MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin başına geçtiği günden beri Türkiye siyasetinde aldığı oy oranıyla ters orantılı bir güce sahip. Gün geliyor ülkeyi seçime götüren süreci başlatıyor, gün geliyor ülkedeki sistem değişikliğinin önünü açıyor. Durduğunuz yerden bakarak siyasete katkısını 'olumlu ya da olumsuz' açıdan değerlendirebilirsiniz. Bahçeli uzun süredir bir dönem ağır eleştirdiği AKP'yi ve AKP'nin lideri Tayyip Erdoğan'ı destekliyor.
Bahçeli bugün (21 Mart 2020 Cumartesi) arka arkaya tweet'ler attı. Bu tweet'lerin konuşulmaya, düşünülmeye ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Bahçeli'nin ilk tweeti şöyle:
"İnsanlık bir virüse karşı aynı cephede savaşıyor. Tehlike ne ülke tanıyor, ne millet takıyor! Tehdit her kıtada at koşturuyor, her coğrafyada hüküm sürüyor. KOVİD-19 salgını adım adım dünyayı dolaşıyor. Bütün ülkeler ortak bir amaçta birleşip hastalığa karşı direniyor. İnsanlık uzun zamandır hiç bu kadar ortak bir hedefte birleşmemişti. Uygarlıkların günbatımında; her renkten, her dilden, her dinden, her kökenden insan ağır bir soruna eşgüdüm halinde çareler arıyor. Dünyanın dağınıklığı bir virüsün müdahalesiyle dengelenip düzenleniyor."
Milliyetçiler söylemlerinde genelde 'kendilerinin-ırklarının-milletlerinin' farklılığı ve üstünlüğü üzerinden bir dil kullanır. 'Biz' ve 'onlar'ı ayrı ayrı değerlendirip her koşulda 'biz'in üstünlüğü üzerinden bir sonuca varır. Ancak Bahçeli burada 'ne ülke tanıyor, ne millet takıyor' diyerek farklı bir duruş sergiliyor, 'bütün ülkelerin ortak amacından' bahsediyor.
Bahçeli dünyanın bundan sonra farklı bir siyaset iklimine gireceğini de söyleyerek 'kucaklaşmadan' bahsediyor:
"Korona döneminin bir felsefesi, bir edebiyatı, bir fikri zemini, sosyal ve siyasal bir iklimi oluşacak, ardından da beşeriyetin yol haritasını belirleyecektir. Şimdiden her ihtimale karşı hazırlıklı olmamız, hakim ve hadim bir iradeyle hareket etmemiz tarihi bir görevdir. Beşeriz, şaşabiliriz. İnsanız, gücümüz bir yere kadardır. Ancak inanırsak, birbirimizi desteklersek, kucaklaşma hasletini canlandırıp tek nefer, tek nefes olabilirsek, elhak hiçbir engel, hiçbir badire, hiçbir salgın maddi bedenimizi, manevi surlarımızı aşamayacaktır."
Bu tweetleri okurken 'daha geçenlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini sıkmadı' şeklinde hatırlatmada bulunanlar da olacaktır. Ama Bahçeli 'yeni bir şey mi söylüyor', 'yeni bir dönemin işaretini mi veriyor?' sorusunu sormak da gerekir. 'Kucaklaşma'dan bahsettiği bölüm bu kadar değil Bahçeli'nin. Şunları da söylüyor:
"Gün eleştiri veya açık arama günü değildir. Gün birbirimize çatık kaşla bakma, darılma, küsme, mesafe koyma, sırt dönme günü de değildir. Bir olursak muvaffak oluruz. KOVİD-19 virüsü insan olmanın erdeminden ve muazzam birikim ve ihtişamından daha kuvvetli olamayacaktır."
Bu kısımda başlangıç kısmını 'iktidarın virüsle mücadele şeklini eleştirmeme' olarak da okuyabiliriz. Ancak devamındaki cümleler 'toplumun siyasetin bütününden' bahsettiği izlenimini veriyor bana.
Bahçeli'nin cümleleri 'birleştirici-kapsayıcı'… Ancak bu sözlerin hayata nasıl geçtiği de önemli olacak. Meclis'in önünde 'infaz yasası' olarak bilinen daha çok 'af' olarak tanımlanan bir çalışma var. Şu anda cezaevlerinde Bahçeli ile aynı görüşte olmayan, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, gazeteciler var. Virüsün cezaevlerindeki herkesi tehdit ettiği süreçte MHP'nin tavrı etkili olacak. Bir diğer soru. Kısa bir süre önce elini sıkmadığı Kılıçdaroğlu'nun kardeşi vefat etti. Onu arayacak ve başsağlığı dileyecek mi? Virüs Türkiye'de bir sosyal barış getirir mi? Büyük kutuplaşmalar azalar mı? Zaman gösterecek. Bahçeli'nin tweet'ler üzerinden verdiği mesajlar önemli ve üzerinde düşünülmesinin ardından reel hayata nasıl geçtiğinin takibi gerekiyor.