02 Haziran 2018

Hüseyin Cevahir 47 yıl önce can verdi

Cevahir, istense de istenmese de unutulması imkansızdır

Hüseyin Cevahir, başka bir kumaştan dokunmuş, örgüt, okul memleketi Dersim' deki arkadaşlarınca da, akrabaları tarafından da çok sevilen bir insandı. Kaliteli kişiliği, dağları eritecek denli sabırlı ve yumuşak huylu, faziletli bir devrimciydi. 47 yıl önce 01.06.1971 tarihinde hayata veda etti.

İstanbul, Kartal – Maltepe' de kıstırıldıkları bir apartmanda, Albay Cihangir Erdeniz adlı bir keskin nişancının takriben 25-30 metre mesafeden ve konuşlandığı evden ateş etmesi sonucu kafasına isabet eden mermi ile can verdi. Hayata veda ettiği evin içindeki fotoğrafı görülüyor.

Operasyon sonrası evden çıkartılan Hüseyin' in, son görüntüsü ise böyleydi:

Mahir Çayan'ın yaralanması ve Hüseyin Cevahir' in ölümüyle sonuçlanan operasyon, öncesi ve sonrası hakkında, yakın tarih çalışmalarını sürdürenlerin, bu olayın bir kriminal vaka olmaması nedeniyle, araştırdıkça gün yüzüne çıkan yeni bilgiler çerçevesinde, farklı veçhelerine vukufiyetleri paylaşılmayı hak ediyor.

Bizans - Osmanlı - İttihat Terakki – Cumhuriyet okumalarında, devletin, adı, sanı değişse de iktidarların, devrimcilere, isyan edenlere haklı olup olmadıklarına bakılmaksızın ortadan kaldırılmalarına dair benzer yöntemlere başvurmalarının, bir devlet geleneği mertebesinde yüzyıllarca devam ettiğine dair yığınla karineyle karşılaşmaları olası. Başkaldıranın başının ezilmesi diye nitelenebilir bu gelenek.

Kartal – Maltepe operasyonuna bu perspektiften bakmak ve o güzel insanı anmak, insanlık için can verenlere de bir vefa borcudur ilaveten etik bir mahiyeti haizdir.

Yazıldığı ve yaygınca telaffuz edildiği gibi Cevahir 23 kurşunla değil tek mermiyle öldürüldü ama babası, müteveffa Düzgün Cevahir, oğlunun bedeninde 83 kurşun yarasını saydığını söylemişti.

Ben bir babanın bu haldeki evladının ölü bedenindeki kurşun deliklerini sayarken tam ve net rakama ulaşabileceğine ihtimal vermiyorum. Bir an yukarıdaki fotoğraflara bakıp kurulacak empatinin iddiama karine teşkil edeceğini iddia ediyorum. Sayı bence daha da fazladır. O halde bir nazar eylemek gerekiyor.

Belrom olayından sonra balyoz harekatı ile köşe bucak aranan Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir kaldıkları evdeyken ihbar edilmeleri üzerine evden çıkarak kaçarlar. Ancak polis ve medyanın yoğun karşı propagandalarının etkisindeki mahalde bulunan güruhun da katılmasıyla başlayan ölümcül kovalama sonunda bir apartmana girerler. Ama saklandıkları evden çıktıklarında, yanlarına aldıkları teorik dokümanların da bulunduğu küçük valizin tutacağının kopması üzerine arkadan ateş ederek gelen güruha açık hedef olmamak, menzil dışına ulaşmak için ellerinden düşen çantayı düştüğü yerde bırakarak koşmaya devam ederler. Önceden planlamadan gelişigüzel yöneldikleri bir apartmanın 3. katına girip evin içindeki 13 yaşında ortaokul öğrencisi olan Sibel Erkan' ı yanlarında alıkoyarlar ama dışarıya rehin aldıklarını haykırırlar ki, başka çareleri de zaten kalmamıştır.

Son zamanlarda, Asmalımescit, Kumkapı meyhanelerinde, bol alkollü hasbıhallerde gerillanın küçük bir kızın rehin alınması olacak iş mi ? Türünden sinsice mırın kırın parazitleri frekans dalgalarımıza takılır oldu. Sanki baştan bile isteye Sibel alıkonulup, kendi hayatlarına karşı koz olarak öne sürülmüş gibi ipe sapa gelmez analizler telaffuz edilmeye başlandı. Burada Mahir hedef seçildiği, O'nun macera ve şiddet eğilimine laf getirildiğinden birkaç kelam zaruri oluyor.

Tamamen tesadüftür Sibel' in evde olması ve Mahir'le Cevahir' in o eve girmeleri. Çünkü önce apartmanın giriş katına girerler orada bulunan bir anne ve kızının dışarı çıkmasına izin verirler. Ancak dairenin olası bir çatışmada güvenlikli olmamasını düşünüp en üst kata çıkarlar. Eve girdikten sonra Sibel'e korkmamasını, bir kötülük yapmayacaklarını baştan söylerler. Bu ve aşağıda ki bilgiler, Sibel tarafından operasyon bittikten sonra bizzat söylenmiş ve gazetelerde de çıkmıştır.

Olay sonrası Sibel Erkan, ilk demecinde, ''Mahir ve Hüseyin abiler bana hiç fenalık yapmadılar'' deme dirayetini göstermiş ama sonra susturulmuştur. Bu durumda meyhane müdavimlerinin, anti-Çayanistlerin savları gerçeklikle örtüşmemektedir.

İki gün süren vaka, Hüseyin'in tül perde gerisinde siluetinin görünmesi üzerine, pusuda bekleyen Cihangir Erdeniz'in ecdad yadigarı tüfeğinden çıkan kurşun ve eş zamanlı olarak eve kurşunlar yağdırarak girilmesi ile sona vardı. Sibel, abilerinin ev içinde böyle bir ölümcül atağı ön görerek daha ilk anda Sibel' e korunaklı bir köşe yapmaları sayesinde sağ kurtuldu.

Cevahir'in görselleri yukarıda olan cenazesi, babası ve amcası tarafından alındı; Dersim'e, doğduğu Mazgirt' e defnedilmek üzere. Geride edebiyat yazıları, Küba devrimi kritiği, Cephe'nin ulusların kaderlerini tayin hakkı ve milliyetler sorunu hakkındaki bir teorik alt yapıyı kurma babında doğu raporu ve bir de kusursuz mücadele azmini varislerine armağan olarak bıraktı.

Anlaşılması zor, aşınmış, akademik sözcük yığınlarını değil, mücadele bayrağını taşıyacak kuşaklara aşılamayan mirasıyla gönüllerdeki yerini aldı. Yanlış anlaşılmasın; teori-pratik-teori diyalektiğini yadsımayan ve Mahir' in teorik mülahaza ve tahlillerini tartıştığı, fikrine müracaat ettiği ilk isimdir Cevahir. Kürttür, ama milliyetler sorununu yadsımayan bir enternasyonalisttir.

İstanbul' da tıp fakültesini 3. sınıftan terk ederek Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgilere 1. sınıftan başlamıştır. Gelir gelmez mücadeleye iştirak etmiş, su katılmamış bir devrimcidir.

Cevahir, istense de istenmese de unutulması imkansızdır.

Saygı ile anılması, özlemle yad edilmesi de bundandır.

Yazarın Diğer Yazıları

Gülten Akın şiirinde Kızıldere ve Mülkiyeli devrimci Sabahattin Kurt

Kızıldere’de katledilen devrimcilerin tümünün isimleri, Gülten Akın’ın şiirlerinde anılır ama en çok Sebo’nun adı geçer

Kalan Müzik’ten kıratı ölçülemez değerde bir albüm: Abdallar’a Kalan

Düğünlerdeki aşırı alkol tüketimi ve sefahat ortamı düğün çalgıcılarının ruhsal ve bedensel olarak hızla yıpranmalarına, ciddi sağlık sorunları yaşamalarına neden olur...

Mehring Yayıncılık'tan bir kült eser: 1937-Stalin'in Terör Yılı

"1937- Stalin'in Terör Yılı'', birkaç kez okunmayı hak eden ve okuru da buna teşvik eden; detaylı, titiz, iyi savunulmuş, yıkıcı ve dopdolu bir kitap

"
"