CHP'nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayının Lütfü Savaş oluşu aday listelerinin teslim edileceği son gün kesinleşti. Savaş; yıkık ve acılı şehirde bir grup araçla konvoy yapıp "gövde gösterisi" yaptı. Bence sonuna kadar "haklı"… CHP'yi, Genel Başkan'ını, kamuoyunu tek başına dize getirdi. Partiyi "değişim" vaadiyle devir alan ekibin genel başkan yaptığı Özgür Özel yeni seçildiğinde, Gazete Duvar'dan Nergis Demirkaya'ya verdiği söyleşide şöyle demişti:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nin sol-sosyal demokrat kimliğiyle kendisini halka anlattığında cam tavanı tuzla buz edebilecek potansiyelinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü yaptığımız sağa açılımlar, sağdan transferler ya da sağcı danışmanların verdiği akıllarla yüzde 25'i bir türlü aşamadık."
Özel'in "sağdan transfer" diye tarif ettiği isimlerden biri yıllar önce AKP'den CHP'ye geçen Savaş'tı. Hatay'daki depremde ortaya çıkan yıkımda merkezi hükümet kadar uzun yıllar şehri yöneten belediye başkanının da elbet sorumluluğu vardı. Deprem sonrası yapılan eleştirilere verdiği yanıtlardan, partinin kendi için Hatay'daki yıkımdaki sorumluluğuyla ilgili açtığı soruşturmaya normal şartlar altında tekrar aday olması güçtü. Ama CHP yönetimi "düz mantıkla" gitti, "anketlere" baktı. Mantığın "düzü" şu idi: Hatay "sağ ağırlıklı" bir seçmen kitlesine sahipti. Son seçimlerde; milletvekili sonuçlarına göre AKP yüzde 33 ortağı MHP yüzde 12.7 alırken CHP yüzde 28.5, TİP 8.76, YSP yüzde 3 almıştı. O gün muhalefette olan milliyetçi çizgideki İYİ Parti de yüzde 8'lik oya sahip olmuştu. 2019 seçimlerinde Lütfü Savaş yüzde 55, AKP yüzde 42 oy almıştı. Demek ki 'sağdan gelen aday' kazandırıyordu.
"Değişim" iddiasındaki CHP Hatay'da yaşananlardan sonra gerektiğinde kaybetmeyi de göze alıp farklı bir aday ya da şehirde ortak bir uzlaşı ile aday belirleseydi, Türkiye'nin diğer yerlerinde de bu duruşu elbet karşılığı olacaktı. Bir de şöyle bakalım. Diyelim ki Lütfü Savaş'ı aday göstereceksiniz. Yani eleştirileri göğüsleyeceksiniz. 10 Ocak'ta Parti Meclisi'nden de geçti. Peki sonra; "elimizdeki anket Lütfü Bey'in onayıyla da bir alternatif gösterince seçimi alabileceğimizi gösteriyor"dan tüm adayların açıklandığı büyük toplantıda adının açıklanmamasına, son güne kadar pazarlıklara Özgür Özel'in süreci yönetemeyen zayıf liderliğini nereye yerleştireceğiz?
Lütfü Savaş, Özgür Özel, Nasuh Mahruki
Lütfü Savaş'ın aday ilan edildiği sabah Nasuh Mahruki ile buluştum. Deprem ile mücadele deyince akla gelen ilk isimlerden. Kurtardığı pek çok can ile yıllardır hiç durmadan depreme karşı alınacak önlemleri, memleketin dört bir yanına anlatmak için kurduğu Akut Vakfı ile aralıksız çalışan bir isim. CHP'den Beşiktaş Belediye Başkanlığı için aday adayı olmuştu. Süreci sordum. Şunları anlattı:
"CHP'nin aday adaylarıyla birebir görüştüğü bir mekanizma vardı. Ben de Doğan Subaşı ile görüştüm. Anlattım neden belediye başkanlığına aday olduğumu. Doğduğum, büyüdüğüm Beşiktaş'a başta deprem ile ilgili dönüşüm konusu en iyi şekilde hizmet etmek istiyorum dedim. Ekrem İmamoğlu ile de bir kere görüştüm. Ama o zaman henüz CHP'deki belediyelere bakmıyorlardı. CHP'de olmayan belediyelere bakıyorlardı. O dönemde görüştüm sonra bir daha görüşmedim. Özgür Özel ile görüşmedim. Ama şunu gördüm tabii adaylığımı ilan edince halkta çok büyük bir karşılığı olduğunu gördüm."
Beşiktaş'ta ön seçim olsaydı, halka sorulsaydı adaylık için seçileceğine inanıyor. Mahruki'ye 2014 yılında CHP Kadıköy adaylığını teklif ettiğinde kabul etmemiş:
"Ben Kadıköylü değilim, ki Kadıköylü birisinin yönetmesi lazım. Beşiktaşlıyım ben doğma büyüme. Ancak kendi yaşadığım yerde bunu yapabilirim. Çünkü yerel yönetim yerel halktan insanlar tarafından yönetilmesi gereken bir mekanizma."
Peki Beşiktaş'ın deprem konusundaki durumu üzerine tespitleri gözlemleri ne?
"Hiç iyi değil tabii, yani her yerde olduğu gibi Beşiktaş'ta da çok riskli binalar var. Çünkü eski bir yerleşim yeri burası. 80 yıllık binalar bile var, tarihi binalar var. Boğaziçi İmar Yasası var, öngörünüm var, Anıtlar Kurulu var. Yani burada imar planlarını vatandaşın lehine uygulamakta birtakım yasal sıkıntılar var. Buna da doğru düzgün kimse değinmiyor, etrafından dolaşıyorlar ama olan vatandaşa oluyor. Çünkü vatandaş binasını yenileyemiyor. Mutlaka bununla alakalı hem hukuki danışmanlık yapmak adına, teknik danışmanlık yapmak adına belediye içerisinde özel bir birim olmalı.
Belediye başkanı vatandaşa binasını kentsel dönüşümde haklarını koruyacak ve en verimli bir şekilde bunu yapabileceği modeller geliştirmeli. Bizim hazırlıklarımız o detayları belediye bünyesi içerisinde çözeceğiz."
Nasuh Mahruki bir yandan bağımsız aday olduğunu bir yandan adaylığının CHP'nin ilçedeki yüksek oy oranına kendi adaylığının zarar vermeyeceğini, "aradan başka adayın sıyrılmayacağını" anlatmaya çalışıyor. Çok uzun yıllar ailesinin yaşadığı, şimdi kendisinin yaşamaya devam ettiği, çocuklarının da burada hayatlarını sürdürmesini hayal ettiği Beşiktaş'ta çalışıyor.
Ekrem İmamoğlu'nu Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden beri tanıyormuş. İBB'nin deprem ile ilgili toplantılarına eğitimlerine katılmış, binlerce gönüllü yetiştirmiş.
Bitirirken…
Tüm partiler elbette adaylıkla ilgili kriterler belirler, ölçümler yapar ve karar verir. CHP'nin yeni Genel Başkanı Özel'in yerel seçim sürecinde örgüt denetiminde ön seçim sözü var. Şimdi Hatay gibi simgesel bir yerde kamuoyu tepkisine rağmen Lütfü Savaş'ı yeniden aday gösteriyor. Deprem bekleyen İstanbul'da, adı bu konuda yaptığı çalışmalarla halkın hafızasına kazınan Mahruki'yi Beşiktaş'ta yok sayıyor. Aslında konu isimlerin ötesinde bir noktada. Objektif kriterlerin değil, "yakınlıkların" en önemli belirleyici hale gelmesi. 31 Mart'a kadar ve sonrasında bu konu tartışılmaya devam edecek.
Murat Sabuncu kimdir?
Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.
Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.
En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı.
T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.
Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.
|