17 Mart 2013

Sezen Aksu’nun barış duası tutar…

Sahnede üç kişi. İki adam, bir kadın... Fahir Atakoğlu, Ara Dinkjan ve Sezen Aksu...

Sahnede üç kişi.

İki adam, bir kadın...

Fahir Atakoğlu, Ara Dinkjan ve Sezen Aksu...

Aslında…

Piyano, ud ve bir ses; evet…

Ama aklımda daha çok...

Bir toprak, çok kavga, bolca nefret…

Belki de bir dönüm noktasının arifesinde…

Seslerin, müziklerin eşliğinde…

Aynı toprak üzerinde,

Artık herkesin dileği barış ve muhabbet...

Ara Dinkjan...

Diyarbakırlı bir Ermeni’nin oğlu…

Bu toprağın çocuğu...

ABD’de yaşıyor…

Konserden sonra kuliste konuşurken...

Dünya vatandaşlığından bahsediyor...

Bir de evlatlarından...

“Ben çok zengin bir adamım. Üç evladım var” diyor…

Evlatlarını yıllardır kurban etmiş bu ülkede zenginlik tarifi içimi burkuyor.

Sonra Dinkjan’ın yıllar önce BBC’ye verdiği bir söyleşiyi hatırlıyorum: 

“1910 yılından bir fotoğraf.

Dört müzisyen yan yana oturuyor.

Kemani İhsan -bir Türk- , Kanuni Artaki -bir Ermeni- , Udi Mısırlı İbrahim -bir Yahudi- ve Kemençeci Sotiri -bir Rum-...

Bu dört kişi bir arada oturmuş, ellerinde çalgıları, çalmaya hazır durumda poz vermişler. Yüzyıllardır devam eden bir şey bu.

Müzikteki kardeşlik duygusu, hepimizin paylaştığı şeyleri ortaya koyan en büyük örnektir.”

Derken Sezen bir şarkıya başlıyor.

Önce Türkçe sonra Ermenice...

Sarı Gelin, Sarı Gyalin…diyor.

Ambela para para,

Neynim aman aman,

Ah, merit merni…

Sürüyor...

Dinkjan’ın gözleri ışıldıyor.

Kardeşlik üzerine konuşuyor Sezen Aksu şarkı aralarında.

Diyor ki:

“Bütün kalbimle dua ediyorum.

Allah çocuklarımızın yaşayacağı ülke nasip etsin.”

Sonra Ahmet Kaya anısına bir şarkı söylüyor:

“Ağladıkça…

Dağlarımız yeşerecek görecek göreceksin.”

Bir uğursuz gecede Kürtçe şarkı söylediği için medya linçine uğrayan.

Doğduğu topraklarda yaşayamayıp...

Paris’te 43 yaşında ölen Ahmet Kaya’yı anıyor.

Derken…

Bir genç adam sahnede kız arkadaşına evlilik teklif ediyor.

Arka sıralardan bir bebek ağlaması duyuluyor.

Sezen bir ara ellerinde ziller göbek atıyor.

Hayat sürüyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"