06 Haziran 2014

Çözüm sürecinde somut adım ve eve, siyasete dönüş sözü

Çözüm süreci ile ilgili hükümet yeni bir atağa geçmiş gözüküyor..kimileri bunu cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilişkilendirecektir. Öyle de olsa çabayı önemli buluyorum

Diyarbakır'da çözüm süreci çalıştayındayım. Önce öne çıkan başlıklar. Sürecin bir numaralı ismi Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'dan.

Atalay çözüm süreci ile ilgili diyor ki:

Bu yolun sonunda eve dönüşler, hayata dönüşler, siyasete tekrar dönüşler hepsi var farklı yeni Türkiye var.

Bir diğer nokta:

Yeni yol haritası tarihli, somut ve sonuca götürücü olacak. Eğer yol haritası gerektiriyorsa yasal düzenlemeler de yapılacak. Meclis’e de gidilecek.

Atalay; Kürt Hareketi'nin uzun süredir istediği yasal düzenleme (başta TMK'da değişiklik MS) noktasında adım atılacağı sinyalini veriyor. Üstelik artık kapı arkalarında şu seçim de geçsin oyalamalarının biteceğini belirtiyor. Somut tarihtennsöz ediyor. Ayrıca konuşmasının başında "30 marttaki seçime çok odaklanmıştık' özeleştirisini yapıyor.

Eve, siyasete dönüş için de çalışma vadediyor.

Önemli. Ancak 2009'da Habur'dan dönüş yapanların halen cezaevinde olduğunu eminim biliyordur.

Siyaset diyor.

Eminim cezaevlerindeki 4 bin KCK tutuklusundan bilgisi vardır.

Ya da aynı davadan hapisteki ölümün eşiğindeki 65 kişiden..

Bunları barışın olmasını canı gönülden isteyen biri olarak söylüyorum.

Gelelim en başa.

Çalıştayın adı "Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci Çalıştayı". Çalıştaya hükümetten sürecin koordinasyonundaki bir numaralı isim Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın dışında yine süreçte yer alan bir dönemin Diyarbakır Valisi İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Diyarbakırlı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker katıldı. Bu isimledışında AK Partili milletvekilleri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşlarının başkanları ile gazeteciler vardı. Katılımcıların çoğu iktidarla sık görüşen isimlerden oluşmuştu ve muhtemelen masanın çoğu Ankara'da da sık sık görüşüyordu. Yine de toplantının düzenlenmesi önemli...

İki bakan; Ala ve Atalay sürecin "yerliliğine"vurgu yaptı, barış için uluslararası güçlerin masaya çağrılmamasının sürecin kimşmprovokasyonlara açık olmasına sebep olduğunu anlattı.

Ala, “"Kürt sorunu eski Türkiye'nin besin kaynağıydı. Başka ülkelerin aracılığıyla görüşmeler yapılıyordu. Bu devreden çıkınca taarruz başladı."

Beşir Atalay bir yandan süreçte siyasi muhataplarını övdü:

İmralı dönüşü açıklamaları (Öcalan ile görüşmeye giden HDP heyeti) önemli ve olumlu buluyoruz. Bunlar bizim de düşüncelerimiz.

Bir yandan eleştirdi:.

Anneler olayı ile ilgili BDP ve HDP’nin de bakışını, konuşmalarını dikkatinize sunuyorum. Bu şaşkına çevirdi, ezberler bozuldu. Annelerin ‘çocuklarımıza sahip çıkacağız’ demesi bir devrim. Ben öyle görüyorum. Ama çok rahatsız oldular. Ben gecikmiş bir anne feryadı olarak görüyorum.

Eşbaşkan ‘Anneler para aldığı için oradalar’ diyor. Bir başkası "terör örgütüne katılmış daha ne istiyorsunuz" diyor, başka biri ‘kendileri gitti, zorla götürülmediler" diyor. Bunları örgüt değil siyaset kesimi söylüyor. Çözüm sürecini yürütenler bunları söyleyemez. "Bu benim için sürpriz bu yapıları bilmiyordum’’ da demiyorum. O saflıkta değilim. Çözüm süreci adaletli bakmayı gerektirir. Adaletli olacaksın."

Çözüm süreci ile ilgili hükümet yeni bir atağa geçmiş gözüküyor..kimileri bunu cumhurbaşkanlığı seçim süreci ile ilişkilendirecektir. Öyle de olsa çabayı önemli buluyorum. Barış için emek sarfeden herkese saygı duyuyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

Bir mesafe alınmamış olsa, İmralı’ya gitme konusu gündeme gelir miydi?

Türkiye ocak ayı sonundan itibaren görevi devir alacak Trump’ın yaratacağı belirsizlik, bölgede büyüyebilecek bir çatışma-savaş öncesi pozisyon alma çabasında gözüküyor. Elbette iktidarın bir yandan barış-birlikte yaşam için arayışları öte yanda kayyımdan tutuklamalara yaşanan sertlik görüntüleri “yeni bir mühendislik-algı çabası mı” şüphesini haklı olarak düşündürüyor

"
"