19 Mayıs 2019

İki teker üstünde: Marianne Martin

1984’te ilk kez düzenlenen Kadınlar Fransa Bisiklet Turu’nun galibi Marianne Martin, kadın bisikleti için çok önemli bir kilometre taşı oldu

“Bir çatlak var her şeyde, ışık böyle sızıyor içeri”

(Leonard Cohen, Anthem)

1984 Fransa Bisiklet Turu’nun sonu… Laurent Fignon sarı mayosunu giymiş podyumda gururla salınıyor. Çünkü bu onun peş peşe ikinci tur zaferi. Fakat podyuma bir ışık sızıyor, başka bir sarı mayo daha var. Bir kadın… Kim mi?

O yıl ilk kez: Marianne Martin…

 Bu şey, bulaşıcı!

“Eskiden koşardım fakat sırtımı incittim. Koşmayı bıraktım ve bir bisiklet aldım. Sonra yarışlara katıldım. Oldukça iyiydim de. Virüsü kapmıştım artık.”

Marianne’nin bisikletle ilişkisi böyle başlıyor. “Virüsü kapmıştım artık” deyişi ise bisiklet sporuna duyulan aşkın nasıl geri dönülemez olduğunun bir işareti. Kolej sonrası mezuniyet hediyesi olarak bisiklet almak isteyen Marianne, babasının olumsuz bakışı nedeniyle fotoğraf makinesiyle yetinmişti. Bu sebeple, ilk bisikletini de borç harç almıştı.

Bir işe nasıl başlarsanız öyle gider derler ya… Kariyeri boyunca maddi sorunlar pek peşini bırakmadı. Ancak onun için önemli olan bisiklete binmekti. Kendi deyimiyle:

“Para önemli değildi. Sevdiğimiz için yapıyorduk.”

Bu sevgi onu bisikletin kutsal topraklarına sürükledi. 1984 yılında Fransa Bisiklet Turu ilk kez kadınlar için düzenlenirken Amerikan takımındaki son biletin talihlisi Marianne olmuştu.

Fransa’da bir “cevelan”

Kadınlar turu yapılacaktı fakat bu yarışa yaklaşımın pek de sıcak olmadığı söylenebilir. Daha evvel beş kez Fransa Bisiklet Turu’nu kazanmış olan ve o dönemde yorumculuk yapan Jacques Anquetil kadınlar yarışı hakkındaki görüşlerini şu şekilde özetliyordu:

“Kadın sporlarına kesinlikle karşı değilim ancak bisiklet kadınlar için çok zorlayıcı. Bir kadını bisiklet şortu yerine kısa beyaz bir etekle görmeyi tercih ederim. Kadınların acı çektiğini görmek beni üzüyor. Bisiklet üzerindeyse her zaman acı çekersiniz.”

Bu cinsiyetçi yaklaşım sadece Anquetil’le sınırlı değil. Laurent Fignon’un da benzer açıklamaları mevcut. Turu takip eden gazeteciler ise kadınların yarışı tamamlayabileceklerine dahi pek ihtimal vermiyorlardı.

Tur başladıktan sonra ise önyargılar çatırdamaya başlayacaktı. Basının da bu noktada ilgisi artmaya başlamıştı. Kadınların gösterdikleri performans izleyicileri de etkilemiş hatta yol kenarında toplananların tezahüratları duyulur hale gelmişti. İyi bir tırmanışçı olan Marianne, dağlık etaplarda farkını ortaya koyuyordu. Önce en iyi tırmanışçıya verilen puantiyeli mayoyu almış, iki etap sonra ise genel klasman liderliğine yükselip sarı mayoyu sırtına geçirivermişti. Bir daha da çıkarmadı.

Marianne’nin zaferi büyük bir ses getirdi ve kadın bisikleti için önemli bir kilometre taşı oldu. Bu başarının karşılığını aldığını söylemek ise mümkün değil. Şöyle ki, tur sonrasında erkekler şampiyonu Fignon 100.000 dolar kazanırken, Marianne kazandığı 1.000 doları takım arkadaşlarıyla paylaşmıştı.

Kariyerinin sonraki kısmında sağlık sorunlarıyla boğuşan Marianne, Fransa turundaki zaferinden iki yıl sonra en büyük sevdası olan bisiklet sporunu bırakmak durumunda kaldı. Babasının zamanında aldığı makinenin etkisi ne kadardır bilinmez ama o gün bugündür yaşadığı küçük kasabada başka sevdaların fotoğrafını çekiyor.

Marianne, bisiklete hakkıyla veda edemedi. Aynı şekilde bisiklet sporunun da Marianne’e bir veda borcu var. Birlikte yaşanan dolu dizgin bir maceranın ardından yarım kalan bir aşk bu. Bu aşkın vedası da şarkılara yaraşır…

Hoşçakal Marianne…

Yazarın Diğer Yazıları

Asla vazgeçme: Diana Nyad

Üniversite yurdunun dördüncü katından paraşütle atladı ve bir de 63 yaşındayken Havana'dan Florida'ya kadar yüzdü. O, asla vazgeçmeyenler için bir cesaret simgesi

Esaretten NBA'ye: D.J. Mbenga

Kader, savaş halindeki Afrika topraklarından kaçıp gelen bir genci, dünyanın en büyük basketbol organizasyonunun zirvesine kadar çıkardı

Bir yılbaşı arifesinde, Managua'ya doğru...

Roberto, duruma el koymaya karar verdi. Dördüncü uçakla birlikte o da gidecekti. Yılbaşı arifesinde, Managua'ya…