15 Ekim 2013

Afrika, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden çekilmeyi tartışmakta

Afrika’da tepkilerin Afrika Birliği özel gündemine yükselmesine neden olan son gelişme, Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta’nın yargılanması olarak görülmekte

Giriş     

Afrika ülkelerinin Mahkeme’nin başlattığı soruşturmaların haklılığını tartışmaları, Afrika Birliği’nden özel oturumda ciddi eleştiriler yükselmesi, topluca Mahkeme sisteminden çıkma gibi görüşler, UCM’nin saygınlık, güvenirlik ve yargılama yetkisini tartışmaya açan gelişmeler olarak uluslararası toplum tarafından kaygı ile izlenmekte.

Afrika Birliği’nin, UCM Sisteminden topluca çıkmayı tartışan bir olağanüstü zirve kararı alması, uluslararası hukuk alanında örneği olmayan bir gelişme olarak, başkentlerde ve uluslararası insan hakları çevrelerinde endişe ile izlendi.

Afrika Birliği’nin 11-12 Ekim günlerinde Addis Ababa’da yapılan, Afrika-UCM ilişkilerinin ele alındığı olağanüstü zirvesinde, bir süredir Afrika ülkelerinde tartışılmakta olan UCM’nin yargılama yetkileri  ve Afrikalı siyasi liderlerin yargılanma sürecine ilişkin kararlar alındı. Bu kararlarla, önceki Zirvede benimsenen kararların bir adım daha ileri götürüldüğü,  UCM’nin Afrika ülkeleri liderlerine karşı başlatılan soruşturma ve açılan davaların haklılığı ve Mahkeme’nin yetkilerinin Afrika’da tartışmaya açıldığı gözlenmekte.

Afrika ülkelerinin UCM’ne karşı tepkilerinin 2008 yılında Sudan Lideri Beşir hakkında BM Güvenlik Konseyi’nin konuyu UCM Savcısına götürmesi, savcının soruşturma açması ile başladığı söylenebilir. Soruşturmanın ardından, Beşir’in yakalanması kararı çıkarılmasına karşın, Beşir’in UCM’ne taraf Afrika ülkeleri dahil çeşitli ülkelere seyahatlar yapması ve yakalanmaması da UCM’ne karşı bir tepkinin açık göstergesi olarak görülmektedir.

Afrika’da  tepkilerin Afrika Birliği özel gündemine yükselmesine neden olan son gelişme, Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta’nın yargılanması olarak görülmekte. Kenya lideri ve yardımcısı 2007 yılında yapılan genel seçimler sonrası, ülke içinde yaşanan şiddet olayları ve yaşanan ölümlerden sorumlu tutulmakta, insanlığa karşı suç işlemekle suçlanmakta. Yaşanan şiddet olayları sonrası, kurulan özel komisyon ve İnan Hakları İzleme örgütü incelemelerine göre, 1000’i aşkın kişinin öldüğü, 650 bin kadar kişinin zorla yerlerinden edildiği belirtilmekte.

Burada, Kenya’nın durumunun Sudan’dan farklı olduğuna, UCM’ne taraf ülke olarak, yaşanan şiddet olayları nedeniyle, ulusal hukuk ve yargı sistemi içinde failleri yargılayacağı taahhüdünde bulunduğunu, ancak beş yıl kadar zaman geçmesine karşın bu taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle UCM’nin devreye girdiğine işaret etmek gerekir. Bu nedenle, Kenya ile UCM arasında belli bir iletişimin sürmekte, yardımcının ilk duruşması 10 Eylül’de yapılmış bulunmakta, Kenyatta’nın da Kasım ayında mahkeme önüne çıkması beklenmekte.

 

Afrika Birliği Zirvesinde öne çıkan görüşler

 

Kenya’nın başı çektiği UCM karşıtı kampanya etkisi altında yapılan yorumlar, ifade edilen görüşler altında Afrika ülkelerinin UCM’den topluca çekilme kararı alma olasılığı nedeniyle, Zirve hem UCM karşıtları, hem  yandaşları hem de uluslararası insan hakları örgütleri tarafından ilgiyle izlendi. Afrika Birliği çatısı altında yer alan 54 Afrika ülkesinin 34’ü UCM Statüsünü onaylamış, Mahkeme’nin yargılama yetkisini kabul etmiş bulunmakta.

Afrika Birliği Zirve toplantısında, Yürütme Konseyi Başkanı, Etyopya Dış İşleri Bakanı Dr. Adhanom Ghebreyesus’un açılış konuşmasında, Afrika’nın UCM ile ilşkileri konusunda tek ses olarak uluslararası topluma güçlü bir mesaj vermeleri gereğini vurgulaması dikkat çekti. Ardından, Mahkeme’nin adaleti sağlama çabalarının Afrika’da çatışmalara barışçı çözüm bulma çabalarını engelleyici olmayacak biçimde yürütmesini istedi.

Zirve’de, Afrika Birliği Yürütme Konseyi’nin BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ile temas kurmak üzere bir grup oluşturması kararlaştırıldı. Bu grubun Güvenlik Konseyi üyeleri ile  görüşmeler yürütmesi, Afrika Birliği ile UCM arasındaki konular yanında, öncelikle Kenya ve Sudan liderlerinin yargılanmasının ertelenmesini sağlaması beklenmekte. Ayrıca, bu erteleme kararının  Kenya liderinin yargılanması beklenen Kasım ayı öncesi alınması istenmekte.   

Ayrıca, Kenya’nın BM Güvenlik Konseyi’ne, Kenya Lideri ve yardımcısı hakkındaki yargılamanın ertelenmesi için bir mektup yazması, bu mektubun UCM’ne taraf tüm Afrika ülkelerince de imzalanması kararlaştırıldı.   

Bunlar dışında,  Zirve’de,  ulusal yasalar ve uluslararası teamül kurallarınca tanınmış olan, dokunulmazlık hakkı uyarınca; kurulu anayasal düzenin istikrarı ve üye ülkelerin bütünlüğünü korumak için, halen görev başında bulunan Afrika Birliği üyesi devletlerin devlet ve hükümet başkanları hakkında uluslararası yargı tarafından suçlama yapılamayacağı ve mahkemeye çağrılmayacağı karara bağlandı. 

Zirve’de, görevde bulunan bir devlet başkanının uluslararası bir mahkemede  yargılanmasının önemine işaret edilerek, böyle bir yargılamanın ülkenin egemenliği, istikarar ve barışını tehlikeye sokabileceğine işaret edildi. Ayrıca, bu sürecin devlet başkan ve yardımcısının ulusal ve bölgesel güvenlik dahil anayasal sorumluluklarını yerine getirmesine mani olacağı da ifade edildi.

Afrika Birliği Zirevesinde, beklentierin aksine,  Afrika ülkelerinin topluca çekilmesi yönündeki görüşlerin yeterli destek görmemesi UCM’nin geleceği yönünden önemli bir sonuç olarak memnuniyet yarattı.

Etyopya Başbakanı ve Afrika Birliği Başkanı Hailemariam Dessalegn, Zirve’nin UCM’ne karşı bir haçlı savaşı olmadığını, ancak, Afrikalıların taşıdığı endişeleri UCM’nin ciddi olarak dikkate alması için bir çağrı olduğunu ifade etti.

Kenya’nın, UCM’ni ‘’yansız ve bağımsız olmamakla’’ suçlayan, BM Daimi Temsilcisi aracılığı yaptığı çeşitli grişimler yanında, Afrika Birliği’nin desteğini sağlaması önemli bir siyasi başarı olarak görülmekte. Bu arada, Kenya Parlamentosu’ndan UCM’den çekilme konusunda karar alınması girişiminin başlatıldığı bildirilmekte. (http://summits.au.int/en/icc)

 

Desmond Tutu ve Kofi Annan’ın desteği

 

Eski BM Genel sekreteri Kofi Annan  ve Nobel Barış Ödülü sahibi, sadece Güney Afrika’da değil, tüm Afrika’da saygın bir yeri olan din adamı Desmond Tutu’nun Zirve öncesi yapılan aleyhte yayınlar karşısında, UCM lehine kamuoyuna yönelik yaptıkları açıklamaların medyada geniş bir ilgi gördüğü görülmekte. Her iki önemli şahsiyet yaptıkları açıklamalarda, UCM’ne desteklerini açıklayarak, ayrılma konusunda gündeme gelen görüşlere karşı çıktılar.

Annan, insanlığa karşı suçlar konusunda adalet dağıtamayan Afrika hükümetleri için UCM’nin son şans olduğunu, eğer Afrikalı mağdurlar-kurbanlar kendi ülkelerinde adalete ulaşabilseydi UCM’ne gerek duyulmayacağını söyleyerek özellikle Kenya tarafından ileri sürülen, UCM yargılamasının barış ve istikrarı tehlikeye düşüreceği eleştirileirne karşı çıktı. Annan ölümcül çatışmalar, ağır insan hakları ihlalleri, soykırım suçlarının işlendiği bir kıtada, adalete ulaşma sürecinin barış arayışını engelleyeceğini duymanın şaşrtıcı  olduğunu söyledi.

 

Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri

 

Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü,  Afrika Direktörü, yaptığı açıklamada, Afrikalı liderleri ağır biçimde eleştirerek; Liderlerin, UCM yerine, kıtada sürmekte olan çeşitli çatışmalar, miyonlarca kişinin ölümüne neden olan açlık sorunu ile ilgelenmeleri gerektiğini söyledi. Ayrıca, Zirvede, gündemin asıl konusunun, milyonları tehdit eden acil insan hakları ihlalaleri, millyonların yer değiştirmesine, on binlercesinin yurtdışına kaçmasına neden olan felaketler olması gerekirken, Afrika’nın en güçlü bir avuç insanının nasıl korunacağı olduğunu vurguladı.

Ek olarak, Afrika Birliği liderlerinin acil, öncelikli konu olarak, bir çok felaketin mağduru Afrikalı için son çare olan UCM’nin işlemesini engellemek amacıyla ortak ses vermeyi görmenin üzücü olduğunu; aslında, UCM’den çekilmenin hukuk devleti, insan haklarına saygı, cezasızlığa son verme gibi Afrika Birliği’nin kuruluş ilkelerine de ters olduğu; liderlerin en önemli önceliğinin kalkınma, iyi yönetişim, insan haklarına saygı olmadığı, ne olursa olsun liderlerin yargıdan muaf olmasını sağlama olduğunun anlaşıldığını söyledi. (http://www.hrw.org/news/2013/10/12/dispatches-failure-leadership-au-summit)

 

Uluslararası Af Örgütü

 

Uluslararası Af Örgütü, Zirve öncesi yaptığı açıklam ile, UCM’den çekilme önerisnin reddedilmesin istedi. Böyle bir kararın, en ağır suçları işleyen kişilere koruma sağlama dışında bir faydası olmayacağı ifade edildi.

Açıklamada, Afrika’ya ilşkin davaların çoğunun Afrikalı hükümetlerce UCM’ne götürüldüğüne dikkat çekilerek, UCM’den çekilmenin Afrika ülkelerinin, hukuk develeti ve insan hakları taahhütleri konusunda uluslararsı topluma yanlış bir gönderme olacağı, böyle bir çekilemenin Afrika Birliği’nin kuruluş ilkelerine de ayırı olacağı belirtildi.

Açıklamada, Afrika hükümetlerinin, UCM’nin kuruluşundan çok nemli bir rol oynadıkları hatırlatılarak, taahhütlerinin milyonlarca insan hakları mağduru için adalete erişim konusunda teminat olarak görüldüğünü, bu sistemin sadece kendi liderlerini koruyan bir kaç ülke tarafından yılkılmaması gerektiği ifade edildi.

Kenya Parlamentosu, UCM’nden çekilme kararı alsa da, bunun Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın yargılamasını durdurmayacağı, mağdurların beş yıldır adalet için beklediklerini sonuç alınamadığı için konun UCM tarafından ele alındı. (http://www.amnesty.org/en/news/african-states-must-reject-calls-withdraw-icc-2013-10-10)

 

Sonuç yerine

 

Bu gelişmeler, 2002 yılında, uluslararası alanda işlenebilecek en ağır suçlar olan; soykırım, insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarını soruşturmak amacıyla kurulan, (UCM) Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bağımsız bir yargı organı olarak koruması gereken saygılık ve güvenilebirliğinin sorgulanmasına yol açmakta.

Kuruluşunda dünyanın önde gelen bazı ülkelerinin katılmaması nedeniyle tartışılan  mahkemenin; Afrika ükelerinde tartışılmaya başlanması, bazı Afrika ülkelerinin Mahkeme sisteminden çıkmak için girişimde bulunması, kurulmakta olan uluslararası adalet sistemini engelleme potansiyeli taşıyan gelişme olarak kaygı uyandırmakta.

BM Antlaşması’na göre uluslararası toplumda barış ve güvenlik yanında adaletin de sağlanmasından, Güvenlik Konseyi üyesi olarak brinci derecede görevli ve sorumlu olan; ABD, Rusya ve Çin’in UCM Statüsünü kabul etmeyerek, yargılama yetkisini kabul etmemiş ülkeler olması sistem için önemli bir zayıflık olarak olarak değerlendirilmekte. Ayrıca, Güvenlik Konseyi’nin Mahkeme sistemi dışında kalmış ülkelerde işlenen uluslararası suçlar için devreye girerek, bu suçlu siyasi liderler için Mahkeme savcısından soruşturma başlatma isteyebilme yetkisi olması ise sistemin işlemesindeki ilginç bir taraf olmakta.

Diğer yandan, UCM’nin,  uluslararası toplumun ve üye ülkelerin desteğininin yeterli olmadığından, suçların soruşturma aşamaları, özellikle iddianame hazırlanarak yakalanması istenen siyasi liderlerin yakalanmasındaki isteksizliklten yakındığı bir dönemde, Afrika ülkeleri arasında Mahkeme’ye karşı Afrika Birliği’ne kadar yükselen karşı hareketin başlaması, bazı ülkelerin ayrılma taleplerini gündeme getirme olasılığı, Mahkeme’nin işlevini ne ölçüde yerine getirebileceğinin sorgulanmasına da neden olmaktadır.

UCM’nin BM Genel Kurulu’na gönderdiği 2012-13 yılına ait raporda, uluslarararsı toplum ve devletlerden, Mahkeme kararlarının uygulanması için destek verilmesi gereğinin vurgulanması bu konunun önemini ortaya koymaktadır. (http://www.icc-cpi.int/en_menus/icc/press%20and%20media/press%20releases/Pages/pr951.aspx)

 

Yazarın Diğer Yazıları

AB’nin stratejik hedefleri ve Türkiye ilişkileri -2

Türkiye’nin stratejik konumu, enerji hatları üzerinde oluşu, bölgede artan rolü, AB’nin stratejik hedefleri ile uyuşmakta, AB’nin son yıllarda tam üyelik kavramını pek kullanmadan Türkiye’nin stratejik önemine vurgu yapılması, müzakere sonuçları ne olursa olsun, güçlü bağlarla Avrupa kurmlarına bağlı kalınması isteği AB’nin tercihini ortaya koymaktadır.

AB’nin stratejik hedefleri ve Türkiye ilişkileri -1

AB-Türkiye ilişkilerinin değerlendirilmesinin, AB’nin gelecekte nasıl bir genişleme öngördüğü, AB’nin stratejik hedefleri, son dönem politikaları ve yaşanan sorunlar çerçevesinde ele alınması anlamlı olacaktır

AB, sorunlu ilişkiler ve stratejik ortaklık

AB ilerleme raporu farklı bakış açıları ile değişik yorumlara konu olurken, yaşanan sorunlara karşın, AB’nin Türkiye’yi stratejik ortak olarak gören değerlendirmelerinin öne çıktığı görülmekte...