28 Şubat 2024

İmamoğlu, "göbeğini kaşıyan adam" ötekileştirmesini yıktı

Ekrem İmamoğlu merkez-çevre algısını ters çevirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da üçüncü kez yarışacağı Ekrem İmamoğlu’na hitaben şöyle konuştu:

"Şu anda bu ülkeyi kimler yönetiyor? Biz yönetiyoruz. Şu anda İstanbul’da bulunan bu zat veya zevat böyle bir imkana sahip mi? Değil..."

Erdoğan’ın söylediği "Kaynaklar-izinler bizim elimizde olmasa hizmette aksama olur" idi. Bu cümleye birkaç açıdan bakalım. Birincisi zaten beş yıldır merkezi hükümet, belediyeye başta kullanılacak krediler ya da metrodan otobüs alımına, ulaşım harcamalarında zorluk çıkardı. Onayı ya hiç vermedi ya da çok geç verdi. Kamu bankaları belediyeye kredi açmadı. Buna rağmen İstanbul’da belediye hizmetleri hemen hiç aksamadan sürdü. Üstelik İmamoğlu, Erdoğan’ın en istemeyeceği kesimle iyi bir irtibat kurdu. Bir zamanlar kendine sol diyen bir kesimin "göbeğini kaşıyan adam" diye ötekileştirdiği İmamoğlu, yardıma ihtiyacı olan yoksul-dezavantajlı gruplara ayrım yapmadan-ötekileştirmeden belediyeden şeffaf bir şekilde yardım ağı kurdu. Bir zamanlar Erdoğan’ın yaptığı gibi bir yol bu. Gazeteci olarak İmamoğlu’nun yaptıklarını izlemeye çalışıyorum ama eski meslektaşım, bir dönemin milletvekili Melda Onur’un "Şehrin ve Başkan’ın 5 yılı" kitabı bilmediğim-unuttuğum pek çok konuyu öğretti-hatırlattı.

Kitaptan aldığım sosyal yardımlarla ilgili notları başlıklarla aktarayım.

-Belediyeye ait ekipler kendilerinden yardım isteyen ya da kendi tespit ettikleri evlere dört kişilik bir ekiple gidiyorlar. Bir sosyolog, bir psikolog, bir sosyal hizmet uzmanı, bir de danışman. Sadece yardıma değil, evdeki çocukların eğitim konusu dahil pek çok detayı inceleyip farklı konularda da yönlendirme yapıyor, çözüm üretiyorlar. Kitapta yer alan bilgiye göre günde 3 bin hane ziyaret ediliyor.

-Belediye; gıda, ilaç, tedavi, yeni doğan bebek-evlilik desteği, nakit desteği, öğrenci bursu gibi değişik alanlarda yardım yapıyor.

-Ayrıca anne-bebek ulaşımı ve 65 yaş üstü ulaşımı bedava….

-Emeklilere ve yaşlılara evde gıdadan hazır yemeğe bir zincir kurulmuş. Üstelik artık Kadıköy gibi "maddi durumu daha iyi sanılan yerler" dahil ulaşım sağlanıyor.

-Sosyal hizmetler bütçesi 2024 için 6.5 milyar TL olarak belirlenmiş. 2019 yılında bu rakam 574 milyon TL imiş.

-İmamoğlu, yönetime geldikten sonra ilk olarak Pendik, Kartal, Sultanbeyli, Sancaktepe, Sultangazi, Küçükçekmece, Avcılar, Esenyurt, Arnavutköy, Silivri ve Beylikdüzü’nde kreşler açılmış. Eylül 2023’te 29 ilçede 6 bin 162 kapasiteli 66 kreş hayata geçmiş.

-Çocuklara süt dağıtımı da önemsenen bir proje olmuş. Önce Tekirdağ Belediyesi’nin Malkara’da bulunan yem fabrikasında doğrudan ürettirdikleri yemleri İstanbul’daki hayvancılık yapan köylerdeki üreticiye ücretsiz vermişler. Ardından İstanbul Damızlık Sığır Üreticileri Birliği ile iş birliği yaparak üreticilerden sütü doğrudan alıp UHT ile dayanıklı hale getirmişler. 3-6 yaş arasında çocuğu olan ve geliri süt almaya yetmeyen ailelere İBB kamyonlarıyla dağıtmışlar.

-Ekmek, Halk Ekmek önemli. Ucuza satılıyor. Ama öncesi de var. İstanbul ekolojisine uygun buğday tohumu bulup burada yaşayan çiftçilere ücretsiz dağıtmışlar. Ürünleri Halk Ekmek satın almış. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı fiyatın üstünden bir fiyatla satın almışlar. 2019’da 537 Halk Ekmek var görünüyormuş ancak 50’si atıl durumda imiş. Şu an 700 sayısına ulaşılmış. İstanbul mahallelerinin yarısında artık Halk Ekmek varmış. Günlük 750 binde 1.8 milyon somun ekmeğe çıkılmış. Buğday üretiminden ücretsiz tohuma, garantili alıma ve tüketiciye ucuz satışa bir sistem yaratılmış yani.

-2019’dan bu yana Türkiye genelinde çiftçi kayıt sistemine kayıtlı üretici sayısı düşmüş ve tarım yapılabilen alan sayısı azalırken İstanbul’da destek verilen çiftçi sayısı 12 kat, tarımda işlenen arazi miktarı 50 bin dekar artmış.

-Kent Lokantaları’nda ucuz yemek (4 kap 40 TL) olanağı sağlanan şube sayısı 10’u bulurken 2023 sonu itibariyle yemek yiyen kişi sayısı 1 milyon 620 bini bulmuş.

-İBB 2021 yılından itibaren 8 kız, 6 erkek yurdu hizmete almış. İBB okul beslenme programı dahilinde 39 ilçede 100’ün üzerinde okulda destek sağlamış. Günlük 5 bin adet beslenme paketi dağıtılıyor. Yaklaşık 100 bin üniversite öğrencisine burs verildi.

İstanbul’da yapılanların sayısı arttırılabilir. Ve bu veriler ışığında şu tespiti yapmak mümkün. Ekrem İmamoğlu şehirde parti ayrımı göz etmeden yoksullara dokunacak bir sistem kurmuş durumda. Bir zamanlar AKP’nin, Erdoğan’ın (başlangıçta sadece oy için değildi ama evet oy da önemli) yaptığını İmamoğlu iktidarın engellemesine rağmen yaptı. Elbette Mansur Yavaş da Ankara’da sosyal belediyecilik yaptı ama İstanbul’un 18 milyonun üstündeki nüfusu düşünüldüğünde burada yapılan önemli. Bu yüzden AKP-MHP bloğu bir yandan, bir zamanlar İmamoğlu ile hareket eden diğer partiler diğer yandan sıkıştırsa da Murat Kurum’un az da olsa önünde gözüküyor İmamoğlu. Bu ülkenin insanlarını ayrıştırmadan bir arada tutacak her proje önemli. Elbette eksikler var ama şu an rakamlarla gözüken tablo, dokunulan insan sayısı kötü değil. Yoksullarla dayanışan gençlere istihdam yaratan kadınları giydiklerine, inançlarına göre ayrımcılığa tabi tutmayan belediyecilik-siyaset önemli. Bu işin bir de teorik tarifini yapayım. Ekrem İmamoğlu merkez-çevre algısını ters çevirdi.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Babacan: Cumhurbaşkanı, en yakın arkadaşım Mehmet Bey’i getirdi ekonominin başına; şu an yaptığı ‘Erdoğan harcasın’ diye sağdan soldan para bulmak

"Şu andaki ittifak yapısının en önemli özelliği, mevcut hukuksuzluktan, mevcut kuralsızlıktan ve ekonomideki bu şeffaf olmayan yönetimden istifade eden çok geniş kesimlerden oluşması ve bu istifade eden kesimlerin devlet yapısına nüfuz etmiş olması... Türkiye’de bu ekonomik programın bir sosyal sürdürülebilirlik ayağı olması lazım. IMF programlarının bile mutlaka içinde bir sosyal riski azaltma ayağı olur"

Siyaset ve iş dünyası kulislerinde yayılan iki kritik soru: Büyük koalisyon olur mu, MHP olmasa ‘Fetullahçılar’ devletten tasfiye edilebilir miydi?

MHP’den milletvekili adayı olan Mustafa Çintaş’ın ‘FETÖ üyesi’ olduğu gerekçesiyle nisan ayında tutuklanmasına farklı itirazlar getirilebilir. Ancak bu soruyu, yani “Fetullahçıların devletten MHP’siz temizlenmesi mümkün olur mu?”yu önümüzdeki günlerde MHP’li isimlerden daha çok duyma ihtimalimiz var mı?

Otokratlar bilgiden-sorgulamadan nefret eder, artık Trump’ın zaferi kesin değil

Trump’tan Modi’ye ve Orban’a, otokratlar din ile milliyetçi duygular ile toplumu çoğu zaman gerçek ötesi bilgiler-duygularla yönetmeye-yönlendirmeye çalışıyor. Soranı, sorgulayanı, özgür düşünceyi sevmiyorlar. Türkiye uzun süredir benzer bir iklimde yaşıyor