28 Nisan 2019

Sutopu: Havuzda kimlik bunalımları

“Her kim kötü konuşursa, kötü düşünür, kötü yaşar. Doğru kelimeleri bulmaya ihtiyacımız var. Kelimeler önemlidir!”

Palombella Rossa (Kızıl Güvercin) … İtalyanca öyle bir dil ki ne söyleseniz kulağa müzikle birlikte geliyor. Nanni Moretti’nin arka planına bir sutopu maçını alan 1989 tarihli filminin orijinal ismi de bu genellemeden müstesna değil. Dahası filmin kendi de tesadüfi olarak memleketimizin sutopu geçmişiyle benzerlikler içeriyor.

Bu filmde güvercin yok!

Palombella Rossa, dilimize “Kızıl Güvercin” olarak çevrilmiş. Çeviri esasen doğru görünse de teknik bir detay atlanmış. “Palombella”, İtalyancada güvercin anlamına gelmesinin yanı sıra sutopunda yapılan aşırtma vuruşa verilen isim. Bu haliyle çevirince kulağa hoş gelmiyor. O nedenle ben de olsam “Kızıl Güvercin” diye çevirirdim. Filmde güvercin yok ama olsun.

Filmde hem komünist bir parlamento üyesi hem de sutopu oyuncusu olan Michele Apicella, geçirdiği hafif bir trafik kazası nedeniyle hafızasını kaybediyor. Aynı gün hastaneden çıkarken apar topar otobüse bindirilip sutopu maçına götürülüyor. Filmin merkezini ise maç boyunca türlü çağrışımlarla hafızasını geri kazanarak çözmeye çalıştığı kimlik bunalımları ve politik sorunlar kaplıyor.

Filmin mekanını Türkiye, merkezini de sutopuna dair sorunlar olarak değiştirirsek senaryonun hiç de sırıtmadığını söyleyebiliriz. Hatta Nanni’nin ayak izlerini takip ederek alternatif bir sinopsis bile çıkarabiliriz.

Sutopunun kayıp hafızası

Manş Denizi’ni yüzerek geçen Erdal Acet ve efsane futbolcu Muharrem Gülergin. Onlar bir dönemin yenilmez armadası Adana Demirspor’un sutopu takımının yıldız oyuncuları. Diğer bir deyişle köklü bir sporun artık hatırlanmayan köşe taşları…

Dahası var. Ligin en çok şampiyonluk kazanan takımlarından biri olan ve yaşadığı tesis sorunları sonrasında giderek eriyip bugün ligde puan dahi alamayan İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü…

Hafızaya atılan bir başka çizik: Hala ligin favorilerinden olup 10.000 dolarlık seyahat masrafı nedeniyle Sutopu Şampiyonlar Ligi Eleme maçına gitmeyen Galatasaray…

Nanni’nin filmindeki gibi tek bir kaza değil bu hafıza kaybının müsebbibi. Maalesef yinelenen bir umursamazlık.

Sutopunun derdi tasası

Burada aklıma ilk olarak, bir dönem devşirme oyuncularla uluslararası alanda apar topar başarı kazanma çabası geliyor. Bu husus, Nanni’nin yazdığı senaryoya da uyuyor. Öyle ya, bir takım sporunda ortak bir hafızaya sahip olmayan bir sporcu kafilesinden yeni bir kimlik ve kültür oluşturmasını beklemek, komedi unsurunu da destekliyor.

Otuzlu yıllarda Adana’da dönemin en modern havuzunu inşa edecek öngörü varken seksen yıl sonra play-off’ta birbiriyle mücadele eden takımlar, aynı havuzda aynı anda antrenman yapmak zorunda kalıyor. Bu sporun tesislere, profesyonel antrenörlere ve profesyonel sporculara ihtiyacı var.

Tüm bu imkansızlıklara rağmen, son beş Avrupa Şampiyonası’nın dördüne katılmış bir Milli Takımımız var. Zaman oluyor, farklı yenilgiler de alıyorlar. İhtiyaç olduğunda onlara hiç kimse ilgi göstermezken kötü sonuçlardan sonra sosyal medya linçlerine meze oluyorlar. Medyada, “Havuzda boğulduk” başlıkları gırla gidiyor. Bizim en başta spor kültümüzü değiştirmeye ihtiyacımız var. Bu noktada, Nanni, Palombella Rossa’da canlandırdığı baş karakterin ağzından bize sesleniyor:

“Her kim kötü konuşursa, kötü düşünür, kötü yaşar. Doğru kelimeleri bulmaya ihtiyacımız var. Kelimeler önemlidir!”

Hafızamızı yitirdiğimiz için hala yolun çok başındayız. Tamam, amatörlüğümüz havuzdan yükselen buharla yüzümüze çarpıyor. Kulüpler başarılı olamıyor, çünkü tesisleri yok. Sutopu medyada yer alamıyor, çünkü izleyicisi yok. Sporcularımız üst seviyede değil, çünkü bu işte para yok. Bunları biliyoruz.

En nihayetinde, bu sporun önündeki engelleri göz önüne getirirsek aşırtma vuruşlar yetmeyebilir. Sorun çok daha derinlerde de olabilir. Belki, Nazım Hikmet’in Şeyh Bedrettin Destanı’nda anlattığı gibi: “Tarihsel, sosyal, ekonomik şartların zarurî neticesi bu!”. İşin çözüm tarafında ise Nanni’ye kulak vermek hiç de fena bir fikir değil. Doğru kelimeleri bulabilirsek belki bir şeyler değişir.

Yazarın Diğer Yazıları

Asla vazgeçme: Diana Nyad

Üniversite yurdunun dördüncü katından paraşütle atladı ve bir de 63 yaşındayken Havana'dan Florida'ya kadar yüzdü. O, asla vazgeçmeyenler için bir cesaret simgesi

Esaretten NBA'ye: D.J. Mbenga

Kader, savaş halindeki Afrika topraklarından kaçıp gelen bir genci, dünyanın en büyük basketbol organizasyonunun zirvesine kadar çıkardı

Bir yılbaşı arifesinde, Managua'ya doğru...

Roberto, duruma el koymaya karar verdi. Dördüncü uçakla birlikte o da gidecekti. Yılbaşı arifesinde, Managua'ya…