23 Şubat 2022

Vakıf üniversitesi öğretim elemanları ücret sorununun çözümü ne durumda?

Vakıf üniversiteleri ile Devlet üniversiteleri öğretim elemanları arasındaki maaş farkının giderilmesi için 17 Nisan 2020 tarihinde 7243 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun m.11 ile bir düzenlemek yapılarak aynı gün yürürlüğe girilmesi sağlandı. Söz konusu madde hükmü “Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez” şeklindedir.

Ancak ilk sorun burada başladı ve “eşitlemenin brüt mü yoksa net ücret mi” olacak sorusuna her iki taraf da kendi lehine yorumlayarak bir çözüm arayışına girdi. Diğer sorun ise bu düzenlemenin uygulanmaya başlama tarihi idi. YÖK, bu sorunları çözmek adına bir dizi karar aldı. Özellikle Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu’nun önceki Kararları ve 08.07.2020 tarihli ve 39 sayılı kararı ile bu kanuni düzenlemenin başlangıcının yeni sözleşme ile olabileceği ve ücretin net mi ya da brüt mü olacağı hususunu vakıf üniversitelerinin keyfiyetine bırakacağı yönünde görüş verdi.

Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un gerekçesinin 11’inci maddesinde “vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarının mali haklarının Devlet yükseköğretim kurumlarında çalışan emsalleri ile eşitlenmesi öngörülmüştür” hükmü yer almaktadır. Gerekçedeki “mali haklar” ibaresinin oldukça açık olduğunu, bu işlemin kanunla düzenlendiği ama YÖK’ün verdiği kararların bir idari karar olduğunun bu yüzden aslında kanunla düzenlenmiş bir işlemin idari bir kararla esnetilemeyeceğini ve bu durumun kanunilik ilkesini zedelediğini 24 Ağustos 2020 tarihli bu yazıyla uyarmıştım. Ayrıca bu yazıda “Kararın, icrai mahiyet ihtiva etmesi nedeniyle Danıştay’da 60 gün içinde iptal davasına konu edilebilmesi mümkündür.” İbaresini kullanmıştım ki bir vakıf üniversitesi öğretim elemanı tarafından konu Danıştay’a taşındı. Danıştay 8’inci Dairesi öğretim elemanının lehine olacak şekilde yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Danıştay 8’inci Dairesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararının sonuç kısmı “Kanun maddesinin bertaraf edecek şekilde düzenleme yapıldığı ve Kanun ile getirilen bir hakkın kullanımının daralttığı, iş sözleşmelerinin yasanın yürürlüğünden önce zam miktarlarını belirleyecek şekilde imzalanmış olmasının da yasanın uygulanmasına gerek olamayacağından açıkça hukuka aykırı düzenleme yapıldığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda 2577 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen 27. Maddesinde yer alan koşulların birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” şeklindedir.

Bu kararda normlar hiyerarşisine yer verilerek Kanunla yapılan bir düzenlemenin idari bir düzenleme ile esnetilip daraltılamayacağına işaret edilmiş. Davayı açan öğretim elemanının bulunduğu vakıf üniversitesi Danıştay’ın bu kararı uyarınca öğretim elemanı lehine düzenlemeyi yaparak aradaki farkı kişiye ödemiş.

Bu karardan sonra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu 17.03.2021 tarihli ve 12 nolu Karar alarak bunu üniversitelere gönderdi.  Söz konusu Kararda “08.07.2020 tarihli ve 39 sayılı kararın Danıştay’a açılan dava sonucu yürütmenin durdurulduğunu” ifadesi ile duyurdu. Bu durumda YÖK’ün 39 nolu kararının dikkate alınmaması gerektiği yönünde önemli bir sonuç çıkmaktadır.  

Bazı üniversiteler Danıştay’ın kararı sonrası öğretim elemanı lehine ve Kanun’un emrettiği haliyle düzenleme yaptı ve hala bu şekilde uygulamaya da devam etmektedir.

Ancak bazı vakıf üniversiteleri hala bu düzenlemeyi yapmadıkları yönünde basında ve sosyal medyada haberler bulunmaktadır. Hatta bazı vakıf üniversitesi öğretim elemanlarının bireysel bazen de toplu olarak maaş eşitleme ve Kanun’un yürürlük tarihinden bugüne kadar oluşacak maaş farklarının ödenmesi yönünde üniversite idaresine dilekçe verdikleri de gelen duyumlarım arasındadır.  

Bu sorunun çözülmesi için CHP İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir’in de konuyla ilgilendiği ve bir önerge verdiği danışmanı tarafından şahsıma gönderilen elektronik postalar arasında bulunmaktadır.

Önceki yazılarımda belirttiğim üzere 17 Nisan 2020 tarihli yasal düzenleme bir Kanun düzenlemesidir ve emredici hükmü haizdir. Bu konunun YÖK ya da başka bir idari organın idari bir enstrümanla bunun uygulamasını daraltması mümkün değildir. Bu nedenle mevcut kanuni düzenleme yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanması gerekmektedir. Aksi düşünülemez. Vakıf üniversitelerinin özel hesap dönemleri ya da sözleşme dönemleri bu hükmün uygulamasını geciktiremez. Söz konusu Kanuni düzenlemeyi idari organların kendi düzenleyici enstrümanları ile esnetip daraltmaları bir fonksiyon gaspıdır ve yok hükmündedir.

Ardından 10 Şubat 2022 tarihli bu yazımda başka sorunların da varlığına işaret etmiştim. Bu, brüt maaştan eşitleme sorunudur. Bu sorunun da çözülmesi elzem durumlardan biridir.

Yazarın Diğer Yazıları

Sahte sigortalıların emeklilikleri iptal mi ediliyor?

SGK, yapay zekâdan yararlanarak tespitleri yapıyor

Vergi yükü hususunda Şimşek’in dediği yerde miyiz?

Ülkemizde devlet eliyle birçok servet unsurundan vergi alınmamaktadır; kripto varlıklardan, borsadan vs. Bazı alanlar ise yeterli denetim olmadığı için zaten kayıt dışındadır. Kayıt dışı iş yapanla kayıtlı iş yapan sizce aynı tazyiki mi hissedecek?

İşverene yük getirmeden ücretler nasıl artırılır?

Dekot sistemi (vergiden indirim) yerine matrahtan indirim dediğimiz yönteme geçilmelidir. Bu sayede ücretlinin matrahından önce asgari ücret düşülüp kalan tutar vergi dilimine sokulmalıdır ki hem daha geç vergi dilimine girebilsin hem de daha az vergi ödeyebilsin

"
"