Şişli, Türkiye'nin en zengin belediyelerinden biri. Ama 2 milyar TL de borcu var. Zengin çünkü belediyenin kendi malları var. Borçlu çünkü malların bir kısmı ucuza ya da yok pahasına kiraya verilmiş, bir kısmı eski belediye başkanının (Mustafa Sarıgül) kendi vakfı üzerine geçirdiği (dokuz mülkle ilgili yaşanan süreçler devam ediyor) mülkleri var.
Şişli'nin CHP'li Belediye Başkanı Muammer Keskin, aralarında benim de olduğum gazetecilerle (Bülent Mumay, İbrahim Varlı, Yavuz Oğhan) yaptığı buluşmada, seçim öncesi verdiği 'Şişli'nin kamuya ait mallarını Şişli'ye geri kazandıracağım' sözünün gereklerini yerine getirmeye çalıştığını anlattığı bölümlerde (bir kısmı daha önce de haber olsa da) şaşkınlığımı gizleyemedim. Anlattıkları memleketin sadece genelinin değil belediyelerinin de nasıl keyfi yönetildiğine dair ipuçları taşıyordu.
Parseli 1 liradan kiraya verilen, toplam değeri 600 milyon doları bulan taşınmazlar var. Bunların en bilineni Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampüsü'nün olduğu alan. 1994'te ANAP'tan Belediye Başkanı seçilen Gülay Atığ kampüsün bulunduğu alanı parseli 1 liradan kiralamış. Şişli Belediyesi davayı kazanmış (dava bir önceki dönem belediye başkanı olan Hayri İnönü döneminde açılmış), şimdi üniversite yönetimiyle 'gerçek hakkın alınacağı' bir anlaşma için görüşülüyor.
Gündüz nüfusu 3 milyonu geçen ilçede gece 278 bin kişi yaşıyor. İş yerleri, restoranlar, alışveriş merkezleri ile şehrin en hareketli yerlerinden biri burası. Tabi en ihtiyaç duyulan yerlerden biri otoparklar. Belediyenin de 5 otoparkı var, 700 araç kapasiteli ve yoğun bölgelerde. Keskin, oralardan ayda 35 bir TL kira geldiğini görüyor, durumun bir nevi 'işgal' olduğunu görüp Valilik ve Emniyet Müdürlüğü'nün desteğiyle otoparklar geri alınarak ayda yaklaşık 2 milyon civarında bir gelir elde edilmeye başlanıyor.
Belediye Başkanlığı'nın hemen yanındaki benzin istasyonu. Cevahir Otel'in tam karşısı. Oldukça işlek bir alanda. 1993 yılında Fatma Girik'in belediye başkanı olduğu dönemde aylık 55 bin dolara kiraya verilmiş. Keskin sonrasını şöyle anlatıyor:
"Hayri İnönü'nün başkanlığı döneminde aynı yer Emir Sarıgül tarafından (o dönem belediye başkan yardımcısı idi) aylık 35 bin TL'ye kiraya verilmiş. Üstelik bu düşük bedele rağmen kiracı belediyeye yıllarca borcunu ödememiş, 4 milyon TL civarında borcu birikmiş. Biz gelince buradaki kiracıyı çıkardık, ihaleye çıktık, aylık 350 bin TL'den kiraya verdik, 36 milyon TL, 10 yıllık kirayı peşin aldık, belediyenin başta işçi borçları olmak üzere borçları için kullandık."
Dinlerken de, hatta yazarken de insanın içini sıkan detaylar. Muammer Keskin ilçenin görünen yüzü kadar 'daha az bilinen' mahalleleriyle de daha fazla ilgilenmek niyetinde:
"25 mahallemiz var. 15 tanesi çoğunluğunu gecekonduların oluşturduğu mahalleler. Kuştepe, İzzetpaşa, Mahmut Şevket Paşa gibi yerleşimler. Tapu sorunları da var. 20 metrekareli alanda 10 kişi yaşanan yerler de. Buralarda da çözüm sağlamazsak sosyal demokrat olmanın farkını ortaya koyamayız. İlçenin kimi yerlerinde yokuş, ana ulaşıma uzak hatlar var. Buralara da elektrikli küçük otobüsler koyup, ring seferi yapacağız."
Muammer Keskin iki de ilginç bilgi veriyor. Birincisi, şu anda Şişli nüfusunun en kalabalık kesimini (yüzde 20'si) göçmenler oluşturuyor. Asya'dan ve Afrika'dan gelenler. İkinci sırada İstanbul doğumlular, 3. sırada Sivaslılar var.
Diğer bilgi özellikle pandeminin yarattığı yoksullaşma ile ilgili. Yaklaşık 35 bin civarında gıda ve hijyen paketi dağıtılmış. Daha önce günde 1200 eve dağıtılan sıcak yemekler 10 bini geçmiş. Karşılaşılan üzücü noktalardan birisi sadece bilinen yoksulların dışında, rezidanslarda oturan kimi beyaz yakalılardan 'gıda yardımı' talebinin gelmesi. Kirasını ödeyemeyen, işten çıkartılmış bu kişiler yardım talep etmiş. Hatta bir tanesi 'gelen paketin içinde çay varsa gelin size içeride çay demleyeyim konuşur, dertleşiriz' diye belediye çalışanlarını evine davet etmiş.
Muammer Keskin ile kaldırımları işgal eden işyerlerinin ya da daha önce kamunun olan yerlerin nasıl geri kazanılacağının en uzun süre konuştuğumuz konular olduğunu fark ettim. Bu konuların üstüne gitmeye kararlı. Yanında bir koruma ile dolaşıyor. İstememiş ama devlet 'size şart' demiş. Milletin-kamunun olanın millete-kamuya dönmesini sağlamak için korunmak zorunda kalmak. Memleketin her alanda yeniden düzenlenmesi, yapılanması gerekiyor.