10 Kasım 2020

Adının yazılmasını istemeyen AKP’li vekil: Cumhurbaşkanı’nın önünde iki yol var

“Birincisi bu istifayı fırsat bilerek kökten bir değişiklik, İkincisi…”

Bu satırlar yazılırken Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifasından 27 saat sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan bir açıklama geldi. Ve istifa ile ilgili kararın ‘kabul edildiği’ şu cümle ile bildirildi: "Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın görevden af talebi kabul edilmiştir.

Bu açıklamadan birkaç saat önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik, istifanın neden AKP Merkez Yürütme Kurulu’nda gündeme gelmediği sorusunu yanıtlarken,  “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde göreve getirme, görevden alma Sayın Cumhurbaşkanı’nın takdirindedir” diyecekti. Yani sistem istifa gibi tek taraflı bir mekanizmayı bile ‘mutlak iradeye karşı hamle’ olarak görüyor, kabullenemiyordu. O yüzden resmi açıklama ‘görevden af talebini kabul’ olarak formüle edilecekti.

Instagram’dan duyurulan, Türkçe yanlışı bol, ‘at izinin it izine karışması’ndan ‘Allah sonumuzu hayreylesin’e kadar bol göndermeli metnin, bu metni yazanın ‘affedilip affedilmeyeceğini’ de zaman gösterecek. Burada gücünü doğrudan Erdoğan’dan alan Albayrak’ın siyaset sahnesinde eğer olağanüstü bir gelişme olmazsa devam edemeyeceğini söyleyenler de var, aile de içinde olduğu için bu kopukluğun er geç tamir edileceği yolunda fikir beyan edenler de…

Erdoğan’ın sadece ekonomi alanında değil, başta uluslararası ilişkiler olmak üzere yanı başından ayırmadığı damat-bakanının AKP medyasının başındaki isim olan kardeşi Serhat Albayrak’ın da bulunduğu boyutlarda, eğer iktidar sisteminden uzaklaşanlar olursa Cumhurbaşkanı’nın kendisine yeni ‘ittifaklar-dostluklar arayabileceği’ de iddia ediliyor. Bu dostların partiyi daha da milliyetçi çizgiye çekebilecek isimler olacağına dair beklenti var.

Pazartesi öğlen saatlerinde parti içinde ağırlığı olan kıdemli bir AKP milletvekilline gelişmeleri konuşmak üzere not bıraktım. Akşam geç saatlerde aradı beni. İlk sorum “Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz” oldu. “Berat Albayrak’ın yarattığı durum tam bir rezalet” diye yanıtladı.

Bundan sonra ne olur” diye sordum, şöyle konuştu:

Cumhurbaşkanı’nın önünde iki yol var. Birincisi bu istifayı fırsat bilerek kökten bir değişiklik. Medyasıyla, ‘Pelikan’ıyla yollarını ayırıp, parti içinde başta teşkilat olmak üzere, yeniden tabanla ilişki kurmak. Kabinede ve parti yönetiminde radikal değişiklikler yapmak. Sokaktan, halktan kopuş halini sonlandırmak. Bu olabilir mi? Bence olabilir. Bakın ilk akşam Cumhurbaşkanı’na rest çeken istifaya, sosyal medyadan parti içinden birkaç destek verilmeye çalışıldı, sonra bunlar bıçak gibi kesildi. Ama bana Cumhurbaşkanı’nın bu radikal tavrı karşılık bulur mu diye sorarsanız, birkaç ay önceye göre, özellikle ekonominin geldiği yere bakarak şansı az derim. Ama Cumhurbaşkanı güçlü bir siyasetçidir. Unutmayın.

Diğer yol nedir” diye sordum. Ona da şu yanıtı verdi:

Cumhurbaşkanı bu istifalardan sonra sıradan isimlerle düşük yoğunluklu bir değişim yapar. Yani işi idare eder. Bugün partiden daha evvel kimi görevlerde bulunmuş arkadaşların adları anıldı. Eğer onlarla bu işe devam edebileceğini düşünür öyle ikna edilirse partinin de ülkenin de işi iyice zorlaşır.

 Süreçte başka istifalar da olacağı iddiaları var” diye sordum. Yanlış anladı, “Berat Albayrak gitti diye kimse istifa etmez” dedi.

Yok” diye düzelttim. “Albayrak’ın istifası öncesi, görevden alınmazsa istifa edip başka partilere gidebilecek isimlerden bahsediliyordu” dedim. Bu sefer güldü:

Cumhurbaşkanı’na kolay kolay kimse, şu olmazsa istifa ederim, diyemez. En hafif tabirle çekinilir kendisinden. AKP’den şu aralar kimse istifa etmez.

Telefonu kapatınca düşündüm. Göreve getiren ve ancak kendisi isterse görevden alan, getirdiği görevden istifa edilemeyen ancak ‘affedilen’, rahatsız olunan konularda itiraz edilemeyen ancak kendi partisi içinde bile bir araya gelindiğinde pek çok konuda yanlış yaptığı konuşulan, korkulan bir lider. Ne dersiniz, buradan ne çıkar?     

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sol seçmen "güçlü lider" arayışında, iktidar seçmeni "sistem değiştirecek lider"e açık, Kılıçdaroğlu davasının önemi

İktidar partisi seçmenleri de ‘sistemi değiştirecek bir lider arıyor.’ Yani ‘sistemin iflas ettiği’nin herkes farkında. ‘Yeni’ bekleniyor. Burada kritik nokta, kendini solda tarif edenler de dahil ‘sonuç’ güçlü liderden bekleniyor

Kaygıda ortaklık büyürken “Çözerse Erdoğan çözer” final yapıyor, iyi de kim çözer? 

Ekonomiden hukuka yaptığı yanlışlarla memleketi birbirinden farklı krizlere sokmuş olsa da her hâl ve karda özellikle kendi seçmeni ‘bir bildiği vardır’dan ‘din-güvenlik-ortak bizlik’ söylemini ‘satın almasına’, hemen her koşulda Erdoğan’ı destekledi. Uzun süre ‘Çözerse Erdoğan çözer’ tezi adeta Erdoğan için adı konulmamış bir ‘güven-destek’ sloganı oldU

"
"