03 Haziran 2023

BB King, ırgatlıktan bluesun zirvesine

Hiç beklenmedik bir zamanda, beklenmedik bir mekanda B. B. King'i  izlemek hayatımdaki en büyük şanslardan biriydi

"Hepimizin idolleri var. Değer verdiğin herkes gibi çal ama bunu yaparken kendin olmaya çalış."

BB King

 

Bir ana akım olarak blues 

Blues; beyaz adama itaat, maruz kalınan ırkçılık, nefret ve muhafazakâr bağnazlığın yaratmış olduğu hüznün ifadesi olarak tanımlanır siyahlarca. Zencilerin çektikleri acıdan doğan bir duygudur. Yaşamları boyunca umursanmamak, reddedilmek, inkâr edilmek: Blues budur, der Amerikalı zenciler. Yoksulluktan, daha iyisini alamadıkları için kırık dökük, birkaç telli ve bozuk akordlu gitar ya da eski püskü ağız armonikasıyla şarkı formunda çalıp söylediklerine blues adı verildi. Tarlalarda, plantasyonlarında pamuk toplarken söylenen şarkılarda İsa – Tanrı sözcükleri geçmediği için bağnaz kilise bluesu 'Şeytanın Müziği' olarak lanetledi ve aforoz etti. Ama 19. yüzyılın sonlarındaki bu bağnaz ve ırkçı söylem ve mahkum eden köleci yaklaşım, bluesun en başta Amerika'da sonra tüm dünyada caz, rock, klasik batı müziği gibi evrensel bir ana akım olmasına engel olamadı. 1800'lerin son çeyreğinden itibaren önce zenciler, daha sonra plak endüstrisinin de etkisiyle beyazların en çok dinlediği, ürettiği müziklerden biri oldu; saygı ve itibar gördü.

B. B. King ve Lucielle

Unutulmaz B. B. King konserinden anılar

Hiç beklenmedik bir zamanda, beklenmedik bir mekanda B. B. King'i  izlemek hayatımdaki en büyük şanslardan biriydi. 1990 yılında Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası salonunda son derece absürd bir ambiyansta ve şaşkınlık içinde o unutulmaz performansı izledim. Konsere gelenlerin büyük çoğunluğu senfonik müzik dinleyen CSO'nun müdavimleri idi. Dünyaca ünlü bir ismin konserine de meraktan çıkıp gelmişler. Tabii CSO konserlerinde öyle coşkulu alkış olmaz, eser seslendirilmekte iken alkış, ıslık, esere eşlik etmek çok ayıp karşılanır ve yadırganır. Bu terbiye ve özdisiplinle gelen seyirci çoğunluğu, BB King sahneye çıkmak üzere anons edilince olması gereken coşkulu tepkiyi vermedi. Grubun piyanisti, "Bayanlar baylar BB King geliyor" anonsunu yaptı ama yine çıt yok. Adam şaşırdı, sol elini kulağına götürüp sağ eliylede işaret ederek tezahürat beklendiğini ifade etti; ama nafile.

King sahneye çıktı. Önceden bilgi verilerek yönlendirildikleri belli olan bir grup sahneye saldırırcasına aniden koştu, King'de ceplerinden çıkardığı küçük hediyeleri açılmış avuçlara bıraktı. Grup üyeleri ve King salonun senfonik sükunetine aldırmadan unutulmaz bir blues şöleniyle muhteşem bir gece yaşattılar. Tabii, alkışlar yeterli desibelde olmayınca Kral da bis yapmadı. Çok iyi anımsıyorum; aynı salonda o sezon Carl Orff'un Carmina Burana sahne kantatını izlemiştim. Eser bitince tıklım tıklım dolu olan salon yıkılmıştı alkıştan, rock konseri gibiydi. Mealen ‘Kargadan başka kuş tanımam' iradesi tecelli etmişti.

Riley B. King veya B. B. King -16 Eylül 1925 - 14 Mayıs 2015 Missipi doğumlu. Amerikan blues gitaristibestecisi ve şarkıcısı. Kendilerini terk edip başkasıyla evlenen babası yüzünden baba sevgisini hiç tadamadı ve içinde hep bir boşluk hissetti. Ama annesini çok sevdi, annesi de küçük Riley'i. Her zenci gibi o da yoksulluk yüzünden daha 7 yaşında pamuk tarlalarında haftanın 6 günü katırla çit sürdü ve bunu 6 ay kesintisiz yaptı. King, çocukluğu boyunca tarlalarda ırgatlık yaptı.

Oturdukları ev tahtadan yapılmış bir kulübeydi. İçeriden tahtalar arasındaki boşluklardan dışarısının gözüktüğünü, yağmur yağınca damdan evin içine yağmur damlalarının geldiğini hüzünle anlattı bir mülakatında. Çocukluğu ve müzik dünyasında kendini kabul ettirinceye kadarki dönemde çok meşakkatli evrelerden geçti. Gençliğinde sokak köşelerinde on sente çaldı, bazen de bir gecede dört kasabada söyledi. 1947 yılında müzik kariyerine devam etmek için otostopla Memphis' e gitti. Çünkü Memphis, güneyin her önemli müzisyeninin çekim merkeziydi.

Müzikal evrim sürecinde teknik olarak kendini geliştirmek için çok çalıştı. Parmaklarını perdeler arasında istediği hız ve çeviklikte kullanamadığı –kendi ifadesiyle aptal parmaklara sahip olduğu için– parmağını tek perdeye basıp vibrato, titreşim yaparak kendine özgü bir sound ve teknik yarattı.

Gitar hakimiyetini giderek mükemmelleştirdi. İlk büyük çıkışını, 1948'de West Memphis'ten KWEM'DE Sonny Boy Williamson' ın radyo programında sergilediği performansla yaptı.

1950'lerin ortalarında BB Twist, Arkansas'ta performans sergilerken kavga eden iki kişi gaz sobasını devirerek salonu ateşe verdi. BB, diğer herkesle birlikte dışarıya çıktı, ama çok sevdiği 30 dolarlık gitarını unuttuğunu fark etti ve onu geri almak için yanan binanın içine koştu ve ölümden kıl payı kurtularak gitarını aldı. Kavganın Lucille adında bir kadın yüzünden çıktığını öğrendiğinde, bir kadın için kavga etmek gibi çılgınca bir şeyi asla yapmamasını hatırlatsın diye gitarına Lucille  adını verdi. O zamandan beri BB'nin ticari markası olan Gibson gitarlarının her birinin adı Lucille oldu. En ünlü şarkılarından biri The Thrill is Gone'dur. Bu ve birçok şarkısında "Lucille" adında Gibson marka gitarını çaldı ve Lucille için "hayatımda uzun süre kalan tek kadın" dediği kaynaklarda yazılı.

Rolling Stones, Ike & Tina Turner, Jimi HendrixEric Clapton, U2 ve Gary Moore ile düetler yaptı. İlerlemiş yaşına rağmen uzun süre konserler vermeye devam etti...

Blues Brothers 2000 filminin sonunda Eric Clapton ve Louisiana Gator Boys ile "How blue can you get" parçasını seslendirerek filmin temasına önemli katkı yaptı. Ayrıca Rolling Stone dergisinde yayınlanan bir listeye göre dünyanın en iyi üçüncü gitaristi olarak gösterildi.

Bir numaralı hiti "Three O'clock Blues''dan kısa süre sonra ulusal turneye çıktı.

1956'da BB ve grubu, 342 tek gecelik şaşırtıcı bir performans dizisi sergiledi. BB, küçük kasaba kafeleri, juke mekanları ve country dans salonları ile rock sarayları, senfoni konser salonları, üniversiteler, resort oteller ve amfitiyatrolara kadar ulusal ve uluslararası çapta konserlerden sonra son 60 yılın en ünlü blues müzisyeni konumuna geldi.BB, yıllar içinde dünyanın en belirgin ve özgün gitar stillerinden birini geliştirdi. Charlie Christian, Django Reinhardt, John Lee Hooker, T-Bone Walker, Bilind Lemon Jefferson onun feyz aldığı gitaristlerdi.Bunları özümsedi ama yetinmedi, kendi tarzını tel vibratosunu ve sol el vibratosunu birleştirerek BB King soundunu yarattı. Eric Clapton, Leon Russel, Jeff Beck ve George Harrison ve başka onlarca müzisyen için model oldu. BB, geleneksel blues, caz, swing, ana akım pop ve jump' ı sentez yaparak benzersizliği yakaladı.

King, öykünülen, gıpta edilen tarzı için şunları söyledi:

"Şarkı söylediğimde zihnimde çalıyorum. Sözlü olarak şarkı söylemeyi bıraktığım an Lucille'i çalarak şarkı söylemeye başlıyorum.''

"İnsanlar bana bluesun kralı diyor. Ben birçok kez duydum. Bunu düşünüyor muyum? Hayır düşünmüyorum, pek çok insan benim yaptığımı tam olarak yapabilir ve çoğu daha iyi yapabilir. Onlar sadece ben değilim.''

Dünya çapında yılda ortalama 250 konser verdi. Grammy dahil sayısız ödül aldı. Payin The Cost To Be The Boss, The Trill Is Gone, Howe Blue Can You Get, Everday, I Have The Blues ve Why I sing The Blues gibi klasikleri ve 80 albümü müzik dünyasına armağan etti.

2008'de Missipi'de BB King müzesi açıldı. Onbinlerce insan müzeyi ziyaret ediyor.

Onun için yakın dostları şunları söyledi:

Carlos Santana: King' in müziği kollektif bilincin sesi demektir.

Johnny Winter: King gerçek bir Azizdi.

Leon Russel: Ben onun öğrencisiydim.

Bono (U2): O her yönden harika, büyük müzisyen, içinde Şamanizm var.

Eric Clapton: O, büyük usta.

King, uzun süren rahatsızlık sürecinden sonra 14 Mayıs 2015 tarihinde uykusunda öldü.

Yazarın Diğer Yazıları

Kalan Müzik’ten kıratı ölçülemez değerde bir albüm: Abdallar’a Kalan

Düğünlerdeki aşırı alkol tüketimi ve sefahat ortamı düğün çalgıcılarının ruhsal ve bedensel olarak hızla yıpranmalarına, ciddi sağlık sorunları yaşamalarına neden olur...

Mehring Yayıncılık'tan bir kült eser: 1937-Stalin'in Terör Yılı

"1937- Stalin'in Terör Yılı'', birkaç kez okunmayı hak eden ve okuru da buna teşvik eden; detaylı, titiz, iyi savunulmuş, yıkıcı ve dopdolu bir kitap

Kızıldere mucizesi, TBMM'de DEV-GENÇ'in sesi olmak ve kesintisiz 58 yıllık bir mücadele: Ertuğrul Kürkçü

Sahip olduğu çeşitli meziyetlerinin yanısıra, düşünce ve ideallerine uygun tarzdaki mütevazı yaşamı ona derin bir saygınlık kazandırdı.

"
"