02 Mart 2022

Babi Yar mı? Yine mi?

Katliam zor iştir. Durup dinlenmeye, ara vermeye gelmez

Kiev yakınlarında bir vadide Nazi Almanya Hitler'inin ordusu iki gün tam gün dur durak bilmeden gece gündüz o menfur mesaileriyle 34.000 Yahudiyi katlettiler. Tam sayı 33.771. Orası Babi Yar'dı. Yıl 1941, tarih 29-30 Eylül. Sonraki günlerde orada katledilen öteki Sovyet yurttaşlarıyla katledilenlerin sayısı 60.000'e ulaştı.

1976'da Babi Yar için bir anıt yapıldı. O anıt 1991'de bir parka yerleştirildi. O parka Babi Yar Parkı adı verildi.

Şimdi… Rusya'nın Putin'i Ukrayna'yı ve o ülkenin yönetimini Nazi olmakla suçluyor, aylardır, günlerdir, durmadan. Ve o Putin'in ordusu dün Babi Yar Parkı'nı bombaladı, Nazi Almanyası Hitleri'nin katlettiği insanlar için dikilen anıtın bulunduğu parkı, Rusya'nın Putin'i bombaladı; bir bakıma Hitler'in bir nefretlik izini silmek istedi, bir bakıma Hitler'in kalıtını onayladı, üstlendi.

Yevgeni Yevtuşenko Babi Yar için bir destan yazdı, yayımladı. Hasretle andığım arkadaşım Ülkü Tamer o şiirleri Türkçeleştirdi, kitap olarak yayımladı. Başka söze gerek yok, kitaptan bir şiire bakalım. 

Babi Yar

Hiç anıt yok Babi Yar'da.

Tek mezar taşı o dik yamaç.

Korkuyorum.

Yahudiler kadar yaşlıyım şimdi.

Şimdi bir Yahudi gibi görüyorum kendimi.

Şimdi Eski Mısır'da dolaşıyorum.

Çarmıha geriliyorum şimdi, ölüyorum,

çivilerin bile izi var üstümde şimdi.

Dreyfus geliyor aklıma. Ben oyum.

Kof adamlar suçluyor, yargılıyor beni.

Parmaklıklar ardındayım ansızın,

kıstırılmışım, tutulmuşum, sövmüşler bana;

Brüksel dantelinden elbiseler giymiş hanımlar

bağırarak şemsiyelerini çarpıyor suratıma.

Belostok'da bir çocuğum şimdi,

yere yayılıyor damlayan kan,

öfkeyle saldırıyor meyhanenin

soğan ve votka kokan fedaileri.

Tekmelenmişim, elimden bir şey gelmiyor,

yalvarıyorum, dinlemiyorlar bile,

"Gebertin çıfıtları, Rusya'yı kurtarın," diye

haykırarak bir aktar dövüyor annemi.

Anna Frank olarak görüyorum kendimi,

nisan dalları kadar inceyim,

sevgiyle dolu içim;

boş sözler söylemeyin bana,

birbirimize bakalım istiyorum.

Gülecek, koklayacak ne var ki

yapraklardan, gökyüzünden başka.

Ama çok şey yaparız sen istersen,

usulca sarılırız birbirimize

karanlık bir odada.

Bir gelen mi var? Korkma.

Bu gelen, baharın sesi.

Gel bana, dudaklarını uzat bana.

Biri kapıyı zorluyor.

Yok yok, kırılan buzların sesi.

 

Yaban otları hışırdıyor Babi Yar'da.

Ağaçlar sert sert bakıyor, yargıçlar gibi.

Her şey sessizce çığlık atıyor.

Şapkamı çıkarıyorum,

anlıyorum, gittikçe yaşlanmışım.

Burada gömülü bu binlerce insanın,

bu binlerce insanın ardından koparılmış

sessiz bir çığlıktan başka neyim ki şimdi;

burada vurulmuş her ihtiyarım ben,

burada vurulmuş her çocuğum ben.

Ey Ruslar, vatandaşlarım, bilirim hepinizi.

Kötü eller kirletiyor temiz adınızı sizin.

Ülkem nasıl güzeldir, hep bilirim,

nasıl korkunçtur kendilerine, hiç titremeden,

"Rus Birliği" adını takan Yahudi düşmanları.

Hiçbir yerim unutamaz bütün bunları.

Çınlasın "Enternasyonal"

yeryüzündeki

son Yahudi düşmanı gömüldüğü zaman.

Kanımda Yahudi kanı yok,

ama öyleymişim gibi beni

hor görüyor, aşağılıyor Yahudi düşmanları.

Gerçek bir Rus'um bu yüzden.

Ne demeli? Neyi nasıl söylemeli?

Bir insan kaç kez ölebilir?

Bir halk katlettikten sonra da yine, yeniden mi katledilir?

Nazi Hitler'in mirasının Sovyet Rusya'nın mirasçısı eliyle…

Yazarın Diğer Yazıları

"Ferman padişahın..."

Bu konuyu parça bölük daha önce de yazdım. Lakin ne yaparsın, bu ülkede 10-20 yıl önce yazılanlar da günceldir; yayımla, yadırganmaz... Korkarım bu gidişle gelecek de güncel olacak. 20 Eylül Pazar günü Ruhi Su'nun 30. ölüm yıldönümü nedeniyle bir anma gecesi düzenlendi. Ruhi Su Dostlar Korosu, Boğaziçi Caz Topluluğu konser verdiler. Onun yaşamından, şiirlerinden kesitler, örnekler dinledik. BBC Türkçe radyosunun 1975'te Londra'da onunla yaptığı görüşmeyi izledik. Konuşmacıydım. Söylediklerimin özeti şöyle...