06 Eylül 2019

İstanbul cezası: Kaftancıoğlu’na 9 yıl, 'kayyım atanacak mı, az sonra' rezaleti

Kaftancıoğlu’na İstanbul galibiyetinin faturası kesildi, İmamoğlu’na da kesilmek istenecek; bakalım CHP’nin tavrı ne olacak?

Her geçen gün iktidarın tehditleri artıyor. Fakat bu tehditler artık eskisi kadar etki göstermiyor. Ne dava açılması ne hapis iması, insanlar doğru bildiklerini yapmaya-konuşmaya devam ediyor.

Diyarbakır, Van ve Mardin’e kayyım atanmasına başta CHP, muhalefet tepki gösterdi. Aslında Tayyip Erdoğan bu görevden almayla, CHP ile HDP arasında bir gedik açmayı hedeflemiş, bu şekilde son yerel seçimlerde ortaya çıkan birliği dağıtmayı istemişti. Başarılı oldu mu? Hayır. Genel başkanından milletvekiline CHP kayyım atamalarına karşı çıktı. Bu illere gidildi, destek sözleri söylendi, fotoğrafları verildi. En etkili desteklerden birini de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Diyarbakır’a giderek verdi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmamoğlu’nun yerlerine kayyım atanan belediye başkanlarıyla bir araya gelmesini "Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net” diye konuşmuştu.  Onun bu ‘pejmürde’ vurgulu cümlesine CHP’li yöneticilerden ağır yanıtlar geldi. Bunlardan biri CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e ait idi:  "Soylu halkın değil siyasi sahibinin seçtiği, onun yerine tehdit ve hakaret eden bir kukladır. Atanmış Soylu seçilmiş İmamoğlu’nu tehdit ediyor. Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın. Dünyanın en büyük metropolüne iki kez seçilen başkanı tehdit eden Soylu, haddini bil otur yerine..."

İmamoğlu’nun AKP yöneticilerinin ‘canını sıktığı’ tek konu kayyımlara karşı çıkması değil elbet. Aralarında iktidar destekçisi-iktidar tarafından desteklenenlerin de olduğu vakıfların parasının kesilmesinden iktidar propagandası yapan medyaya aktarılanlara son verilmesine pek çok konuda AKP’yi zorluyor İmamoğlu. Özellikle Yenikapı Meydanı’na topladığı ‘ihtiyaç fazlası’ kimlerin kullandığı belli olmayan ‘israf araçları sergisi’ büyük bir siyasi hamle.  İmamoğlu bu konuda ayrıntılı açıklamayı pazar günü yapacağını söylemişti. İlginç bir tesadüf Bakan Soylu da pazar sabahı bir açıklama yapacağını duyurdu. Bir gazeteci kendisine şunu sordu:  "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı da eleştirmiştiniz. ‘Pejmürde ederim’ demiştiniz. İstanbul’a da mı kayyum atanacak, pejmürde kelimesini nasıl değerlendiriyorsunuz?”  Soylu'nun bu soruya yanıtı “Onu pazar sabahı Hakan Çelik’in programında açıklayacağım” oldu.  Kayyım ataması için ‘az sonra’ anonsu yapan bir bakan. Tam da İmamoğlu’nun Yenikapı’da araçlarla ilgili açıklama yapacağı gün. Ne tesadüf…

Ve öğleden sonra. CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı görevini üstlenmesinin ardından gerek diğer partilerle kurduğu ilişki, gerek İmamoğlu ile yakaladığı diyalog ile yerel seçimlerde İstanbul’da kazanılan galibiyetin önemli aktörlerinden biri Canan Kaftancıoğlu. Açıklanan kararla Kaftancıoğlu’na  5 ayrı suç işlediği iddiasıyla 17 yıla kadar hapis talebiyle yargılandığı davada  9 yıl 8 ay 20 gün hapis cezası verdi. Kaftancıoğlu'na örgüt propagandasından 1 yıl 6 ay, kamu görevlisine alenen hakaretten 1 yıl 6 ay 20 gün, Cumhurbaşkanı'na hakaretten 1 yıl 16 ay, Türkiye Cumhuriyeti'ni alenen aşağılamaktan 1 yıl 8 ay, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten 2 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Cezalara erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanmadı. Şimdi Kaftancıoğlu için istinaf süreci var. Birkaç ay içinde İstinaf kararını açıklayabilir. Yargı Reformu Strateji Belgesi, Meclis'ten geçmezse Kaftancıoğlu'nun özgürlüğü konusunda ciddi bir risk ortada. Bu karar Kaftancıoğlu’nu bugüne kadar yürüttüğü etkili muhalif tavırdan ayırır mı? Bence hayır. Karar sonrası Kaftancıoğlu'nun şu cümleleri önemlidir: 

"Açıkça söylüyorum; biz yepyeni bir mevsime girdik. Ayrımsız bir biz mevsimi başladı. Hayallerimden de düşüncelerimden de vazgeçmeyeceğim..."

Kaftancıoğlu’na Çağlayan Adliyesi önünde, mahkeme salonunda ve sosyal medyada verilen desteğe baktığımda, bu cezayla Kaftancıoğlu'nun siyasi hayatının bitirilmek istenmesine karşın tam tersi bir şekilde daha da güçleneceğinin sinyallerini aldım. Okuduğu şiir yüzünden 3 ay hapis yatan, o dönem pek çok demokratın desteğini yanında bulan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın vekili avukat Ferah Yıldız duruşmanın başında "Sanığın duruşmadaki hâl ve hareketlerinden ötürü iyi hal indirimi uygulanmamasını, en üst sınırdan ceza verilmesini talep ediyoruz” dedi.  Ne yazık ki o günün mağdurları bugünün iktidar sahipleri, düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanan ve bir kısmı hapiste, ağır cezalar alan siyasetçi, gazeteci, avukatın adının yanına Kaftancıoğlu’nun adını da ekledi. Tarihte pek çok kez görülmüştür ki, bazen adınızın yanına yazıldığı ya da yan yana durduğunuz isimler gün gelir gururunuz, onur madalyanız olur. Ya da iktidarsınızdır alınan kararlar, yaptığınız atamalar o gün alkışlarla karşılanır, ama gelecekte utançla anılır. Eminim herkes iyi hatırlanmak ister.

Şimdi hemen herkesin aklında eminim aynı konu dolaşıyor: Kaftancıoğlu’na İstanbul seçim galibiyetinin faturası kesildi. İmamoğlu’na da kesilmek istenecek. Bakalım CHP’nin tavrı ne olacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"