köylerle aşağı yukarı IŞİD’in eline geçen Asuri-Süryanilerin 350 civarında olabileceği söyleniyor. Bunların çoğunun kadın ve çocuklar olduğunu tahmin etmek zor değil. Köyleri korumak için kurulan yerel Asuri-Süryani birliklerinden 30 genç savaşçı da bu kadın ve çocuklarla birlikte kaçırılmış durumda, savaşçıların öldürüleceği bilgisi ulaşmış.
IŞİD’in eline geçen ailelerin isim listelerine baktığımda, soyadlarının hiç de yabancı olmadığını görüyorum. Tüm gece konuştuğum Asuri-Süryani arkadaşlarım açıklıyor durumu: Nedeni bu insanların yüzyılın başında Hakkari ve Şırnak Bölgesinden göç eden Asuri-Süryaniler olması. 1915’te Ermenilerle birlikte katliam gören Asuri-Süryaniler Hakkari-Şırnak Bölgesinden ayrılıp Irak’ta Simera Bölgesine göç ediyorlar. Arap yönetiminin yaptığı 1933 Simera katliamı sonrası, Simera’daki 65 Asuri-Süryani köyü boşaltılıyor. Katliam sonrası azalan Asuri-Süryaniler, bu sefer Habur nehri kıyısına gelip 35 köy kuruyorlar ve bu köylerde hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Şimdi de IŞİD saldırıları ile yine katliam, yine göç…
IŞİD her zaman yaptığı gibi insanlar uykudayken, sabah 5 gibi köylere saldırıyor. Uykuda yakalanan köylüler üstlerindeki kıyafetlerle kaçıyorlar. YPG ve yerel Asuri-Süryani birliklerinin yardımı ile Haseke merkeze ve oradan da bulunan otobüs, pikaplarla Kamışlı’ya yönlendiriliyorlar. Bölgede bulunan kiliselere de yerleştiriliyorlar. Sanırım YPG’den de ölenler var, ama henüz teyitli değil.
Alo: Ben Devlet-i İslam
Görüştüğüm dostlarım ulaşamadıkları akrabalarını aradıklarını, ama cep telefonlarına IŞİD’çilerin çıktığı ve “Ben Devlet-i İslam” diye telefonları cevapladıklarını anlatıyor.
3000 Asuri-Süryani şu an biz sıcak evlerimizde uyurken yollardalar. Bir bilinmeze gidiyorlar. Haseke ve Kamışlı’ya hemen gıda, kıyafet, battaniye ulaştırmak lazım. 1 saat bile değil Kamışlı, haritaya bakıyorum, Nusaybin’den sadece 13 dakika. 13 dakika ötemizde oluyor bütün bunlar, sadece 13 dakika…
Görüştüğüm Asuri-Süryani kadınlar, tüm kadınları onlarla direnmeye çağırıyorlar.
Sonra bunları yazarken nasıl yazabildiğimi düşünüyorum. Ben size bu gece vakti bunları sıcak evimden yazarken onlar muhtemelen katlediliyor ve ben sadece yazabiliyorum. Çok öfkeliyim, çok kızgınım, çünkü sadece yazabiliyorum… Yüzyılın başında, büyük umutlarla yerleştikleri Habur kıyısında da artık köyler yıkık, ocaklar yanmıyor, beşikler boş… Ve ben sadece yazabiliyorum.
Yapabileceğimiz daha çok şey olmalıydı…