01 Mayıs 2023

İYİ Parti ve TİP beyaz Türk oylarına sıkıştı, CHP Türkiye partisi olma çabasında

14 Mayıs seçimlerinde birbirlerinden ideolojik olarak farklı yerlerde duran İYİ Parti ve TİP aynı havuzun farklı damarlarından oy alabilir

Seçimlere az bir süre kaldı. Muhalefetteki partiler, her iki ittifak da, Millet İttifakı da, Emek ve Özgürlük İttifakı da, soldan sağa tüm partileriyle Cumhurbaşkanlığı adaylığında Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekliyor. Burada bir sorun gözükmüyor. Ancak iş milletvekili seçimlerine gelince ortaya farklı bir durum çıkıyor. İttifaklar içi tartışmaya da neden olan ayrı listelerle seçime girme konusu. Millet İttifakı’nda Meclis’te de çoğunluğu alabilmek için uzun süre tek liste çabası oldu. Kimi yerde CHP ile fermuar liste çıkarılmasını saymazsak, oy pusulasında Millet İttifakı çatısı altında iki partinin logosu gözükecek. CHP ve İYİ Parti. İttifaktaki diğer partiler, DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti CHP listelerinden aday gösterildi.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın altında da seçmen iki parti logosu görecek. Biri Yeşil Sol diğer TİP. Bu ittifak içinde de uzun süre tek liste çıkartmak için görüşmeler oldu ancak TİP 50 yerde kendi listesiyle seçime girme kararı aldı.

Her iki parti açısında şöyle bir durum var: İkisi de; İYİ Parti de TİP de son üç yıllık dönemde yükseliş trendi yakalamış partilerdi. ‘Bu seçimler o seçimler mi’ tartışmaları arasında kendi listelerini çıkardılar. İkisinin de avantajları da dezavantajları da var. İYİ Parti Lideri Meral Akşener pandemi döneminde ülkeyi karış karış gezdi. Sağda yeni adres arayan seçmen kitlesini yakalamak istedi. Ve muhalefette sağ seçmen için kendi logosuyla yarışan tek parti haline de geldi. Yükselen trendinde en büyük kırılma noktası cumhurbaşkanlığı adayının belirlenmesi sürecinde, uzun süre birlikte çalıştığı partilere-liderlere kurduğu cümlelerdi. Masaya dönerken adaylık için adı geçen iki belediye başkanı; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı da cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olarak masaya taşıdı. Benim de izlediğim mitingler de bu iki ismin yarattığı rüzgar gerçekten önemli. Ancak şekli tartışma konusu oldu. O gün sonrası İYİ Parti’nin oylarında aşağıya doğru bir gidiş oldu ancak son anketler yeniden yükselişe geçtiğini de gösteriyor. Bir ara yüzde 17-18’ler konuşulan partinin, yeni anketlere göre yükseldiği belirtilen alan ise 11-12 arası. Kritik illerde yaptığı listeler ve ilk sıra adaylarla (Adana birinci sıra Ayyüce Türkeş, Hatay İkinci sıra Gökhan Zan gibi) oylarını biraz daha yukarı çekebilir. Ancak aldığı oylar Meral Akşener’i merkez sağın partisi yapar mı o tartışılır. ‘Ömer’in Yolu’ ile muhafazakar seçmene yönelen sonra vazgeçip yeniden merkeze yönelik mesajlar vermeye başlayan Akşener uzun süre ‘AKP’nin oylarını çözerek partisine-ittifaka getirecek isim’ olarak kendisini-partisini anlattı. Ancak şu anda görülen İYİ Parti’nin iktidardan çok, CHP tabanından oy aldığı bir yere sıkıştığı. Elbet ‘şehirli milliyetçilerin’ beğenisini de kazanmış bir isim Akşener ve partisi. Ancak bu onun ‘birinci parti olma-ülkeyi yönetecek başbakan’ hayaliyle örtüşecek bir sonucu getirmeyebilir. Meral Akşener 28 Şubat’ta da bugünlerde de tehditlere iftiralara uğramış bir isim. ‘Cesaretini de defalarca kanıtlamış bir kişi’. Ancak aynı cesareti Türkiye’nin özellikle demokratik alanda büyümüş konularında gösteremiyor. Parti içinde de dışarıda da zorlu bir mücadele verdiği görülüyor. Varlığı son derece önemli bir lider. Dün İzmir’de her evden bir kişiden oy istemesi de ilin yapısı gereği politik olarak son derece doğru.

Gelelim TİP’e. Öyle bir rüzgar var ki arkalarında. Dört milletvekili ile büyük bir ivme yakaladılar. Özellikle genç seçmende. Hele ilk kez oy kullanacak genç seçmen sayısının beş milyon, 35 yaş altı seçmenin 20 milyon olduğunu düşünürsek. Bu önemli. Deprem sırasında alanda yaptıkları çalışmalar da hafızalarda. Üstelik tüm bunları gönüllülerle, kendi ceplerinden harcamalarla çok güç ekonomik koşullarda yaptılar Hazine yardımı alamadıkları için. Kapatma davası açılan HDP, Yeşil Sol listelerinden seçimlere girecekken diğer sosyalist partilerle birlikte TİP’e de tek liste önerdi. Araya pek çok isim girdi ayrı listenin vekil kaybettireceği söylendi ama anlaşma olmadı. Üstelik TİP’in de elinde kendi yaptırdığı anketler vardı. Onlara göre kaybettirmek yerine kazandıracaklardı. Ayrı listeler çıktı, alan çalışmaları başladı. Ama kimi illerde aynı seçmeni hedefliyorlardı. Sıkıntılar ortaya çıktı. Sonra her iki taraftan açıktan söylenen ya da yakınlara anlatılan ‘ittifakın anlamı kalmadı’ cümleleri. Ve son olarak Ahmet Şık’ın gizlice çekilmiş görüntülerinin sosyal medyaya taşınması ile başlayan büyük tartışma. Türk solu, sosyalistleri ile Kürtler arasında seçimlerden sonra da sürecek yeni bir kırılma. İlk TİP’in tarihini bilenler için belki de yine, yeniden…

HDP kapatma davasıyla, içerideki sayısının binlerle ifade edildiği üye ve yöneticileriyle büyük bir mücadele veriyor. Seçmeninin bir kısmında ‘Türkiye’de ‘solun beslendiği damar’ tartışmaları yeniden revaçta. Ama ortada demokrasi için atılması gereken bir adım ve çözülmesi gereken koca bir sorun var. Yeşil Sol’un tüm tartışmaların ardından oylarını artırması beklenebilir.

TİP öne çıkan isimlerinin son söylemleriyle önemli ölçüde aynı tabana seslendiği Kürt seçmeni kaybedecek-kaybetti gibi duruyor. İşin daha da kötüsü her şey seçim değil. Ortak demokratik mücadele. Hem alan çalışmalarım sırasında hem de başta akademisyenler ortak toplantı ya da buluşmalarda TİP’e oy vereceğini söyleyen profil şehirli, eğitimli, orta-orta üst kabaca ‘beyaz Türk’ olarak tarif edebileceğimiz kişiler. TİP önümüzdeki seçimlerde CHP’nin kendini daha solda ifade eden tabanı ile ilk kez oy kullanacak genç seçmenden oy almaya çalışacak.

14 Mayıs seçimlerinde birbirlerinden ideolojik olarak farklı yerlerde duran İYİ Parti ve TİP aynı havuzun farklı damarlarından oy alabilir. İYİ Parti CHP’nin ulusalcı, TİP ise kendini daha solda tarif eden kesiminden.

CHP’ye gelince… Muhafazakarlardan Kürtlere ve kendi tabanı sosyal demokratlara geniş bir kitleye hitap ediyor son seçimlerde. Parti yöneticilerinden birinin deyimiyle ‘Türkiye partisi olmaya’ çalışıyor. İzmir mitingi görkemliydi. Ancak burası zaten her zaman desteğini veriyor. Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimali yüksek ancak özellikle Anadolu’da hala çok çalışmak gerekiyor.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

"
"