İkisi de genel başkan değil…
Ama ikisinin de en az partilerinin genel başkanları kadar ağırlıkları var…
İkisi de değiştirme gücüne sahipler…
Biri aday olarak biri seçmen kitlesine yaptığı çağrıyla "İstanbul demek Türkiye demektir" diyen güçlü liderin en kritik gördüğü yerde mağlup olmasında önemli rol oynadılar…
İkisi de sadece onlara oy verenler arasında değil vermeyenler tarafından da seviliyor, sempatik bulunuyorlar. Onlar bir şey söylediklerinde katılıp, katılmamaktan bağımsız dinliyor insanlar…
İkisi de siyaset için genç…
Biri 51 diğeri 49 yaşında..…
Biri Trabzonlu biri Diyarbakırlı…
Biri Türk diğeri Kürt…
Ama kimliklere sıkışmadan her kesimle ilişki kurmayı başarıyorlar…
İkisinin de eşleri kendilerinden bağımsız, toplumun sorunlarına duyarlı, hatta birbirleriyle de dayanışma halinde…
Ekrem İmamoğlu ve Selahattin Demirtaş…
Tayyip Erdoğan'ın siyaseten en endişe duyduğu iki isim…
Demirtaş beş yıldır cezaevinde…
Bu sürede 'unutulmak bir yana' her geçen gün Kürt siyasi hareketinde de Türkiye'nin ana gündeminde de sözü dinlenen, fikir üreten bir isim. Daha açıkçası hareketin de partinin de gerçek lideri.
İmamoğlu seçimleri iki kere kazandığından beri iktidarın da Erdoğan'ın da hedefinde…
İktidarın kısa bir süre önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu eliyle başlattığı "İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde çalışan terör bağlantılı-iltisaklı kişiler var" gündemi de İmamoğlu'nun siyasi geleceğini sarsma amaçlı.
Ekrem İmamoğlu'nun "Sen bakanlıksın terörist konusunda netsen kulağından tut götür, işe girerken adli sicil kaydı istenir, bu da Adalet Bakanlığı'ndan alınır, içişleri Bakanlığı yanlış yere soruşturma açmış" yaklaşımı son derece yerinde…
Ama o da herkes de biliyor ki, bu yapılanla adalet değil siyaset tesis edilmek isteniyor.
Peki bu hamleyle Erdoğan'ın hedefi ne?
- Rakip olarak karşısına çıkma potansiyeli, çıkarsa kazanma potansiyeli yüksek İmamoğlu'nu oyun dışında bırakmak…
- Aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimlerde baş başa kalarak yarışmak…
- Ülkeyi yine-yeniden-daha da çok 'güvenlik eksenli bir çizgiye sıkıştırarak' kendi gibi olmayan, düşünmeyen kitleleri terör ile bağlantılı göstererek sadece kendi kitlesini değil geniş kitleleri bir araya toplamak…
Peki Erdoğan başarılı olabilir mi?
- İmamoğlu'nu oyun dışına itmek ya da itmeye çalışmak onu ve potansiyelini küçültmez tam tersine büyütür. Aslında kendisi bu konuda tecrübeli. Şiir okuduğu için haksız bir şekilde kısa bir süre hapiste kaldı, 'muhtar bile olamaz' manşetlerine rağmen önce başbakan sonra cumhurbaşkanı oldu. Üstelik kısa bir süre önce 2019 İstanbul seçimlerinde iptal edilen ilk turun ardından ikinci turda İmamoğlu'nun oyları nasıl artırdığını iyi biliyor.
- Rakip olarak karşısında Kılıçdaroğlu'nu görmek istiyorsa ki bu da olabilir. İmamoğlu böyle bir şıkta Kılıçdaroğlu'nun yanında alanda çalışır. Buradan bir ayrılık çıkaramaz. Geçen sene İYİ Parti'yi ittifaktan koparmak için verilen karşılık bulamayan çaba, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu'nu karşı karşıya getirme şeklinde de hayat bulmaz.
- Erdoğan geçici bir süre kontrol ettiği kimi yargı mensuplarıyla ülkede korkutma amaçlı yeni bir 'gözaltı-tutuklama' sürecine gidebilir. Ama bu da ona ve partisine sadece daha büyük oy kaybı anlamına gelir.
Erdoğan, Demirtaş'ı ve partisinden pek çok ismi yıllardır hapiste tutarak aralarında yıllarca AKP'ye oy vermiş muhafazakâr Kürt seçmenin de olduğu büyük bir kesimin oyunu kaybetti.
Erdoğan, İmamoğlu'nu hedefe alarak kendi tabanı dahil zaten ekonomiden bunalmış geniş bir kitleyi, inandırıcılığı zayıf terör gibi tezlerle zayıflatabileceği hesabının da yanlış olduğunu görecek.
Erdoğan’ın son hamlesi, Ekrem İmamoğlu’nun önümüzdeki seçimlerde ister aday olsun ister alanda ittifakın adayını destekleyen isim olarak yer alsın başarı şansını artırdı.
Yine önümüzdeki seçimlerde; kendi hareketi dahli her kesimi sorgulayan, ortak bir barış projesi için çabalayan, Erdoğan'ın AİHM kararına rağmen içeride tutulmasını sağladığı Demirtaş'ın oylar ve siyaset üzerindeki etkisi de yeniden görülecek.
İmamoğlu ve Demirtaş, Erdoğan'ın en riskli gördüğü siyasi rakipleri. Muhtemelen haklı…