25 Temmuz 2022

'Karaoğlan'ı anan Kılıçdaroğlu adaylık eğilimini netleştiriyor, CHP örgütü heyecanla ayakta

Ecevit'in 'Karaoğlan' namıyla oy patlaması yaptığı yıllardan alıntı yapan Kılıçdaroğlu 'sosyal demokrat' vurguları artırıyor

Balıkesir

Hava sıcak, çok sıcak. Saat 15.30’da CHP’nin Millet’in Sesi mitingini yapacağı Balıkesir Kuvayi Milliye Meydanı'dayım.

Güneşin altında durmak çok zor. Hava sıcak, birkaç kilometre ileride memleketin cennet tatil köşeleri var ama alan dolu ve coşkulu. Vatandaşın söyleyecek sözü ve ‘geleceğe dair duymak istedikleri’ var. Bu alanın özelliği platformdan geriye doğru bir T şeklinde oluşu. O ‘T’nin tamamen dolması çok nadir. Örgüt iddialı; ‘Burası dolacak’ diyorlar. Saat 18.00 olduğunda neredeyse tamamı doluyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın cumartesi günü yaptığı mitingde umduğunu bulamadığı Kayseri'nin aksine  ve CHP'nin 'Milletin Sesi' mitinginin başlama saatinde Balıkesir'de tüm alan tıklım tıklım….

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu en  son bu meydanda 17 Mart 2019’da, yerel seçimler öncesi, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile ortak adayları İsmail Ok için bir miting yapmıştı. Her iki mitingi de izleyen bir CHP’li yönetici "Bugün çok daha kalabalık" diyor.

Seçimlere bir yıldan az zaman kaldı. Bunun önemi var elbet. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemi ve altılı masanın kuruluşunda ve sürdürülmesindeki etkisi de. Ancak en az bunlar kadar önemli olan; muhalefetteki diğer partilerde tam kurulamayan, AKP’de ise çöken ‘örgüt’ yapısının CHP’de dinamik bir görüntü verir hale gelmesi. İl teşkilatından partinin MYK’sına, Parti Meclisi’ne, milletvekillerine kadar ‘kazanabiliriz-değiştirebiliriz’ duygusu yükselmiş ve çalışma tempoları çok yüksek. Ancak son ana kadar çalışmayı bırakmamaya da kararlılar.

Cumartesi akşamüstü geldim Balıkesir’e… Hem gözlem yapayım hem partililerle hem de kentte yaşayanlarla konuşabileyim diye. Balıkesir’de salı gününden itibaren büyük bir grup adeta kamp kurmuş. Daha önce sohbet ettiğim ama alanda çalışırken görmediğim partinin örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı hiç durmuyor. İlin 20 ilçesi, o ve sayıları yaklaşık 25’i bulan  milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri tarafından neredeyse kapı kapı geziliyor. Milletvekilleri Onursal Adıgüzel ile ilin alanda sevilen milletvekili Ahmet Akın, Parti Meclisi üyeleri Deniz Demir ve Semra Dinçer de bölgeyi günlerdir tarayanlardan. Deniz Demir ile de ilk tanışmam. Aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun yakınındaki danışmanlardan. O da alanda çok faal. Her birinde ‘çalışma yanığı’ oluşmuş. Balıkesir İl Başkanı Serkan Sarı ile ilin milletvekili Fikret Şahin’i atlamamak lazım.

Miting günü Faik Öztrak’tan Muharrem Erkek’e, Bülent Tezcan’dan Gamze İlgezdi’ye, Mehmet Tüm'den Tuncay Özkan ve Yüksel Taşkın'a hepsi alanda. Canan Kaftancıoğlu’na ilgi büyük.

Önce 'milletin sesi' sahnede

Görebildiklerim bu kadar, bir de göremediklerim var. Kılıçdaroğlu’ndan önce sahneye ‘milletin sesi’ geliyor. Önce çiftçi Esma Hanım. "Zerzevat satarak kızımı okuttum. Şimdi işimiz çok zor" diyor. Bir diğer çiftçi Ali Duman, insan vücudundaki kanın dengesi ile üreten- tüketen kesim arasındaki dengeyi çok güzel anlatıyor. Tıp fakültesinden yeni mezun olmuş genç doktor ‘hem meslek hem hayat kaygısından’ bahsediyor.

Ardından sahneye Kılıçdaroğlu geliyor. Onu en son Maltepe Mitingi’nde izlemiştim. Oradaki konuşmasıyla ilgili yazdığım analizde Kemal Bey’in adaylığını ilan eden cümleler kurduğuna dikkat çekmiştim. Kılıçdaroğlu pazar günü Balıkesir’de yaptığı konuşmada adaylık iddiasının iyice altını çizdi. Maltepe’de kürsüye bağlı kalan ve bu yüzden alanı heyecanlandıramayan, o gün  yazımda eleştirdiğim Kılıçdaroğlu gitmiş, tüm sahneyi gezen, konuşmasının bir yerinde ceketini çıkartıp, kolları sıvayarak konuşan, alanla diyalog yakalayabilen bir lider gelmiş.

 

'Adaylık mesajı' notları

Tekrar ‘adaylık mesajının altını kalın bir şekilde çizdiği’ cümlelere geri döneyim:

"İktidarımızda uyuşturucu barolarından ve onlarla fotoğraf çektirenlerden hesap soracağız. Rüşvet alan büyükelçileri derhal görevden alacağız. Çiftçinin faiz borcunu sileceğiz. Ben söz verdim mi yaparım. Bugün mal varlığı konusunu kendileri için tehdit görenler gibi olmayacağım. Benim mal varlığımı araştırmazsanız namertseniz."

Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendine karşı bir tür ‘aşağılama sıfatı’ gibi kullandığı ‘Bay Kemal’i de farklı cümlelerle tarif etti:

"Bay Kemal olmak için önce ahlaklı olacaksın, kul hakkı yemeyeceksin, adaletli olacaksın, emperyal güçlerin önünde diz çökmeyeceksin. Bay Kemal olmak için Körfez ülkelerine el avuç açmayacaksın, bu ülkenin itibarını koruyacaksın. Bay Kemal olmak için İstanbul Sözleşmesi'ni bir hafta içinde yürürlüğe koyacaksın. Sen kim, Bay Kemal olmak kim.’

Kılıçdaroğlu konuşmasında özellikle ekonomi ilgili konularda daha önce sarf ettiği liberal politikalar karşıtı söylemi biraz daha sertleştirdi. "Rakı sofralarında vatan kurtarılmaz" cümlesini daha önce kullanan Kılıçdaroğlu bu kez ‘viski şişesinden’ bahsetti: 

"Hiçbir çiftçinin ektiği ürün, beslediği hayvan dolayısıyla zarar etmesine asla izin vermeyeceğiz. Yazın bir tarafa, Kılıçdaroğlu sözü deyin. Sen üretmezsen milyonlar aç kalır. Bu ülkede alın teri üreten kazanacak. Para babalarına ve tefecilere de beşli çetelere de izin vermeyeceğiz. Bunların iktidarı, havadan para kazananların iktidarıdır. Elinde viski şişesi, bankada milyonları var, faiz elde et, vergi muafiyeti getiriliyor. Olmaz kardeşim, izin vermeyeceğiz."

 'Karaoğlan' alıntısı ve Balıkesir özeti

Kılıçdaroğlu’nun ‘ikinci yüzyıl’ üzerine çalışmalarını bilenler ‘yeni devletçilik,  güçlü sosyal devlet’ yazısını da hatırlayacaktır. Kılıçdaroğlu altılı masada değil ama meydanda sosyal demokrat vurguyu artırıyor. Bu minvalde kullandığı bir cümle ile bitireyim:

"Bu düzeni değiştireceğiz. Ecevit’in dediği gibi ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen getireceğiz."

Bülent Ecevit bu cümleyi, 'Karaoğlan' namıyla oy patlaması yaptığı 1973 yılında CHP’nin seçim beyannamesinde kullanmıştı. Yeniden gündeme gelişi tesadüf değil.

Gördüklerini özetle derseniz:

- CHP örgütü heyecanlı, iktidarı değiştireceklerine inançlı, çalışıyor.

- Kılıçdaroğlu adaylık eğilimini  netleştiriyor.

- Yine Kılıçdaroğlu sosyal demokrat vurguları artırıyor. CHP’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu iyi izlemek gerekiyor.  

 

Murat Sabuncu kimdir?

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti.

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

  

Yazarın Diğer Yazıları

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

"
"