13 Eylül 2020

Cin Ali Altı Nokta'da

Cin Ali Hikâyeleri görme engelli çocukların da hayallerini süsleyebilecek, görme engelli çocuklarda parmak uçlarıyla Cin Ali Hikâyeleri'ne, çizgilerden oluşan bedenine dokunabilecekler

İlkokul eğitimlerine yetmişli yıllarda ve sonrasında başlayan herkes için "Cin Ali" adının anlamlı olduğunu biliyorum. Bu anlam onlarca yıl devam etti. Çizgilerden oluşan sempatik ve dinamik görünümlü Cin Ali hikâyeleriyle iç dünyalarını süsleyip okuma yazmayı öğrenen kuşaklar için Cin Ali karakteri unutulmaz bir kahramandı. Cin Ali kültürüyle okuma yazmaya merhaba diyen çocukların çocukları hatta torunları da Cin Ali'yi tanıdılar. Onun topacıyla, topuyla, kara gözlü kuzusuyla, hayal dünyalarını süslediler, zenginleştirdiler. Cin Ali Hikâyeleri görme engelli çocukların da hayallerini süsleyebilecek, görme engelli çocuklarda parmak uçlarıyla Cin Ali Hikâyeleri'ne, çizgilerden oluşan bedenine dokunabilecekler. Zira Cin Ali artık Braille harflerle Altı Nokta'da...

Braille Cin Ali'nin Altı Kitap kapağı 

Nereden bakılırsa bakılsın, ne söylenirse söylensin on kitaptan oluşan Cin Ali Hikâyeleri Türkiye Cumhuriyeti ilköğretim yaşamının unutulamayacak bir değeri. Toplumsal yaşamımızda değerli olmasaydı kuşaklar boyunca ilköğretimde varlığını sürdürüp bu günlere ulaşması da mümkün olmazdı. Bu değerin genç kuşaklara da aktarılması gerekiyor.

Cin Ali’nin yaşamı öylesine bir öykü ki içerisinde Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü, değerli büyüğümüz Mitat Enç'in kurucu müdür olduğu Ankara’daki Türkiye’nin ilk körler okulunu da görmek mümkün.

Cin Ali Hikâyeleri eğitimci bir ailenin üretimi. Ankara'da oturan Kaygusuz Ailesi'ni tanımak Cin Ali'nin annesini, babasını ve ablalarını tanımak anlamına gelmekte. Baba Rasim Kaygusuz ve anne Remziye Kaygusuz Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde öğrenim görmüşler.

Rasim Kaygusuz sınıfıyla
Rasim ve Remziye Kaygusuz

Hasanoğlan Köy Enstitüsü Cumhuriyet eğitiminin önemli bir kazanımı, kapatıldıkları için de büyük bir kaybı olan Köy Enstitüleri’nin on beşincisi. Hasanoğlan’da yeni bir köy enstütüsünün açılması çalışmaları İsmail Hakkı Tonguç’un başkanlığını yaptığı bir kurul tarafından gerçekleştirilecektir. 1941 yılında temeli atılan Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nün diğer köy enstitülerinden farkı ise köy enstitülerine öğretim üyesi veya müfettiş yetiştirmek amacıyla kurulmuş olmasıdır. Toplam 11 köy enstitüsünden gelen öğrenci grupları ile inşa edilen enstitü köy enstitüleri arasında ilk ve en büyük imeceyi de gerçekleştirdi. 1942 yılında diğer enstitülerden naklolan 45 kişilik ilk öğrenci grubu içinde Rasim Kaygusuz da vardır. Rasim Kaygusuz’un ilkokul birinci sınıf öğrencilerine kolaylıkla okuma yazma öğreten Cin Ali öykülerini ve mucidi olduğu diğer eğitim gereçlerini ortaya çıkarmasındaki başarısının köklerini Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde aramak doğru olur kanaatindeyim.

Rasim Öğretmenimiz ilkokul öğretimine sevdalı bir eğitimci ve usta bir marangozdur. Eşi Remziye Kaygusuz Beşikdüzü Köy Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü kazanmış ancak 1947 yılında okulun kapatılmasıyla aynı yıl mezuniyetini Ankara Kız Teknik Meslek Lisesi'nden alarak öğretmen olmuştur. Remziye ve Rasim öğretmenleri meslek yaşamları bir araya getirir ve tanıştıkları Ayaş’a bağlı Zirkayı Köyü'nde 1952 yılında evlenirler. Yaşamlarını birleştirmelerinin hemen ardından da Ankara’ya gelirler.

Bu geliş Cin Ali’nin bugün Braille alfabesiyle buluşmasının da temeli olacaktır. Çünkü Kaygusuz çiftinin Ankara'ya gelme nedeni Remziye Öğretmen'in ülkemizin ilk körler okulu olarak Etimesgut'da açılan Ankara Körler Okulu'na atanmasıdır. Milli Eğitim'deki dosyalar tek tek değerlendirilmiş, kişisel ve mesleki özellikleri özel eğitime uygun olan yedi öğretmen seçilmiştir. Bu öğretmenler arasında Remziye Kaygusuz da vardır. Kurucu Müdür Mitat Enç bu yedi idealist öğretmeni karşısına alır ve bence çok anlamlı şu sözleri söyler: "Öğretmenlik çocukların eğitimidir. Eğitimin körü sağırı olmaz. Sadece bazı özellikleri vardır. Bunları bilmek gerekir." Bu özellikler yani körlerin özel eğitimi Ankara Körler Okulu'nda görev yapacak olan bu ilk kuşak eğitimcilere bizzat Mitat Enç tarafından anlatılır, uygulamalarıyla gösterilir. 

Remziye Kaygusuz ve Mithat Enç görme engelliler okulu sınıfında

14 Haziran 2020 tarihli yazımda yaşamını özetlediğim Mitat Enç Hocamız, körler okulunda eğitim verecek bu ilk kuşak öğretmenlerden "Körlerin Ruhsal Bilimi" kitabını ve diğer pedagoji kitaplarını da okumalarını istemektedir. Remziye Öğretmen Mitat Enç’ten Braille yazı sistemini, bu sistemin tablet ve daktiloyla nasıl yazılacağını öğrenir. Körlerin ilkokul 4. sınıf eğitiminde uzmanlaşır ve daha sonra Gazi Enstitüsü yanına taşınan Ankara Körler Okulu’nda 9 yıl öğretmenlik yapar.

Cin Ali doğuyor

Hasanoğlan Köy Enstitüsü ardından Gazi Eğitim Enstitüsü’nde pedagoji eğitimi de gören Rasim Kaygusuz altmışlı yıllardan itibaren ilköğretim öğrencilerine oyunla öğrenme gereçleri üretmeye başlar. 1968 yılında da ilkokul birinci sınıf öğrencilerinin kolay okuyup yazabilmeleri için on hikâyeden oluşan Cin Ali serisini yazar. Cin Ali hikâyelerinin sonuncusu olan "Cin Ali Kırlarda" okunduktan sonra minik öğrenciler diğer kitapları okuyabilecek duruma gelmektedir. Rasim Kaygusuz’un Cin Ali Hikâyeleri bitiminde çocukları kitap okur düzeye getirebilmek amacı da böylece gerçekleşmiş olmaktadır.

2005 yılında okuma yazma öğreniminde yöntem değişikliği yapılarak cümle çözümlü öğrenimden ses uyumlu okuma yazma öğrenimine geçilir. Bu değişim haberlere "Cin Ali Tarih Oluyor" manşetleriyle yansır. Oysa Cin Ali tarih olmayacak tam tersine kitapları tekrar basılacak ve Cin Ali Eğitim ve Kültür Vakfı da kurulacaktır.

Rasim Öğretmen çözümlü alfabeyi tanıtıyor

Cin Ali’nin ailesi cephesindeki bu yeni hareketlenmenin ateşleyicisi "Cin Ali Bizimdir" diyerek seslerini duyuran, onun hikâyeleriyle okuma yazma öğrenen ve çocuklarına da öğreten kuşaklardır.

Neticede Cin Ali serisi özgün formuyla 2013’de tekrar basılır. 2016’da Cin Ali’nin ablası Nevin Kaygusuz Apaydın'ın başkanı olduğu Cin Ali Eğitim ve Kültür Vakfı kurulur. Ankara Bülten Sokak’ta 2018 yılında Cin Ali Çocuk ve Eğitim Araştırmaları Kütüphanesi, 2019 yılında Cin Ali Müzesi açılır. Cin Ali hikâyeleriyle okuma yazmayı öğrenmiş öğretmenler öğrencileri için Cin Ali çalışmaları başlatırlar. Özellikle 2016-2017 eğitim döneminde İzmir Türk Koleji’nin Bornova Kampüsünde yaptığı Cin Ali Projesi çok başarılı ve ilham veren bir çalışma olur. Proje İTK’nın beş kampüsünde düzenli olarak uygulanır ve her yıl Cin Ali Günleri düzenlenir. Cin Ali çocuk şarkıları yarışmaları yapılır. Öğrenciler 11. kitap olarak kendi Cin Ali hikâyelerini yazarlar. 

Sıra kör çocuklara da Cin Ali’nin atının, topacının, karagözlü kuzusu ve diğer hikâyelerinin ulaştırılmasına gelmiştir. Müze’de Remziye Kaygusuz’un anısını yaşatacak bir bölüm tasarlanırken 2019 yılında Avrupa Birliği Sivil Destek Fonu tarafından desteklenmeye uygun görülen "Cin Ali Altı Nokta'da" projesi de yürütülmeye başlar. Proje ile kör çocuklarımız da Braille harflerle Cin Ali Hikâyeleri'ni okuyabilmekte, pleksi levhalara basılmış Cin Ali karakterine dokunup Cin Ali ile tanışabilmektedir. Proje, Rasim Öğretmenin oyunla okuma gereçlerini de kör çocuklar için uyarlar. Yenilikçi eğitim gereçleri üretilir. Tüm yurttaki görme engelliler okullarına dağıtılan materyaller oldukça sevilir. Vakıf yeni projelerle bu alanda çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Müze, Braille içerikleri, körler için dokunulabilir alanların çokluğu ve rehber desteği ile erişilebilir bir müze olarak önem taşıyor.

Daha geniş bilgilenme için www.cinali.com.tr adresi, Bülten Sok. No:32 Kavaklıdere - Ankara adresindeki Cin Ali Müzesi ziyaret edilebilir.

Müze Tel: 0 312 426 80 42

Yazarın Diğer Yazıları

Direnmek ve umut etmek

Mumla aydınlatılan o küçük mekânda bana acıyan vatandaşla şu an karşılaşsak acaba nasıl bir şaşkınlık yaşar ve bana neler söyler bilemiyorum. Fakat benim ona söyleyeceğim ilk sözler; "Umutsuzluk hastalıktır. Kördüm ama güzel günlerimin de olacağını umut ediyordum. Şiirler söyledim, zorluklara direndim, kendimi bırakmadım ve mutluluk sonradan geldi ve bugünlere ulaştım." olurdu düşüncesindeyim

Hakkı Baba'nın anısına saygıyla

Ben vefa duygusunu çok önemserim. Bu manada Hakkı Baba'yı, baba mizacıyla Atina Maraton sürecinde verdiği desteği unutmadım

Ölümcül maraton Kasumigaura

Alabildiğince zorlu, fizik kapasitemi hayli aşan o süreçleri nasıl göğüsleyebildim? Mantıksız inadımın kaynağında ne vardı?