HATAY
6 Şubat depreminin üzerinden 2.5 ay geçti. Depremin ardından 10 Şubat'ta Hatay'a gelmiştim. Yani 2 ay 10 gün olmuş geleli. Dün yani bayram arifesi sabah çok erken bir saatten itibaren yeniden Hatay'dayım. Antakya'daki Organize Sanayi Bölgesi'nden Samandağ'a oradan Defne'ye, geziyorum, konuşuyorum, not alıyorum. Daha önce gördüğüm yerlere özellikle gidiyorum 'ne değişmiş' diye. Özellikle merkezinde Defne Kaymakamlığı'nın olduğu sonu Sevgi Parkı ile biten uzun caddeyi merak ediyorum. En önemli caddelerden biri ve 10 Şubat'ta özellikle o bölgede geceyi de geçirdiğimiz için binaları da tanıyorum. Haksızlık etmek istemem ama Hatay bıraktığımdan daha iyi bir durumda değil. Ana caddede de ara sokaklarda da yıkıntılar yoğunlukla duruyor. Mimarlar Odası Hatay Şube Başkanı Mustafa Özçelik'in ifadesiyle 'daha yıkıntının üçte biri' kaldırılabilmiş. Zaten o da bu tip afetlerden sonra uygulanması gereken prosedürün dışında ve üstelik 'yeniyi inşa etme-yer seçme konusunda' son derece kötü bir sınav vererek. Önce ana başlıklarla deprem sonrasıyla ilgili notlarımı aktarayım. Ardından siyasetten bahsedeceğim.
Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen illerin toplam nüfusu 14 milyon 13 bin 96 kişi. Yani ülke nüfusunun yüzde 16.5'i. Bu nüfusun yüzde 96'sı il ve ilçe merkezinde yüzde 3'ü kırsalda yaşıyor. Bu illerde deprem öncesi 3.8 milyon kişi iş sahibi idi.
Deprem bölgesinde toplam konut sayısı 5.6 milyon. Hatay özelinde yapılması gereken toplam konut sayısı Cumhurbaşkanı'nın açıklamasına göre 190 bin. Başlanan sayı 4 bin civarında. Cumhurbaşkanlığı Strateji Başkanlığı'nın raporuna göre depremde en büyük yıkım Hatay'da gerçekleşti. Deprem'deki toplam 518 bin 19 ağır hasarlı ve yıkık konutların yüzde 42'si Hatay'da. Yani 215 bin 255 konut.
On binlerce insan çadır ve konteynerlerde yaşıyor. Hatay'a girerken koca koca pankartlar görüyorsunuz; 'satılık konteyner' yazan. Fiyatları 60 bin liradan başlıyor. Bu ekonomik şartlarda kim alabilir ki? Devlet çadır ve konteyner bölgeleri oluşturmuş ama insanlar yıkılmış da ağır hasarlı da olsa kendi evinin-bahçesinin içinde-yakınında olmak istiyor. Bir de toplu yerlerde ciddi bir tuvalet sorunu var.
Deprem sonrası olay yerine gittiğimde oluşan enkaz..
Ziyaret ettiğim birkaç çadır ve konteynerde içeriye girdiğinizde yüzünüze çarpan bir sıcak zor nefes aldıran bir havayla karşılaşıyorsunuz. Üstelik henüz bahar ve aralıklarla yağmurlu bir gün olmasına rağmen bu durum. Mustafa Özçelik bununla ilgili bir uyarıda bulunuyor. Yazın yaşanamaz hale gelen konteyner ve çadırlardan eğer insanlar dışarı çıkarak uyurlarsa ciddi sağlık sorunları ile karşılaşabilirler. Ortada bol toz, rüzgar ve pek çok yerde inşaat artığı asbest var.
İnsani kaybın olduğu hala büyük acıların, çaresizliklerin yaşandığı yerde oydan seçimden bahsetmek rahatsız etse de seçimlere 22 gün kala Hatay'daki gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Önce veriler. Hatay'da 2018 seçimlerinde 1 milyon 42 bin seçmenin 944 bini oy kullandı. Yani katılım yüksek bir seçmen kitlesi var buranın. En yüksek oyu alan parti yüzde 36.6 ile AKP olmuş. Onu yüzde 30 ile CHP yüzde 14.5 ile MHP, yüzde 11 ile HDP izlemiş. CHP'nin 4, AKP'nin 4, MHP'nin 2, HDP'nin 1 milletvekili çıkmış. Ki o milletvekili şimdi TİP'te olan Barış Atay. HDP'nin daha önce buradaki oyu yüzde 6 civarında yani bir 'Atay efekti' var. Cumhurbaşkanlığında yüzde 48.5 Erdoğan'a yüzde 42.8 Muharrem İnce'ye oy vermiş. Meral Akşener'in oyu 5.6, Selahattin Demirtaş'ın oyu 2.3 olmuş. Aslında hem cumhurbaşkanlığı hem milletvekili sonuçlarına baktığınızda tam ortadan yüzde 50/50 ikiye ayrılmış bir yapı var Hatay'da.
Deprem öncesi 1 milyon 700 bin nüfusu vardı Hatay'ın. Depremden sonra bu nüfusun 600 bin ile 750 bin arası değişen tahminlerle ilden göç ettiği çeşitli kaynaklarca belirtildi. Hatay'da konuştuğum isminin yazılmasını istemeyen kimi yetkililere göre gidenlerden en az 300 bin kişi geri döndü. Bu rakamını kabul etsek bile nereden baksanız 400 bin kişi il dışında. Devletin resmi raporlarına göre depremin ilk haftasında tüm illerden ayrılan sayısı 2 milyon iken mart sonu itibariyle bu sayı 3.3 milyonun üstüne çıktı. Tüm deprem bölgesinin oy kullanma yaşında olan nüfusu 9 milyon civarında. Yani yurt içi seçmenin 6'da biri burada.
Yine devlerin verilerine göre depremzedeler en çok Ankara, Mersin, Kayseri, Muğla'ya ve kendisi de depremden etkilenen Elazığ'a göç etmiş. Ben bulunduğum-yeni gittiğim yerde oy kullanacağım tercihi yapanların tüm illerdeki toplam sayısı sadece 133 bin kişi. Yani nereden baksanız 800 bin ile 1 milyon kişinin bir şekilde illerine giderek oy kullanması gerekiyor. Peki bu mümkün mü, çok zor.
Hatay özelinde aldığım bilgiyi aktarayım. Bazı partiler Hatay'dan göçenleri bölgelere göre; Çukurova-İç Anadolu-İstanbul diye gruplara ayırmış seçim günü oy kullansınlar diye getirmeyi planlıyor. Diyelim 100 bin ile 200 bin arasında kişi Hatay'a getirilecek. Üç zorluk var. Birincisi havaalanı kapalı. İkincisi Hatay'a giden karayolu Belen mevki 14 mayısa yoğunlaşmış yüzlerce otobüsü aracı nasıl kaldıracak. 100 bin kişi 2 bin otobüs demek. Bir iki gün önce getirme planı ise ilde kalacak yer sorunu nedeniyle pek mümkün gözükmüyor. Olayın maddi yönü de var tabii. Ama şu gerçek kendi seçmenini otobüsle getirmeyi başaran avantaj elde edecek.
Gelelim alandaki duruma. Bu seçim birinci parti değişebilir. CHP ilde (2018'deki oyları sabit kalarak) birinci parti olabilir. AKP ve MHP'nin oylarında azalma görüleceğine, özellikle Erdoğan'ın bölgeye yönelik ayrıştırıcı sözlerine gösterilen tepki sebebiyle bunun olacağına inanan çok sayıda kişi ile konuştum.
Ancak kendini sol-sosyalist-sosyal demokrat olarak tanımlayan partilerin birbirleri arasında adı konulmamış bir problem var. CHP'nin içi ile de ilgili bir sıkıntıdan bahsediliyor. Çıkan listenin ildeki CHP'li tabanı memnun etmediğini özellikle bir adayın altını kalın şekilde çizerek anlatıyorlar. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na cumhurbaşkanlığında yoğun oy desteği çıkabilir ama Meclis seçimlerinde sürpriz sonuçlar yaşanabilir. Sürprizin adı da TİP. Pek çok kişinin özellikle gençlerin ağzında Barış Atay adı. 'Başka ilden değil (Antalya) buradan aday olacaktı' diyorlar. TİP'in birinci sıra adayı Can Atalay zaten tanınan bir isimdi ama alanda rastladığım kendileri de listede adı olan TİP'liler kendilerinden çok Atalay için çalışıyorlardı. TİP'in Hatay genelinde alanda açtığı hemen tüm standlarda sadece Atalay'ın fotoğraflı afişine rastladım. Kendisi hapiste ama arkadaşları onun için canla başla çalışıyor.
Yeşil Sol ile yaşanan tek liste tartışması tabana da yansımış. Her iki taraf da en azında Hatay'da birbirlerinden oy götürdüklerini biliyorlar. Diğer adayın güçlü olduğu ilçelere daha az gittiklerini anlatıyorlar. Ama şu bir gerçek birbirlerine oy kaybettirecekler. Bir grup CHP'li de TİP'ten 'propaganda yaparken bize düzenin partisi diyorlar, düzenin partisi isek neden bu partinin liderinin adaylığını destekliyorlar o zaman' diye şikayet ediyor.
Bayramın birinci günü Hatay'a CHP'den Ekrem İmamoğlu, Yeşil Sol'dan Eş Başkan Mithat Sancar gelecek. Daha önce Kılıçdaroğlu'nun gelip 'ücretsiz deprem konutu' sözü aktarılanlara göre 'umut vermiş'. Başta Hatay tüm deprem bölgesinin umuda değil gerçeklere ihtiyacı var. Bir de en azından muhalefette, kazanılabilecek yerde ayrışmamaya. Büyük referanduma az kadı. Otokrasi mi demokrasi mi? Bu seçimin ana mottosu senin partin mi benim partim mi senin oyun mu benim oyum mu olamaz, olmamalı zaten…
Murat Sabuncu kimdir?
Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.
Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.
En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı.
T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.
Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.
|