22 Şubat 2023

Erdoğan seçimde depremzedelere ev sözü ve kutuplaştırmaya oynayacak, Kılıçdaroğlu muhalefette tavrını ve çabasını en net ortaya koyan isim

21 yıldır bildiğimiz Erdoğan; sorumluluğu alma, eleştirenleri deftere yaz-hedefe koy, karşındaki siyasetçiyi itibarsızlaştır-hakaret et ve vaatte bulun... Peki ya muhalefet cephesi? Depremde çabası ve tavrıyla ilk günden beri en öne çıkan isim CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu.

Deprem bölgelerindeki yazı ve izlenimlerimi okuyan, görüşlerine çok önem verdiğim bir akademisyen temel analizimin ne olduğunu sorduğunda kısaca şunu aktardım: Tek adam rejiminin kurumları yok ederek, başta kurtarma-yardım grupları, atadığı liyakatsiz-konunun uzmanı olmayan isimlerle, 21 yıl boyunca oy için çıkardığı imar aflarıyla ortaya çıkan, bilim insanlarının yıllardır nerede olacağını söylediği, göz göre göre gelen felaket.

O da ekledi:   

Aşırı merkeziyetçi yapılarda kararlar daima merkezden alındığı, alt kademelerde uygulamaya geçmek için yukarıdan talimat beklendiği için iddia edilenin aksine çabuk ve etkin karar alınamıyor. (Türk tipi başkanlık rejimi). Denetimsizlik (kuralsızlık) ve eşgüdümsüzlük (ehliyetsizlik, plansızlık) kadar önemli bir diğer konu insiyatifsizlik.

Ben bu satırları yazmaya başladığımda henüz Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kızılay eleştirilerine karşı söylediği şu ‘veciz’ cümleleri duymamıştım:

"Çıkmış bir tanesi Kızılay nerede, ne çadırını, ne yemeğini görmedik diyor. Be ahlaksız, be adi, be namussuz günde 2.5 milyon insana bu Kızılay yemek ulaştırıyor. Böyle vicdansızlık olur mu?" 

Tam bir ‘devlet adamı’ yaklaşımı! O bölgede ilk günden itibaren görev yapan gazeteciler, benim gibi 5 ile 13. gün arasında çalışanlar Kızılay’ın ya da başka devlet kurumlarının yemek dağıtma çalışmalarına ya da çadırlarına çok az alanda şahit oldular. Bölgeden ayrıldığım 13. güne kadar ve hala bölgede olan meslektaşlarımın bildirdiğine göre çadır konusu hala büyük bir eksik olarak ortada. Üstelik merkezden uzaktaki bölgelerde değil, merkezdeki yerlerde sorun. Alandan somut bir bilgi. Kızılay’ın Malatya’da Sistem Yapı Fabrikası var. Bu fabrikanın yılda 1 milyon metrekare hafif çelik yapı, prefabrik yapı ve 65-70 bin konteyner üretim kapasitesine sahip olduğu bilgisi kamuoyuyla paylaşılmıştı depremden birkaç ay önce. Ancak bu fabrikanın hemen yakınındaki bu üretim merkezine 10 kilometre yakındaki alanlarda bile barınma sorunları had safhadaydı. Dün (21 Şubat Salı) 'Çadır ve yemek sorunu yok' diyen Erdoğan konuşurken, alanda Samandağ’da bulunan T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu ‘Samandağlılar bir an önce çadır ve gıda yardımı bekliyor’ diye haber yapıyordu.

Erdoğan bir taraftan eleştirenleri ‘not ettiklerini’ söyler, bir taraftan muhalefetten şu an en çok sesi çıkan isme Kılıçdaroğlu’na hakaret ederken bir noktayı da ihmal etmiyor tabii. O da vaat. Bir yıllık sürede deprem bölgesindekilere yeni konutlar yapmak. Ayrıca merkezin dışında Adıyaman’dan Kahramanmaraş’a bu illerdeki köylere de 50 bin konut sözü veriyor. Yani 21 yıldır bildiğimiz Erdoğan: Sorumluluğu alma, eleştirenleri deftere yaz-hedefe koy, karşındaki siyasetçiyi itibarsızlaştır-hakaret et ve vaatte bulun. Tabii bir de yaşananlar daha önceki seçimde verilen sözlerin tutulup tutulmadığı da var. 2018’de daha iyi bir ekonomi vaadiyle ‘Verin bu kardeşinize yetkiyi’ dedikten sonra girilen ekonomik buhranı, yüksek enflasyonu, büyük yoksullaşmayı herkes yaşadı, yaşıyor. Erdoğan belli ki seçim hikayesini buldu: Deprem bölgesinde 1 yılda on binlerce konut.

Peki ya muhalefet cephesi? İlk günden beri en öne çıkan isim CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu. O yüzden hedefte. Nasıl bir siyaset izliyor adım adım bakalım.

- Erdoğan’ı muhatap almadı, ilk andan itibaren ağır eleştirdi:

Kılıçdaroğlu muhalefetteki kimi aktörlerin aksine depremin ilk gününden itibaren önemli bir strateji izledi. Erdoğan’ı muhatap almadı. Onunla hizalanmayacağını söyledi. İlk günün sonunda deprem bölgesine gitti. Alandan şu açıklamayı yaptı:

"Halkımızın halini yerinde gördüm. Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum. Bu çöküş tam da sistematik rant siyasetinin sonucudur. Erdoğan’la, sarayıyla ve rant çeteleriyle hiçbir zeminde buluşmayacağım. Ben halkımın kavgasını vereceğim. Sonuna kadar."

- Tehditlere karşı ‘tutuklasınlar’ diye kendini de öne koydu

Erdoğan depremle ilgili yaptığı ilk toplantıda ‘not etmekten’ bahsetti. İktidarın son on yılını bilenler için bu ‘ilk fırsatta yargılama ve hapis’ tehdidi idi. Kılıçdaroğlu iki konuda paratoner görevi gördü. Birincisi toplumun geneline ikincisi alanda yardımlaşanlara karşı yapılan bu tehdidi üzerine çekti. Covid-19 döneminde özellikle CHP’li belediyelerin çalışması ‘devlet içinde tek el’ diye engellenmesini de hatırlatarak şunu söyledi:

"Gelsin tutuklasınlar, bu enkazı biz kaldırırız."

- Sözde kalmadı, belediyelerle birlikte yaraları sarmaya çalıştı

CHP’li belediyeler ilk andan itibaren arama kurtarma ekipleriyle sonrasında gıdadan tuvalete ihtiyaçlar için alana çıktı. Her bir belediye depremde yıkılmış bir ille eşleştirildi. İstanbul Hatay ile, Ankara Kahramanmaraş ile, Mersin Adıyaman ile, Eskişehir Malatya ile İzmir Osmaniye ile eşleşti. Hem ekipler hem bu illerin belediye başkanları alanda çalıştı. İlçe belediyeleri de görünür ve alanda idi. 142 belediye 4 bin 577 araç 12 bin 500 personel 4 bin tır, 6 uçak, 5 gemi ile bölgeye yardım götürdü, götürüyor.

- Milletvekilleri, il başkanları ile mütevazı şekilde alanda

Kendi gözlemlerim. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu doktor grubuyla ilk günlerde Hatay’da idi. Geceyi bir bankın üstünde geçirdi. Adıyaman’da ilk günden itibaren enkazda da çalışan Deniz Yavuzyılmaz ile toz içinde yardım organize ederken karşılaştım. MYK toplantısını Hatay’da yapan Kılıçdaroğlu bölgeye beyaz mütevazi bir midibüsle geldi. Yanında hem parti yöneticileri Faik Öztrak’tan Selin Sayek Böke’ye hem de üç ilin belediye başkanları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Tunç Soyer vardı. Herkes alanda bir çaba içindeydi.

- Bölgeyi hiç bırakmadı, gitti yine gidiyor

İlk günden itibaren bölgeye sık sık gitti bugün yine gidiyor. Alanda depremzedelerle konuşuyor, çalışmaları izliyor, eksikler için yeniden devreye giriyor.

- Özeleştiri, kendi belediyesine inceleme

CHP Genel Başkanı deprem öncesinden başlayan bir süreçte partisini de içine katarak bir özeleştiri sürecini başlatmıştı. Başörtüsünden Kürt sorununa eksik ya da yanlışlarla yüzleşme. Özeleştiri konusunu deprem sonrasında da sürdürdü. Bir yandan iktidarı eleştirir sorumluları istifaya çağırırken bir yandan da CHP’nin Hatay, Arsuz, Samandağ ve Defne belediyelerinin sorumluluklarının incelenmesi talimatını verdi.

Ayrıca Kılıçdaroğlu grup toplantısında imar aflarına kendi verdikleri oylar konusunu da gündeme getirdi: "Biz siyasiler de 'Oy kaybederiz' diye, imar aflarına el kaldırıp indiriyoruz hep." Kılıçdaroğlu, bir daha imar affını hiçbir zaman dile getirmeyecekleri sözünü de verdi. 

Bitirirken…

Tayyip Erdoğan kaybettiği hikayeyi, seçimde depremzedelere ev sözü ile bulmaya çalışacak. Başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefeti hedefe koyarak kutuplaştırmayı büyütmek isteyecek. 

Millet İttifakı... 2 Mart’ta aday belirlenecek. Artık belirlenmeli ki liderlerin, partilerin ayrısı gayrısı bitsin, ortak çalışması ve hedefleri net bir şekilde halkla paylaşılsın.

Emek ve Özgürlük İttifakı… Kendi aday çıkaracaktı ancak belki de yeni durum (hapis şartlarına rağmen yoğun çaba sarfeden Selahattin Demirtaş’ın söylediği gibi) onları yeni bir arayışa sokacak.

Kemal Kılıçdaroğlu bu dönemde kritik bir rol oynuyor. Kimilerine göre hala gerekli netlik ve umut düzeyinde değil ama ben öyle düşünmüyorum. Elbet tüm muhalefet liderleri yoğun çaba harcıyor. Bunu da kimse reddedemez. Ancak Kılıçdaroğlu öne çıkmış gözüküyor. Kritik günler…

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

Bir toplumun ‘ayarlarıyla’ oynamak: Bugün sırada kim var?

İktidar ‘korkut-belirsizlik yarat-yönet’ sisteminin artık iflas ettiğini er ya da geç görecek. Muhalefetteki ayrılıkları genişletip iktidarda kalacağını düşünmek, bunun sürdürebileceği fikrine yatırım yapmak, kendi sürelerini uzatma hesabı yaparken yoksulluğu-adaletsizliği derinleştirmekten başka bir şeye yaramıyor.

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

"
"