03 Temmuz 2022

Babacan: Aday açık ara ilk turda seçilecek isim olmalı; seçimden sonra ülke de fakto parlamenter sistemle yönetilmeli; HDP’yi görmezden gelmek mümkün değil

Eğer kasımda bir seçim olursa adayın açıklanması, yol haritasının belirlenmesi, risk olmaz mı?

Öğlen saatlerinde İstanbul’daki evden yola çıkıyorum. DEVA Partisi’nin Gaziantep’ten sonra Gebze’de yapacağı ikinci mitingini izleyeceğim. T24’ün aracıyla buluşup biraz da kaybolarak Mevlana Kapalı Pazar Alanı’nı buluyoruz. Otoparkın yanında iki farklı polis aramasından geçerek Ankara ve İstanbul’dan gelen meslektaşlarla buluşuyorum. Saat 17 civarı. Kendi kendime hesaplıyorum 1830 gibi başlasa bir saat sürse oradan ayrılma en az iki buçuk saat daha burada kalacağım. Hava da sıcak elimi yüzümü yıkamalıyım. Önce konuşma platformunun hemen arkasındaki alana yöneliyorum. Görevli polise arkasındaki alandan tuvalete gitmek istediğimi söylüyorum ‘güvenlik gerekçesiyle kapalı, aşağıdakine gidin’ diyor. İki arama yapılarak girdiğim aşağıdaki alana yöneliyorum. Kocaman tabela tuvalet. Polis bariyerleriyle çevrili. ‘Güvenlik gerekçesiyle kapalı giremezsiniz’ diyorlar. Ama biraz önce alana buradan arama yapılarak girmiştim. Sadece bakıyorlar. En üstte pazar alanının, miting meydanın sonunda bir tuvalet daha varmış. Oraya gidiyorum. Aynı yanıt: Güvenlik-kapalı. Peki insanlar ne yapıyor diyorum. İleride petrol (Shell) var, oraya gidiyorlar, siz de öyle yapın diyorlar. 300 metre ileride Shell’i buluyorum. Tuvaletler tıklım tıklım…

Bu uzun ‘tuvalet’ girişini şu yüzden yazdım. Uzunca süredir muhalefet partilerinin toplantı, miting buluşmalarında zorluklar çıkartıldığını biliyordum. Afiş, bayrak astırmama, asılanı kaldırma, yırtma, istenilen meydanı vermeme. Gebze’nin içinde o gün DEVA’nın bir mitingi olduğuna dair hemen hiçbir işaret yok. Zaten alan da oranın en uzak yerlerinden birinde. Şehirdeki ‘görevliler’ iktidardan aferin almışlardır diye düşünüyorum.

Dönüşte tekrar aynı yerden alana gireceğim. Partinin Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen ve milletvekili Mustafa Yeneroğlu ile karşılaşıyorum. ‘Merkezden uzaktaki alana otobüslerle gelmek isteyenlerin uzun bir alandan yürümek zorunda bırakıldıklarını’ söylüyorlar. Alan hınca hınç olmasa da doluyor. Babacan ağırlığını ekonomiye verdiği konuşmasını yapıyor.

Ardından DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babaacan’ın gazetecilerle yapacağı soru-yanıt kısmına geçiliyor. Doğal olarak soruların ağırlığı altılı masa ve cumhurbaşkanı adaylığı üzerine. Bugün saat 14’te liderler İYİ Parti’nin ev sahipliğinde yeniden bir araya gelecek malum. Bir kısmını daha önce de seslendirdiği düşüncelerini tekrarlıyor:

‘Bugüne kadar hiç isim konuşulmadı. Ama zaten kamuoyuna da yansıdı bir profil ortaya kondu. İsim seçimlere az bir süre kala açıklanacak. Bizim için aday kadar geçiş sürecini de çok önemli ve belirleyici.’

Babacan adayın belirlenme sürecindeki ana parametrelerden birinin anketler olduğunu söylüyor. Ama burada daha önce kurmadığı cümleleri kuruyor:

-Gerçekten araştırma yapan şirketler var. Bir de süreci manipüle etmeye çalışanlar. Onları da kim olduğu belli zaten.

-Ancak ciddi araştırma yapan şirketler de var. Bunların ortaya koyduğu isimlerle ilgili kamuoyunda sağlıklı bir tartışma ortamı var. Önümüz bayram. Bayramda da herkes ailesiyle, eşiyle dostuyla bunu tartışır.

-Burada bir noktanın altını çizmek istiyorum. Kamuoyunda bir yıl önce adı anılan isimlerle ilgili kanaatler bir yıl önce hangi noktadaydı. Şimdi hangi noktada. Buna bakmak lazım.

-Üstelik kimi anketlerde sadece kamuoyunca bilinen isimler değil başka isimler de soruluyor ve onlarla ilgili sonuçlar da var.

-Altılı masanın adayının ortak bir anket yoluyla belirlenmesi zor gözüküyor. Ortak bir anket şirketi mesela hangisi, kimler sorulacak?

-Hedefimiz, A planımız altı partinin ortak aday belirlemesi, seçimlere böyle gitmek. Ama olmazsa 2018’de olduğu gibi herkes kendi adayını çıkarır.

Babacan’ın örneğini verdiği 2018’de ortak aday isimleri seçime az süre kalana kadar gündemde kalmış. Sonra partiler kendi adaylarını çıkarmış, Erdoğan ilk turda rahat kazanmıştı. Bu noktada Erdoğan’ın üçüncü dönem adaylığıyla ilgili ne düşündüğü soruldu:

‘Pek çok hukukçu bir dönem daha seçime girme hakkı olmadığını, tabii Meclis erken seçim kararı almazsa söylüyor. Ama bizim bakışımız ‘görevi bırakmasının halkın sandıktaki oyuyla, yani seçimi kaybederek’ şeklinde meydana gelmesi.’

Bu noktada tekrar altılı masanın adaylığı konusu gündeme geliyor:

Tekrarlayayım hedefimiz altılı masanın ortak aday çıkarması ama bu adayın ilk turda açık ara seçimi kazanması. Mutlaka açık fark olması lazım seçim güvenliği için de…

Ali Babacan bunu söyleyince hepimizin zihninden aynı konu geçiyor. Her ne kadar Babacan ‘bir kısım anketleri ciddiye almadığını söylese de’ cumhurbaşkanlığı yarışında Erdoğan’ı farklı araştırma sonuçlarına göre kıl payı geçtiği ‘gösterilen’ tek ‘konuşulan aday’ var. Kemal Kılıçdaroğlu… Bir meslektaşımız bunu doğrudan sordu. Babacan bu konuda yorum yapmadı.

Gelelim Babacan’ın ‘geçiş süreciyle ilgili’ düşüncelerine… Muhalefetin ittifak ile gösterdiği aday seçilirse DEVA Genel Başkanı görevde kalma süresinin beş yıl olması gerektiğini düşünüyor. Halkın önüne 6 ay bir yıl sonra yeni bir sandık koymanın yanlış olduğunu düşünüyor. Bununla ilgili önerisi de şu:

Geçiş sürecinde altı partinin adayı madem ben seçildim kimse bana karışamaz demesin. Madem altı partinin adayı bu partilerin görüşünü süreçte yok saymasın. Cumhurbaşkanı adayı ister altı partiden biri olsun ister dışarıdan biri geçiş sürecinde masadaki partilerin hangi görüşte olduğunu dikkate alsın. Şunu net taahhüt edelim. Seçim kazanıldıktan sonra anayasa değişikliğini beklemeden ülke de fakto parlamenter sistem ruhuyla çalışsın.

Bir soru da HDP ile ilgili geldi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecindeki ‘bu partinin şeffaf bir şekilde adayın kendileriyle müzakere edilmesiyle ilgili talebi’ konusunda. Şunları söyledi:

HDP’yi görmezden gelmek, yok saymak mümkün değil.

Ancak bizim bugüne kadar HDP ile süreç üzerine bir diyaloğumuz olmadı. İleride değerlendirme yapılmalı mı bu konuda bugünden bir şey söylemek zor.

Bu arada bugünkü HDP 5. Olağan Kongresi’nde kendilerine yapılan davet üzerine DEVA iki genel başkan yardımcısını görevlendirmiş. Elif Esen ve Mehmet Emin Ekmen.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın söyledikleri bunlar. Benim anladığım eğer mutabakat bulunursa, şimdilik adı ittifak olmayan bu partilerin de yer alacağı, belki önemli bakanlıklarda söz sahibi olacağı (bakanlıkların partilere dağıtılacağı), sadece cumhurbaşkanı adayının değil, belki başkan yardımcıları belki bakanların ve görevlerin tarif edilerek halka anlatılacağı bir sistem.

Cumhurbaşkanı adayı beklentisinde ‘açık fark atmalı’ noktası ya da sizin görmediğiniz kimi anketlerde başka isimler de telaffuz ediliyor cümleleri ilginçti.  

Kasım ayında bir erken-baskın seçim olasılığından bahsetti. Altılı masa ağustos ayında ilk turu tamamlayacak. Eğer kasımda bir seçim olursa adayın açıklanması, yol haritasının belirlenmesi, risk olmaz mı? Zamanında Haziran’da bile yapılsa kimi riskler yok mu diyenler de var tabii...Böyle bitireyim yazıyı…

Murat Sabuncu kimdir?

Murat Sabuncu İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360’da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 


Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. Çıktıktan sonra sekiz ay gazeteyi yönetti.

T24’te köşe yazarlığı, Halk TV’de yorum yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay’ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini “Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi” adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne’da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.    

Yazarın Diğer Yazıları

Yerli, milli, helal Rolex’li, ticarete gelince İsrail’e ‘eyvallah’lı iktidar

Her fırsatta ‘yerli ve milli’ olmayı öne çıkartıp, Gazze’de İsrail’in ortaya koyduğu zulmü ‘sözle’ kınayanların, gerçek hayatta kişisel lükslerinden ve ‘ticaretten’ vazgeçmediklerini görüyoruz

Özgür Özel, Erdoğan ile buluşmasında konuşulanları şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmalı

Muhalefet toplumu kutuplaştırmadan demokrasi içinde kendi sözünü söylese, iddiasını ortaya koysa… Belki memlekete daha iyi gelir

Seçimlerden başarılı çıkıp Sancaktepe'de banyoda kalmak…

CHP'nin uzun yıllar sonra elde ettiği seçim başarısı eğer 2028'e giden süreçte kalıcı olsun-artarak büyüsün isteniyorsa, zafer havasından ve hızlı kararlardan uzak durulmalı