13 Ağustos 2013

Ne Şafaklar var ama 'sezdirmiyorlar'

Şafak Sezer… Oyuncu… Bir gün Gezi’de… Başka bir gün iktidarın dizinin dibinde… Bakıyorsun sokakta devrimci sloganlar… Sonra…. Kedi olmuş mırmırlanmalar…

Şafak Sezer…

Oyuncu…

Bir gün Gezi’de…

Başka bir gün iktidarın dizinin dibinde…

Bakıyorsun sokakta devrimci sloganlar…

Sonra….

Kedi olmuş mırmırlanmalar…

 

Şimdi ona hem kızıp hem soruyorlar:

Olur mu böyle olur mu?

Delikanlı durduğu yerden döner mi?

 

O da diyor ki…

Bir insanı sevmek döneklikse seviyorum ve dönüyorum…

Sizi bilmem ama…

Ben onu dobra buluyorum….

Açıkça ilan ediyor durumunu…

Fotoğraf makinesi ve kameraların önünde eğiveriyor boynunu…

 

Peki ya Gezi sırasında “şafak”ı atan diğerleri…

Gençlerin arkasına saklanıp iki üç slogan da ben atayım deyip efelenenleri…

İşadamları, rektörler…

Size onlardan haberim var….

Bakın ne anlatıyor AK Partili üst düzey bir yönetici…

Duyun da öğrenin gerçekleri:

“Gezi olayları sırasında öne çıkan kimi vakıf üniversitelerinin kurucuları, bazı rektörler ve tanınmış işadamları-profesyoneller…Genel merkeze, İlgili bakanlıklara ve il başkanlıklarına gelerek ya özür diliyorlar, ya da yanlış anlaşıldık diyorlar.”

 

Aynı yönetici adını da vererek kamuoyunun yakından tanıdığı bir profesyoneli anlattı:

“Bakan arkadaşımıza ve iştigal alanı ile ilgili kuruma 'eğer söylediklerim yanlış anlaşıldıysa istifa edeyim, kurumuma zarar vermeyeyim' dedi. Onu da patronu yönlendirmiş.”

 

AK Partili yönetici bu konuyu şu cümleyle bitirdi:

“Kendi adıma bu gelenleri yadırgıyorum.”

 

Nedense ben hiç yadırgamıyorum…

Tabii ki iktidarın elindeki Damokles'in kılıcının farkındayım ama…

Zevahiri kurtarma çabasındakileri de tanıyorum…

Duruma göre şekil değiştirenleri…

Sorun ancak kendi başına geldiğinde celallenenleri…

Sadece üniversite ve iş dünyasında değil…

Medyada da…

Basın özgürlüğünü kendi kovulma miladında arayan da…

Çalışırken “telkine açık, etrafından kovulup gidenlere gözü kapalı olup” işi bitince esip savuran da…

 

Şafak Sezer…

Oyuncu…

Ama amatör oyuncu…

Gerçek profesyonel oyuncular…

En iyi filmi onlar çeviriyorlar…

Ve  her dönem her iktidarda ayakta kalıyorlar…

Ayakta kalmak ya da ayakta olmak….

İkisinin arasındaki fark büyük tabii…

En önemlisi…

Filmin bitişi…


 

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"