27 Ekim 2009

Saatleri ayarlama enstitüsü

Ne güzel romandı. Saati geri olana ceza kesiyor, ondan para alıyorlardı. Saati ileri olana kesilen ceza daha azdı.

Ne güzel romandı. Saati geri olana ceza kesiyor, ondan para alıyorlardı. Saati ileri olana kesilen ceza daha azdı. Geri olmak, ileri olmak... Anladınız siz.
“Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır,” diyordu romanda.
Burda biraz duralım. Düşünelim.
Yok yok düşünmeyelim. Yine, yeni, yeniden şunu soralım: “Şimdi bir saat az mı uyuyacağız, fazla mı?”
Ama kime sorduğumuza dikkat edelim.
“Bekçi abi, şimdi biz bir saat az mı uyuyacağız, fazla mı?” Sor, kaç ordan.
“Doktor abi, sen şimdi bir saat az mı nöbet tutacaksın, fazla mı?” Yanlış yerde, yanlış zamanda soru sormak böyle bir şey işte.
-Saatini geri almayı unutma.
-Niye? Çok yakışıyor sana, sende kalsın.
-Yapma diyorum şu espriyi, yapmaaaa.
Bu uygulama yıllarca TRT’de ballandıra ballandıra öyle bir anlatıldı ki, sanki dünyada bunu akıl eden bir biziz, saati bir ileri bir geri alıp, voliyi vuruyoruz.
“Evet Sayın Seyirciler, bu sene saatlerin ileri alınmasıyla 7629 kilovatsaat enerji tasarrufu yapılması planlanıyor. Energy is what makes the world go round, you know. Sevgi de önemli, ama enerji daha önemli. Böyle böyle süper birikecek enerji. Barış olacak, sevgi olacak, ceplerimiz dolacak! Oley!” Hep aldatıldık.
Uyandık mı? Hayır.
Hala aynı soru.
“Ay yani, ben işten çıkınca her yer karanlık, ışıkları daha erken yakıyoruz böyle, bunun neresi enerji tasarrufu kuzum? İğrenç bir uygulama, iğrenç!”
Halbuki kış saatine geçiş, özel bir uygulama değil, saat sisteminin gerçek akışı. Gün ışığından yararlanarak tassaruf sağlamayı hedefleyen uygulama, yaz döneminde saatlerin bir saat ileri alındığı uygulama. Yani tasarruf o zaman diliminde yapılıyor. Şimdi normal saate döndük.
“Niye döndük kardeşim, dönmeyeydik! Anlamıyorum, anlamıyorum!” diye bağırdığınızı duyar gibiyim.
Enerji Bakanlığı da sizinle aynı fikirdeydi. Bakanlık, “Tasarrufu artırmak ve bu sayede elde edilen kazancı senenin tamamına yaymak amacıyla” yaz saati uygulamasının bütün yıla yayılması için bir girişim yaptı. Ama Dışişleri Bakanlığı ile havayolları, banka, borsa ve medya kuruluşları muhalefet ettiler. Avrupa ile ilişkilerin bozulması, dış hat uçuş noktalarındaki kalkış ve varış saatlerinin revize edilmesi zorunluluğu falan derken, sektörlere adaptasyon için iki yıl mühlet verilmesine karar verildi.
Yani 2011 yılından itibaren saatler bu kez ‘yarım saat’ ileri alınacak ve o haliyle bırakılacak. Öyle kalacak.
Bir daha, saatini iki ileri al bir geri al, tilki tilki saatin kaç, ben saatini geri aldı dedirtmem, gibi espriler yapamayacaksınız. Ne oldu? Bir hüzün bastı işte.
İsveç’te şehirlerarası otobüslerin tam saatlerin geri alındığı anda yolda bir saat durarak uygulamayı protesto ettiklerini biliyor muydunuz? 2011’den itibaren size artık böyle ilginç haberler yok.
Pazar günü uyanıp tatil gününü 1 saat daha fazla yaşayacağınıza sevindiğiniz o an, yok. Cumartesi gecesi eğlendiğiniz klüp 1 saat daha açık kalacak diye göbek atmaya devam etmek yok.
Çocukluğumuzun kendini otomatik ayarlamayan saatleri zamanında, bir kez okula yanlışlıkla sabahın köründe gitmiştiniz hani, bahçede melul melul oturup arkadaşlarınızı beklerken ilk kez okulu o saatte gördüğünüz o gün var ya, o anıyı yazın bir kenara.
“Evet sevgili torunum, sana şimdi Hüseyin Abi’den bahsedeceğim. Hüseyin Abi, bizim okulun hizmetlisiydi. Onu pek tanımazdım. Ta ki saatimi geri almayı unutup okula herkesten önce gittiğim o puslu Ekim sabahı...”
Bu hikayenin devamını torununuza anlatamayacaksınız, çünkü saati geri almak, okula erken gitmek gibi abuk subuk şeyleri neden yaptığınızı anlamayacak.
“Hahahaha. Anne, dedem tam deliymiş ha. Okula yanlışlıkla erken gitmek için saatinin ayarıyla oynamaktan falan bahsediyor. ‘İnek öğrenci’ydim demiyor da. Hahaha. Işınla beni anne.”
Bu günler çok yakın.
Bayramlar gibi, bu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi tekerlemesi gibi, yaz saati kış saati sohbetlerimiz tarihe karışacak.
Benim tavsiyem, önümüzdeki sene saatlerin geri alınacağı Cumartesi gecesi, dışarda olun. Tam o saatten bir saat önce, biriyle tanışın. Saçmalayın, kendinizi aptal durumuna düşürün. Tam tokadı yediğiniz an, saatleri geri alma zamanının geldiğini, son 1 saatte yaşananları tekrar yaşamak için bir şansınız olduğunu söyleyip olanları akıl almaz biçimde telafi edin.
Önümüzdeki sene saatlerin geri alınacağı Cumartesi gecesi, uyumayın. Tam o saatten bir saat önce, hiç yapmadığınız bir saçmalığı gerçekleştirmek için kendi kendinizle randevulaşın. Son bir çılgınlık yapın.
Önümüzdeki sene son kez, zamanı geri alma fırsatınız varken.

Yazarın Diğer Yazıları

Aşkım, Nur'um, Yengi'm

Gelişmiş bir deliydi bu, bana sorarsanız. 30 yaşlarında -veya 20’dir belki...

Bir şey soracağım, sen ağladın mı?

Canı istemeyen erişkin insanlar bilsinler ki son fırsat, çıksınlar sinema salonundan...

Hişt, beyaz yaka, bak bu da bizim en uzun gün

Yanağım sarkmasın diye sırt üstü uyumaya çalıştığım bir gecenin sabahıydı. Dolayısıyla firavun gibi altın sarısı ve elimde mızrakla gözlerimi açtım.

"
"