Diyarbakır
Üç yıl aradan sonra Newroz için Diyarbakır'dayım. Yerel sivil toplum örgütlerinin işbirliğinde düzenlenen "kutlama" için Kervansaray Otel'e gideceğim. Öncesinde şehirde bir tur atıyorum. Barış sürecinde de 21 Mart'larda ve başka zamanlarda buraya geldim. Yabancısı olduğum tanımadığım bir yer değil yani. Ne değişmiş, ne gördün, ne hissettin derseniz tek bir kelimeyle yanıtlarım: Hüzün. Şehre hüzün çökmüş.
Sokakta da, evde de, Newroz ateşinin yakıldığı katıldığım resepsiyonda da ağır bir hava var. Nasıl olmasın diyeceksiniz biliyorum. Ağırlıklı olarak Kürtlerin desteklediği siyasi partinin yani HDP'nin eski eş başkanlarından milletvekillerine il/ilçe örgütlerindeki görevlilerden belediye başkanlarına cezaevindeler. Açlık grevleri yayılarak sürüyor. Herkesin aklı özellikle 134 gündür açlık grevindeki Leyla Güven'de... Sağlık durumunun giderek kötüleşmesi moralleri bozuyor. Sur'u adımlıyorum. Esnafın dükkanları, "yeniden yapacağız" denilerek tek tip yan yana binalara dönüştürülmüş. Yeni mi yeni. Devlet yaparken para da almamış. Ama ruhu kalmamış Sur'un...
Sur'da hâlâ girilmesi yasak mahalleler var. Şehrin en işlek mahallesinde resmî olarak olmasa da fiili olarak girilmesi yasak alanlar...
Oteldeki resepsiyona katılım yoğun. İş adamları da var, siyasetçiler de. Hak savunucuları da var yerli/yabancı gazeteciler de... İktidarın giderek sertleşen dili endişeli hale getirmiş herkesi. Biz gazeteci olarak anlamak için katılımcılara soru sorarken onlar da bize soruyor: Sizce nereye gidiş, ne geçiyor akıllarından... Merak edilen konuşulan seçimler değil. Ülkenin genel anlamda gittiği yol. Özellikle Kürt sorununa yaklaşımdaki durulan nokta.
Diyarbakır'da yerel seçimler (büyükşehir için) HDP'nin kolayca kazanabileceği bir tabloyu işaret ediyor. HDP'nin adayı Selçuk Mızraklı hem çok çalışkan hem de halkla bire bir temas kuruyor. Ancak ondan bağımsız "HDP'nin ana yönetim kadrosu ve politikaları konusunda" çok sayıda eleştiri var. "Karşımızda kayyım gölgesi ve irademizin rehin alınması olmasa HDP son seçimlerdekinden az oy alırdı" diyor ilin önemli isimlerinden biri. Gecede en çok alkışı iki isim alıyor. Biri Edirne Cezaevi'den geceye kutlama mesajı gönderen Selahattin Demirtaş. Diğeri katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin bir Newroz'da çekilmiş videosu.
Demirtaş'ın eşi Başak Hanım ile çıkışta karşılaşıyoruz. Kasım 2016'dan beri her hafta cuma günü eşini görmek için Diyarbakır'dan Edirne'ye gidiyor. Biraz sohbet ediyoruz. Ayrılırken bir cümle söylüyor: Mutlaka güzel günler de göreceğiz.
Tüm hüzün ve zorluklara karşı umudu koruyor Diyarbakırlılar. Zaten buranın insanı tarih boyunca her güçlüğe göğüs germemiş mi?