03 Ocak 2023

Bir fotoğraf: Erdoğan’ın kaybetme olasılığı son verilere nasıl yansıdı?

1 kilo kıyma için saatlerce soğukta, karanlıkta beklenen bir ülke artık Türkiye; 36 ay vadeyle kaban da İstanbul’da bodrum katta 8 bin liraya kiralık ev de bu iktidarın marifeti

'100. yıla girerken' diye başlık atmış Oksijen Gazetesi fotoğrafa. Sabah 6.40, Kızılay'daki Et ve Süt Kurumu'nun önünde kuyrukta bekleyen yüzlerce kişi. Sabah 5'ten itibaren 9'da açılacak mağaza için gelip sıraya giriyorlar. Herkes en fazla bir kilo ürün alabiliyor. Sabah 7.30 - 8 gibi gelenler uzun sıra yüzünden çoğu zaman et bulamayıp eli boş dönüyor. Kurumun İstanbul Beylikdüzü'ndeki mağazasının önü de böyle. 1 kilo kıyma için saatlerce soğukta, karanlıkta beklenen bir ülke artık Türkiye…Memleketin dört bir yanında 'ucuz gıda' sıraları var. Kimi yerde ekmek kimi yerde kıyma… 36 ay vadeyle kaban da İstanbul'da bodrum katta 8 bin liraya kiralık ev de bu iktidarın marifeti.

Peki ya gelecek? Yakından takip ettiğim bir araştırma kuruluşu PanoramaTR. Akademik kurulu; Hatem Ete, Taha Özhan, Osman Sert, İbrahim Tırhan, Hande Deniz Türk, İbrahim Uslu'dan oluşuyor. Her ay düzenli olarak anket yapıp yayınlıyorlar. Cumhurbaşkanlığı adaylığı da partilerin oy oranları da abonelerine yolladıkları raporlarda var. Prensip olarak bunların bire bir yayınlanmasını istemiyorlar. Rakam vermeden küçük bir not. İmamoğlu kararı sonrası Erdoğan'ın rakibi kazanır diyenlerde bir artış olmuş. Hem de muhalefetin bu haksız durumu kendi iç tartışması şekline dönüştürme 'başarısına' rağmen. Raporda benim en ilgimi çeken bölüme gelince. Başlığı 'Bir yıl sonra Türkiye'… Ülkenin saygınlığı 'daha iyi olacak' diyenler yüzde 33.9 iken, yüzde 34.7 daha kötü olacak diyor. Yüzde 33.8 güvenlik daha iyi olacak derken, yüzde 35.6 daha kötü olacak diyor. İnsan hakları yüzde 24.5 daha iyi olacak derken, yüzde 44.7 daha kötü olacak diyor. Yüzde 23.2 pahalılık daha iyi olacak derken, yüzde 57.1 daha kötü olacak diyor. Yüzde 20.9 işsizlik daha iyi olacak derken, yüzde 54.8 daha kötü olacak diyor. Aile ekonomisi daha iyi olacak diyenler yüzde 18.4 iken, yüzde 45.9 daha kötü olacak diyor.

Memleketin güvenlikten ekonomiye her konuda 'daha kötü' ye gideceğini düşünen bir çoğunluk var. Ve bu çoğunluk bir çıkış, bir umut arıyor. İktidarın bu çıkışı inşa edemeyeceği belli. Aslında yol haritası da:

- İmamoğlu'nun yerine kayyum atama…

- HDP'yi kapatma…

- Altılı Masa'yı dağıtmak için; başta Anayasa değişikliği Meclis'te yapılacak oylama öncesi-sırası-sonrası politik hamle yapma…

- Seçimleri inanç ve milliyetçilik temelli kutuplaşma aracına çevirme…

- Ekonomik temelli (bedelli), para dağıtıp seçim alma şeklinde özetlenebilecek tüm adımları atma-atmaya devam etme…

Aslında iktidar yaptığı ve yapmaya devam etmesi muhtemel tüm hamlelerle bitişini ilan etti-ediyor. Ya karşı tarafı dağıtmaya yönelik 'politik cinlik' veya yargı kullanılarak 'politik infaz' ya da seçim sonrası faturanın toplumun tüm kesimlerince ödeneceği daha önce 'yaparsak ülke batar' denilen ekonomik adımlar.

Tüm bu tabloda muhalefetin şansı yüksek…

5 Ocak'ta 10. Kez bir araya gelecek Altılı Masa, uzun süredir hazırlığını yaptığı Türkiye'nin geleceği ile ilgili çalışmayı, kısa-net-anlaşılabilir şekilde seçmenin dikkatine sunarsa…

Aday belirleme konusunu kısa sürede hallederse…

Tek adayla seçimlere gitmeyi, ortak adayı belirledikten sonra partinin değil; memleketin adayı olduğunu hissederek-hissettirerek çalışırsa…

HDP'yi dışlamadan tek adayda ikna ederse…

Erdoğan'ın kaybedeceğine dair verilerin, sandıkta muhalefete kazandırdığına şahitlik edeceğiz. 2023 muhtemel, pek muhtemel özgürlüklerin, demokrasinin, barışın, eşit paylaşımın yeniden inşa edildiği bir yıl olacak. 

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

Yazarın Diğer Yazıları

Bir toplumun ‘ayarlarıyla’ oynamak: Bugün sırada kim var?

İktidar ‘korkut-belirsizlik yarat-yönet’ sisteminin artık iflas ettiğini er ya da geç görecek. Muhalefetteki ayrılıkları genişletip iktidarda kalacağını düşünmek, bunun sürdürebileceği fikrine yatırım yapmak, kendi sürelerini uzatma hesabı yaparken yoksulluğu-adaletsizliği derinleştirmekten başka bir şeye yaramıyor.

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

"
"