04 Ağustos 2023

Cazda trompetin bir numarası: Roy Eldridge

Roy Eldridge, cazla ilgilenen ancak popüler olanın ve bilinenlerin ötesinde, kendi çabalarıyla derinlere inme ve cazın ruhunu hem otantik hem de modern mecrada, özgün olanı bulma arayışına giren her bireyin mutlaka buluşacağı özel bir sanatçıdır

"Roy'un tek bir notaya kattığı ruh birçoklarının bütün bir şarkıya kattığından fazlaydı."

Ella Fitzgerald

Caz dünyasında 'Little Jazz' lakaplı Amerikalı caz trompet sanatçısı Roy Eldridge (30 Ocak 1911 - 26 Şubat 1989), kendisini gösterdiği swing döneminin en yetkin ve en heyecan veren trompet sanatçılarından ilk başta geleni olarak kabul edilir.

Kariyerinin erken zamanlarında davul da çalan büyük ustaya Little Jazz lakabının, Duke Ellington orkestrasının saksafoncusu Otto Hardwick tarafından, minyon fiziksel görünüşü nedeniyle taktığı rivayet edilir.

Tutkulu ve mükemmeliyetçi müzisyenliği, sanatının icralarında benzersizleşmesinin önünü açmış, benzersizliğinde belirleyici rol oynamıştır. Mütevazı kişiliği ve performanslardaki tevazusu, öne çıkmaktan hazzetmeyen kişiliği nedeniyle caz ve trompet virtüözü denildiğinde kuşakdaşları Louis Armstrong veya Dizzy Gillespie kadar iyi tanınmıyorsa da müthiş kabiliyetiyle caz sanatındaki etkisinin ağırlığı, cürmünden çok çok daha fazla olmuştur.

Müzisyenlik yaşamı boyunca hiç sıkıcı solo çalmaması, doğrudan kalbe dokunan bir çalış tekniğine sahip olması caz otoritelerince takdir edilmiştir. Ayrıca, derin duyarlığa sahip bir stilinin olduğu konusunda övgülere mazhar olmuştur.

Swing döneminden bebop akımına geçiş evresinde kayda değer bulunan bir rol oynamıştır. Henüz altı yaşındayken müziğe davul çalarak başlayan Eldrigge daha sonra önce borazan akabinde trompet çalmaya geçmiştir. İlk trompet derslerini abisi Joe'dan alan Roy, ustalaştıktan sonra trompet, kornet, bilhassa da saksafoncuları dikkatle dinler, feyz alır.

Roy Eldridgge'nin etkilediği başlıca isimlerden en bilineni Dizzy Gillespie'dir.

Eldridge'in kendisi de en fazla tenor saksafoncu Lester Young'dan etkilenmiştir.

Depresyon imparatorluğunda Roy Eldridge'in özgünlüğü ve caz sanatına katkıları

Bu büyük yaratıcı yetenek; trompetin en doğal özellikleri arpejli çizgiler ve sürekli tonlar içeren geleneksel anlayıştan ayrıldı. İlk kez cazda saksafon doğaçlamasına benzeyen, teknik olarak zor ve maharet isteyen çok hızlı ve ölçek benzeri pasajlar ile yeni bir yaklaşımı yarattı.

Ayrıca buna ek olarak, Dizzy Gillespie'nin son derece etkili modern caz trompet tarzının temelini oluşturan, armonik olarak alışılmışın dışında nota seçimleri ve yüksek nota atlamalarını dahil etti.

1931 yılında New York'a geldiğinde cazın rahmi Harlem'in favori ve ünlü topluluklarında çalmaya başladı. 1930'ların ikinci yarısında Fletcher Henderson orkestrasının solisti olması kariyerini perçinlerken, Christopher Colombus ile Blue Lou parçalarında kabiliyetinin üst sınırlarına çıkarken bu eserler hit mertebesine ulaştılar.

1941 senesinin Nisan ayında -Gene Krupa (Amerikalı baterist ve besteci) ile birlikte yazdığı- Drum Boogie adlı şarkıyla yeniden dikkatleri üzerine çekti. 1941 - 42 yıllarında Krupa'nın grubuyla çalışırken yaptığı Rockin Chair ile After You ve Gone'in kayıtları klasikleşmiş versiyonlar olarak caz tarihine geçer. Aynı dönemde Anita O Day ve Let Me Off Uptown parçalarında yaratıcılığının zirvesine çıkan bir performans sergiler.

Roy, aynı zamanda beyazların kurduğu caz orkestrasına katılan ilk siyah müzisyen olarak da tarihe geçer.

1950 senesinde tenor saksofoncu Zoot Sims, klarnetçi Benny Goodman ve piyanist Dick Hyman ile birlikte Avrupa'ya açılan Eldridge caz dinleyicilerindeki dinamik ve yoğun ilgi ile Amerika'da bezdiği ırk ayrımının kısmen daha az olduğu kıta Avrupa'sındaki atmosferden etkilenerek Paris'te kalma kararı alır.

1950-1951 yıllarında Fransa'da sanatını başarıyla icra ederken özgün olmanın güncel-popüler olmaktan daha önemli olduğunu, caz dinleyicilerden gelen takdir ve beğenilerden anlamasıyla özgüveni pekişti. Bu huzurlu ve başarılı iki yıllık süre içinde Paris Post'a müzik köşesi hazırlayarak katkıda bulundu. Paris'ten 1951 yılında New York'a döndü ve Old Stuyyesant Casino'daki performansı ile büyük beğeni topladı.

1956 yılında caz sanatının en parlak tenor saksafoncusu Coleman Hawkins ile çalışmaları çok ilgi gördü. 1957 yılındaki Newport caz festivalinde ise harikalar yaratarak dinleyicilerini mest etti.1960'ların ilk yıllarına kadar Ella Fitzgerald, Early Hines ve Coleman Hawkins ile de çalan Eldrigge, 63 yılında Fitzgerald, 66 yılında da Count Basie ile başarıyla geçen turnelere çıktı. Cazın unutulmaz kadın vokalisti Billie Holliday ile az sayıda ama tarihi öneme sahip, küçük kayıt yaptı.

Hassas ve gururlu bir şahsiyete sahip olan Roy Eldridge Amerika'da özelliklede 1940'lı yıllarda yaygınlaşan ve yer yer şiddet içeren ırk ayrımına maruz kalan her siyah gibi gördüğü aşağılanma ve ikinci sınıf insan muamelesi, onun ömür boyunca alt edemeyeceği travma yaşamasına neden oldu. Bu kötü anılarını hiç unutmadı. Duyarlı ve nazik kişiliğini derinden sarsan bu ırkçılık olgusunu içselleştirdi. Yaşadığı hüzün, depresyon ve melankoli müziğinde zarif bir özgül üslup olarak yankılandı.

1980 yılında geçirdiği ağır bir kalp krizi üzerine trompet kariyerine son vermek zorunda kaldı. Cazın bu en büyük trompet sanatçısı artık marangozluk, elektronik ve radyo mühendisliği ile ilgilenerek emekli hayatı sürdü.

Eşi Viola'nın 26 Şubat 1989 tarihinde vefat etmesinden yirmi gün sonra, 78 yaşında yaşama veda etti.

Roy Eldridge, cazla ilgilenen ancak popüler olanın ve bilinenlerin ötesinde, kendi çabalarıyla derinlere inme ve cazın ruhunu hem otantik hem de modern mecrada, özgün olanı bulma arayışına giren her bireyin mutlaka buluşacağı özel bir sanatçıdır.

Yazarın Diğer Yazıları

100 Sene 100 Nesne: Cumhuriyete Nesnelerin Gözünden Bakmak

100 Sene 100 Nesne mamulü ve Kültür Hane mütekabiliyeti denklik bağlamında birbirine yakışmış

Yapay zekâ ile sanat ve müzik

Yapay zekânın egemenliği, romantizmin sonu olacak ya da başka bir tür romantizm yaratacak. Fakat bu yeni romantizmin duygulanımı, organik zekânın yerini alabilecek mi?

Anımsanan hatıralar ve siyasi belleğin tahkimatı

Yazar Recep Tatar, gönüllerde cürmünden fazla yer kaplayacak bu kitabıyla şimdi bir kapı araladı...