24 Haziran 2014

Cemaatin ulusalcı damarı ve Şefkat Tepe

Samanyolu'nun yöneticileri kimi Kürt ileri gelenlerle bu dizi ve dil üzerine görüşmüşler. Dilde ve dizinin içeriğinde değişiklikler olmuş, daha da olacakmış

Geçtiğimiz hafta sonu; hükümetin hedefe koyduğu Gülen Cemaati'nin; adı Abant Platform'u olan ancak zorunluluktan (eski otel Hükümet'ten korkup yer vermediği için) Akçakoca'da biraraya gelinen toplantısına katıldım.

Gün boyu televizyondan canlı yayınlanan (Mehtap TV) "Türkiye'nin yönü" konulu panellerde sunum yapan akademisyen ve aydınların tartışmalarını dinledim.

Ersin Kalaycıoğlu'ndan Ergun Özbudun'a Serap Yazıcı'dan Seyfettin Gürsel'e pek çok değerli ismin fikirlerden uzun notlar alma fırsatı buldum.

Yemek aralarında ise cemaatin önde gelen isimleriyle sohbet fırsatı buldum.

Bu sohbetlerden birinde konu Kürt barışına geldi. 

Cemaatin en tanınan isimlerinden birine...

Bendeki cemaat algısının yürütülen barış sürecine karşı çıktıkları şeklinde olduğunu söyledim. 

Yetkili isim algımın yanlış olduğunu söyledi şunları ekledi: "Tüm dünyaya barış deyip kendi kardeşinizle mi barış istemeyeceksiniz? 1994'ten beri Kürtlerin yaşadığı yerdeyiz. Kuzey Irak'ta 24 okulumuz var. Bir milletle sıkıntınız olsa onların bağında bahçesinde yaşayablir misiniz?"...

Bu yanıtın ardından "Barışa karşı değiliz diyorsunuz ama cemaatin medyasında, Samanyolu'nda Şefkat Tepe'yi yayınlıyorsunuz" dedim.

Bilmeyenler için Şefkat Tepe..

Hani her bölümünde Kürtleri pek çok gerçek olmayan ithamla karşı karşıya bırakan, kötüleyen dizi. 

İlginç bir yanıt alıyorum: "90 yıllık ulusalcı bir eğitim geleneğinden gelen bir nesiliz. İster istemez zihin kodlarında bir takım ulusalcı değerlendirmelerin var olması hatta biraz keskin kalan milleytçi mütalaaların bulunması eleştirileri doğru.

Hizmet'in bunu belli noktalarda tolare ettiğini düşünüyorum.. Fakat bütün buna rağmen zaman zaman ulusalcı yaklaşımların mevcudiyetini görmemek mümkün değil."

Bu arada. 

Samanyolu'nun yöneticileri kimi Kürt ileri gelenlerle bu dizi ve dil üzerine görüşmüşler. Dilde ve dizinin içeriğinde değişiklikler olmuş, daha da olacakmış.

Türkiye'nin barışı aradığı bir süreçte karşılıklı diyalog önemli. 

Bitirirken...

Barışa giden yol dikenlerle dolu.
Bir süredir sanki bu yola taş koymak isteyenler çoğaldı diye düşünüyorum.
Bir örnek. 
Hürriyet gazetesi 23 Haziran 2014 tarihli sayı 26. Sayfa.
Bir gün önceki HDP Kongresi haberi.
Haberin başlığı "HDP'den PKK şov."
Kullanılan fotoğraflar da dilde 90'lardan,  savaş çığırtkanlığı yapılan günlerden kalma.
Başka gazete ve televizyonlar.
Kısa bir süre önce Cezaevi'nden çıkan kimi emekli paşaların demeçleri.
İlk mülakatlarda çözüm süreci aleyhine demeçler.
Endişe ediyorum.
Gözümün önünde Türk, Kürt gencecik evlatlar.
Ve analar, ah analar...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Türkiye’nin ‘eski Osmanlı havzasındaki’ hamleleri, Erdoğan iktidarının cami sembolizmi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Emevi Camii’nde namaz hedefi’ni en yakınındaki isimlerden MİT Başkanı İbrahim Kalın yerine getirdi. Üstelik Esad rejimini deviren HTŞ’nin lideri Colani’nin kullandığı araçta da yan koltukta fotoğraf verecekti. Camide namaz görüntüsü bu kez sınır dışında dünyanın yakından izlediği bir noktada gerçekleşmiş, ibadetten çok siyasi bir mesaj içermişti

Sığınmacılardan Kürt sorununa ve ekonomiye ‘yeni Suriye’ Erdoğan’a ne kazandırır?

Halkına eziyet eden bir diktatör Esad gitti. Yerine geçmişinde El Kaide ve El Nusra olan bir ismin liderlik ettiği örgütün ‘daha ılımlı görüntü veren’ bir ismi geldi. Bunun Türkiye açısından çok uzak olmayan bir vadede barındırdığı risklerle karşı karşıya kalınabilir. Ancak içeride ve kısmen dışarıda şu anda ve bir süre ‘söz-gündem üstünlüğü’ Erdoğan’a geçmiş gözüküyor

Kapitalizmin yıkıcılığı, otoriterizmin baskıcılığı altında “çekmediğim her acı için acı çekiyorum”

Nahif, gerçekten uzak bulunabilir ama ‘çekmediğim her acı için acı çekiyorum’ içselleştirilebilirse farklı bir dünyayı, memleketi konuşabiliriz

"
"