22 Mayıs 2022

Kılıçdaroğlu adaylığa yürürken hem halka hem 'altılı masa'ya mesaj verdi: Değişmeyeceğim

Şunu çok net söyleyebilirim: Fakirlikten hukuksuzluğa derdi olanların-söyleyecek sözü birikenlerin geldiği bir miting idi

Maltepe'deki CHP mitingine gidiyorum. Marmaray'dayım. Tıklım tıklım dolu. Pek çok insan miting yolunda. Dikkat ediyorum her yaştan ne çok kadın var. Süreyya Paşa Plajı durağında inip alana doğru yürüyorum. Benim için farklı bir durum. Kemal Kılıçdaroğlu 2017'de 'Adalet Yürüyüşü'nü başlattığı sırada ben Silivri 9. Kısım A47'de idim.

Hem yürüyüşü hem Maltepe Meydanı'ndaki mitingi hücredeki televizyondan seyretmiştim. Aradan beş yıl geçti. Her geçen gün adaletsizlikler büyüdü. İsimler değişti, ama hak-hukuk mücadelesi verenlerin, iktidarı eleştirenlerin adresi değişmedi. Bugün Silivri 9. Kısım A47'de yani benim arkadaşlarımla kaldığım aynı hücrede bu kez Can Atalay, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay kalıyor. Bakırköy'de Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden… Mitingde Gezi tutuklularının ailelerine söz hakkı verildiğinde hücrelerinde ne düşünmüşlerdir hissedebiliyorum.

Aslında 21 Mayıs için daha önceden kararlaştırılan yer Bursa idi. Ancak Canan Kaftancıoğlu'nun kararı Yargıtay tarafından onaylanınca yer İstanbul olarak değiştirildi. Benim gözlemleyebildiğim kadarıyla alanın içi doluydu. Bir kısım katılımcı da yan taraflardaki çimenlerde oturarak konuşmaları diniliyorlardı. Bir CHP yöneticisi "Daha da kalabalık olurdu ama ABD'lilerin miting alanı yakını için riskli olabilir açıklaması kimileri için caydırıcı olmuş gibi" dedi.

Mitinglerde kalabalığın şekli de önemlidir. 'Getirilen' ile 'gönüllü gelen'i anlarsınız alanda dolaştığınızda. Şunu çok net söyleyebilirim: Fakirlikten hukuksuzluğa derdi olanların-söyleyecek sözü birikenlerin geldiği bir miting idi. Gazeteci olduğumu bilenler bana ya da yolda tanıdıkları milletvekillerine hem sordular hem anlattılar.

Coşkulu bir kalabalık vardı.

Notlarıma 'duyguların yükseldiği anlar' diye bir bölüm açmışım: Gezi tutuklularının ailelerinin konuştuğu ve on binlerin "Her yer Taksim her yer Gezi her yer direniş" sloganlarıyla karşılık verdiği…

Emekçilerin konuştuğu bölüm, özellikle kağıt toplayıcısı arkadaşın konuşması... "Eskiden pazarlardaki ezik domatesleri toplayıp eve götürüyorduk. Şimdi kilosu 20 lira oldu. Çöpe gitmiyor ondan da olduk" demesi…

Mitingin sonunda Kılıçdaroğlu'nun, gençlerle, emekçilerle, eşi Selvi Hanım ile birlikte kürsüde, Mazlum Çimen'in "Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" şarkısını katılan binlerle beraber söylemesi...

Bu arada… Milletvekilleri ve belediye başkanları teker teker sahneye davet edildi ve katılımcılarla buluştu. En çok alkışı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş aldı.

Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasına… Öncelikle 'kağıttan okumaktan' vazgeçmeli, ya da kağıda bakmayı azaltmalı bence. Etkiyi kırıyor. Gezmeli, alkışlara karşılık vermeli, alandan gelen sese yanıt vermeli…

Söyledikleri... Önce cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda 'isteğini-durumunu' netleştiren cümleler:

Türkiye değişime hazır. Bu değişime gençler kadınlar hazır. Kollarımızı sıvayıp çalışmak zorundayız. Hatalarımız oldu. Biz bugün çok mükemmel bir parti iddiasında değiliz ama hatalarımızda ders çıkarmasını bilen partiyiz. Tam anlamıyla mükemmel olmasak da mükemmel bir göreve talibiz. Ben iktidar olduğumuzda asla değişmeyeceğim. Ben neysem oyum.

Bir diğer cümlesini de ekleyip analizimi sona bırakayım:

Dindarı, dinsizi, sofusu, sufisi, Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi, solcusu, sağcısı, liberali, milliyetçisi ülke elden gidiyor. Birlikte olmak zorundayız. Tıpkı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Milli Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi…

Kılıçdaroğlu'nun bir yandan 'özeleştiri yapmaya devam eden' bir yandan herkesi bir arada tutmaya çalışan söylemi uzun süredir devam ediyor. 2019'da bunun karşılığını aldı, altılı masanın kurulmasında ve sürmesinde de belirleyici rolü var. Yeni olan yavaş yavaş 'adaylığını ilan etme noktasında mesafe alması'… "İktidar olunca değişmeyeceğim" mesajı sadece CHP kitlesine ya da vatandaşa değil. Adaylığına karar verecek masadakilere de… Cumhurbaşkanı yetkilerini ele alan ismin seçildikten sonra ne kadar paylaşımcı olacağı ya da geçişi nasıl yapacağı önemli. Kılıçdaroğlu bu konuda hem güvenilir bir isim hem de mesajı net.

Bu arada 'değişmeyeceğim' mesajını söylerken önemli bir vurgu yaptı: Bir partinin ve liderinin halkını dinlemesini zayıflık olarak gösteriyorlar. Bir liderin kibar olmaması gerektiğini söylüyorlar. İyi kalpli olmayı zayıflık olarak gösteriyorlar.

Kılıçdaroğlu bunları söylerken bir ezberi ve aslında toplumun yorulduğu-sıkıldığı bir ezberi de bozmak istiyor.

Masaya yumruk vuran, 'kaba-sert' konuşan, belagati-hitabı kuvvetli… Türkiye'deki insanlar böyle liderlere oy verir ezberi...

Bu noktada desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kemal Kılıçdaroğlu adım adım cumhurbaşkanlığı adaylığına yürüyor. Olağanüstü bir gelişme olmazsa aday olacak gibi…

Elbette Demirel'in veciz sözünü unutmamakta yarar var: Siyasette 24 saat uzun bir süredir!..

Yazarın Diğer Yazıları

İmgelerle bir miting: İmamoğlu’nun bileği, DEM Eş Başkanı’nın CHP otobüsünden seslenişi, Özel’in iktidarla yeni mesafesi

CHP belediye başkanının tutuklanması, ardından kayyım atanması ile birlikte iktidar ile mesafesini artıran, seçim baskısını artıran bir çizgiye geçecek gibi görünüyor.

Kayyım rüzgârı İstanbul'da, İmamoğlu’na doğru net adım atıldı, CHP’nin 'normalleşme'yi sürdürmesi artık zor!

Özgür Özel’in tüm milletvekilleriyle İstanbul’a gelişi, MYK’yı burada toplayacak olması ve ardından açıklayacağı yeni yol haritası Türkiye’yi yeni bir siyasi yöne götürecek.

Özgür Özel’in önemli adımları; siz hiç yoksulluk defteri gördünüz mü, ben gördüm, utandım…

Bir kısmı kamuoyuna açık, bir kısmı sivil toplumla yaptığı kapalı konuşmalarda ‘oy hesabının ötesinde’, tarihe de mâl olacak, Kürt sorununu çözecek bir süreçte sorumluluk almaktan bahsediyor. İktidarın çizdiği çerçeveye bağlı kalmadan şeffaf, açık, Meclis’in merkezde olduğu yeni bir dönemin konuşulabilir olması için çaba sarf ediyor. İktidardan farklı olarak HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı da sürecin bir tarafı olarak tarif etmekten geri durmuyor

"
"