02 Temmuz 2019

Türkiye’nin geleceği için öne çıkan üç isim: Babacan, Demirtaş, İmamoğlu

Erdoğan’ın yerine kim gelebilir? Ya da Türkiye siyasetinde kimler etkili olabilir diye baktığımızda karşımıza üç isim çıkıyor

23 Haziran seçimleri Türkiye’de insanların mevcut iktidardan, aslında Tayyip Erdoğan’dan ve yeni yönetim şeklinden yorulduğunu, değişik alternatifler aradığını gösterdi. 31 Mart’ta neredeyse tüm büyükşehirleri kaybeden, 23 Haziran’da ise İstanbul’da fark yiyen AKP-MHP ortaklığı şimdilik verilen mesajı almıyor gözükse bile özellikle AKP’de içeride tartışmanın büyük olduğuna dair haberler kamuoyuna yansımaya başladı. Devlet Bahçeli’nin desteğiyle geçilen, güçler ayrılığını tamamen ortadan kaldıran henüz bir yaşındaki  Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bile iktidardan gelen ‘revize edilebilir’ açıklamalarıyla masada. Meclis’in işlevsizleştirilmesinin yarattığı çok seslilik kaybından kamuoyunun çoğunun adını bile bilmediği bakanların sadece ‘makam doldurmasına..’, Yargının siyasallaşmasından ekonomideki derin krize… Dış politikada günü kurtarmayı halka ‘büyük ustalık’ diye pazarlamaya…Her yerde alarm zilleri çalıyor.

Mutsuz çoğunluğun oya nasıl yansıyabileceğine dair veriler de geliyor. İstanbul seçimlerini tam isabetle bilen Konda Genel Müdürü Bekir Ağırdır T24’ten Hakan Aksay’a verdiği söyleşide şunları söylüyor:   

‘Bence AK Parti artık yüzde 36-37­’lerde, MHP de 14, 15’lerde…AK Partiden vazgeçmem diyenlerin sayısı 25-26 larda bu da seçmenin dörtte biri demektir ki bu 17 yıllık süreçteki en düşük oran.’.

AKP kurulduğundan beri en düşük oranı şöyle açabiliriz belki…AKP’de ne 17 yıl önceki duruş hedefler ne de yıllar içinde kuruluşunda emek vermiş isim kaldı. Aslında parti de kalmadı. Erdoğan’ın cisminde eridi gitti. Peki normal süresi 2023 olan bana kalırsa o kadar uzun sürmeyecek yeni seçimlerde ne olur? Erdoğan’ın yeniden seçilme şansı var mı? Siyaset bu belli olmaz. Erdoğan da tecrübeli bir siyasetçi. Ancak bugünden bakıldığında bu zor gözüküyor. Erdoğan’ın yerine kim gelebilir? Ya da Türkiye siyasetinde kimler etkili olabilir diye baktığımızda karşımıza üç isim çıkıyor.Ali Babacan, Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu. (Soyadlarına göre sıralandılar.).

Önce Babacan’dan başlayalım. Babacan liderliğinde, Abdullah Gül’ün desteğinde bir siyasi partinin sonbaharda kurulacağı netleşti. Ne zamandır konuşuluyordu artık son rötuşlar yapılıyor. Harekete yakın bir isim oluşumu şöyle tarif ediyor: Tüm Türkiye’yi kapsayacak, hatta tüm dünyayı ilgilendirecek bir vizyon çalışması yapılıyor. Kuşatıcı ve kapsayıcı…

52 yaşında ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nden dereceyle mezun oldu, 1990-1992 yılları arasında ABD Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management'da İşletme dalında yüksek lisans (MBA) yaptı. AKP’nin kurulduğu yıllardan itibaren kısa bir süre dışişleri bakanlığını saymazsak ekonominin başındaydı. Babacan’ın avantajı içeride ve dışarıda sakin, çalışkan, vizyon sahibi bir siyasetçi olarak bilinmesi…Öte yandan çok önemsediği konularda bile gerekli tavrı tam olarak ortaya koyamayan bir yapıya sahip… AKP’nin bugün özellikle demokratik olarak Türkiye’yi gerileten hamlelere imza attığı dönemde Babacan partide ve kabinede etkin pozisyondaydı. O dönem içeride ‘etkili olamayan-kamuoyunun haberdar olmadığı tepkiler’ verse de parti içinde kalmayı sürdürdü. Cumhurbaşkanlığı-genel seçimlerinde Ali Babacan’ın Gül’ün desteğinde kuracağı parti bir alternatif olabilir. Ancak geleceğe yürürken Bekir Ağırdır’ın da altını çizdiği gibi geçmişteki duruşun izaha ihtiyacı var. Babacan şimdilik sessizliğini korusa da… Gül uzun süredir Erdoğan’a karşı ortaya koyduğu tavrı her geçen gün daha da netleştiriyor. Geçen hafta Saadet Partisi’nin ev sahipliğinde düzenlenen bir toplantıda şunu söyledi:  Bütün insanlık ve siyasi tarih şunu göstermiştir ki; mutlak yönetimlerde mutlak hakim olan, mutlak otoritenin sürdürülebilirliği söz konusu değildir. Mutlak hakimiyet sadece Allah’a mahsustur. Dolayısıyla bunda ısrar edildiği süre içerisinde çıkar çatışmaları kaçınılmazdır ve bu çatışmalar bütün bölgeleri alevler içerisinde bırakıp bütün acıları insanlara çektirir.

Selahattin Demirtaş 46 yaşında. Hukukçu ve insan hakları savunucusu. 2016 Kasım’ından beri cezaevinde ama oradan verdiği mesajlarla 31 mart ve 23 Haziran seçimlerinin kaderini değiştiren isimlerden biri.  31 mart’ta çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu HDP tabanına şu mesajı yolladı:  Bütün halkımıza, tabanımıza çağrım ve varsa azıcık hatırım, ricam şudur ki, gerekirse bağrınıza taş basın, ama mutlaka sandığa gidip ‘FAŞİZME HAYIR’ anlamına gelecek oyunuzu kullanın. Seçim sonuçları, demokrasi ve barışın gelişmesine fırsat sunabilir. Oyunuz bu nedenle çok kıymetlidir. Seçimi boykot etmeyi asla düşünmeyin.

Hem 31 mart’ta hem 23 Haziran’da seçmeni (ikincisinde hükümetin son dakika atağına rağmen) hatrını kırmadı. CHP-İyi Parti adayına oy verdi.

Demirtaş 37 yaşında HDP'nin başına geçmişti. HDP'nin Demirtaş eş başkanlığında,Türkiye’nin geneline hitap edip edemeyeceği tartışıldı. Başarılı oldu, Batı’daki seçmenden oy aldı. Barış sürecinde de etkin rol oynadı. Özgür günlerinde esprili,  hayatla dalgası geçen tarzı içeriye girdiğinde hem siyasi mesajları bırakmayan hem romancı kimliğiyle yine duygulara seslenen bir şekle dönüştü.Şu an cezaevinde olması onun gücünü azaltmıyor aksine artırıyor. Önümüzdeki seçimlerde Demirtaş kilit isimlerden biri olacak.   Gelelim son isme. 6 ay önce çoğu kişinin haberinin dahi olmadığı Ekrem İmamoğlu’na…49 yaşında İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’nden mezun. İstanbul Üniversitesi’nde İnsan Kaynakları ve Yönetimi bilim dalında Yüksek Lisans eğitimi de var. Bir yandan kitlelerin ‘umut veren, yüzü gülen genç lider’ arayışı. Öte yandan iktidarın dilinin, seçmeni itme şeklinin doruğa çıkmasıyla büyük başarı kazandı. Elbet çalışkanlığı, hitabeti, insanlara yaklaşımı önemli. Burada CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partide pek çok ismi karşısına alarak İmamoğlu’nu desteklemesini, Canan Kaftancıoğlu liderliğinde İstanbul örgütünün iyi çalışmasını göz ardı edemeyiz. Ama İmamoğlu’nda bir lider kumaşı olduğu da inkar edilemez. Şimdilik ‘belediye başkanlığı çalışmalarına yoğunlaşsın, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için adı yıpranmasın’ deniyor ama…Şüphesiz o gün geldiğinde İmamoğlu aday olacaktır.

Babacan, Demirtaş, İmamoğlu. Türkiye’nin geleceğinde karşımıza çıkacak üç lider. Belki demokrasinin yeniden inşasında ve  parlementer demokrasiye dönüş yolunda bir arada duracaklar. Ya da asgari müşterekler de anlaşsalar bile rakip olacaklar. Ama bir şekilde 50 yaş civarındaki bu üç siyasetçiyi uzun süre izleyeceğiz. Son not Erdoğan ile ilgili. Değişir ve yeniden geleceğe dair umut vaat eden bir lidere dönüşür mü? Zor…Ama en azından Babacan’ın parti kurup kendi tabanından oy almasını, İmamoğlu’nun icraatları ve kişiliğiyle her geçen gün büyümesini…Demirtaş’ın hapse rağmen etkisini kıramamasını değerlendirecek. Ve Türkiye’yi zamanından önce seçime götürecektir.  

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"