08 Şubat 2023

Mücbir Sebep ilanı deprem bölgesi için ne derece yeterli?..

Mücbir sebep dolayısıyla sürelerin uzayacağına ilişkin bir hüküm maalesef bulunmamaktadır. VUK'un 13'üncü maddesinde geçen "vergi ödevleri"; beyan verme, uzlaşmaya gitme, ödeme, defter tutma gibi ödevleri göstermektedir. Bu nedenle "yargı süreci mücbir sebep dolayısıyla kesin uzar" diyebilmemiz maalesef mümkün değildir

Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem, ailemin de içinde olduğu 10 bölgede ve dolayısıyla hepimizde derin hasar, korku, tarif edemeyeceğim bir hissiyat yarattı. Can kayıpları, fiziksel ve ruhsal yaralanma/tahribat.. her şey var…

Kar, kış da tahribatın derecesini artırdıkça artıyor, kurtarma çalışmalarını maalesef sekteye uğratıyor.

Kendi öğrencilerimden de bu afete maruz kalanlar oldu ve maalesef hayatını kaybedenler de… Acıyı tarif edemiyorum. Hepsine Allah'tan rahmet, kalanlara sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Ülke olarak her kesimden hemen hemen herkes elinden geldiğince yardımlar da bulunuyor; kimi kendi imkanlarıyla para, kimi kıyafet göndermeye çalışıyor, kimi de fiziken orada olup kurtarma çalışmalarına yardım etmek istiyor. Devlet birimleri, AKUT, AHBAP, sivil toplum kuruluşları, binlerce insan. Hepsine minnettarım.

Ancak herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışırken Vergi İdaresi de kendi ilgi ve yetki sahasına giren konularda bazı düzenlemeler yapmaya çalışıyor. Bu düzenlemelerden biri de mücbir sebep halinin ilan edilmesiydi ve 7 Şubat 2023'te ilan edildi.  

Mücbir sebep ilan edildi

Mücbir sebep, önceden kestirilemeyen ya da öngörülemeyen ve dış etkenlerin doğurduğu genel nitelikli olaylardır. Mücbir sebep hallerinin neler olduğu Vergi Usul Kanunu'nun 13'üncü maddesinde tek tek sayılmış. Bunlardan biri de deprem halidir. Deprem durumunda o bölgelerdeki vergi mükellefleri/sorumluları beyanname verme, bildirimde bulunma, vergiyi ödeme gibi vergisel yükümlülüklerini doğal olarak yerine getiremeyecekler.

Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine ilişkin süreler, mücbir sebep süresince durur. Tahakkuk zamanaşımı mücbir sebep olduğu sürece işlemez.

İşte başımıza gelen bu deprem faciasından dolayı Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa'da 6 Şubat'tan 31 Temmuz 2023'e kadar yerine getirilmesi gereken vergisel yükümlülüklerine ilişkin süreler Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca uzatıldı.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 6 Şubat-31 Temmuz tarihleri arasında verilmesi gereken beyannamelerin/bildirimlerin süresini 15 Ağustos 2023'e; ödenmesi gereken vergilerin ödenme süresini ise 31 Ağustos 2023'e kadar uzattı.

Yani belirlenen tarihlere kadar yükümlülükler yerine getirilirse yükümlülükler zamanında yerine getirmiş kabul edilecek ve bu kişilere herhangi bir cezai işlem uygulanmayacaktır.  

Gayet yerinde bir uygulama bu ama…

İlan edilen mücbir sebep hali sadece beyanname verme, bildirim yükümlülüğü, ödeme gibi vergisel yükümlülüklerin süresini uzatır. Cezada indirim talep etme, dava açma ya da uzlaşmaya başvurma bir vergi ödevi sayılmaması nedeniyle bunlara başvuramama mücbir sebep sayılmamaktadır. Yani bu mücbir sebep hali her türlü vergisel durumu kapsamıyor. Sayıları belli olan bir kısım yükümlülükleri kapsıyor sadece.

HSK da Tedbir'ler yayımladı

Hakimler ve Savcılar Kurulu 6 Şubat'ta Deprem Kapsamında Alınan Tedbirler'i yayımladı. Bu Tedbirler genel olarak yargılama sürecine devam edileceği, deprem bölgelerinde yargı personelinin güvenliğinin önem arz ettiği ve bunların izin durumları, 15 gün içinde ek tedbirler alınabileceği, avukatların durumları gibi hususlar ele alındı.

Dava açma mücbir sebep kapsamında değil (mi?)

Vergi yargısında dava açma süresiyle alakalı birden fazla farklı süre bulunmaktadır. Peki, deprem bölgesinde ilan edilen bu mücbir sebepten dolayı dava açma süreleri uzayacak mı?

Bu konuyla alakalı dava açma süresinin uzayacağı yönünde görüşler de var.

Örneğin Afyon/Dinar depreminde Danıştay 4. Dairenin 20.6.1996 tarih ve E.1995/6176, K.1996/2691 sayılı kararında dava açma süresinin uzayacağına hükmedilmişti. Bu kararda “Danış­tay kararlarında, kanunlarda belirtilmediği halde, hukuki ve fiili engellerin dava süresini uzatan veya işlemesini durduran sebepler olarak kabul edilmesiyle, “mücbir sebep”lerin dava açma süresinin işlemesini etkileyeceği görüşü kuvvet kazanmaktadır. Özellikle doğal afet gibi, kişilerin iradeleriyle değiştiremeyecekleri veya önleyemeyecekleri durumlarda mücbir se­bep halinin nazara alınmayarak dava açma süresinin işlediğini kabul etmenin haklı bir nedeni olamaz.

Davacının ikamet etmekte bulunduğu Dinar'da 01.10.1995 günü saat 17:57'de Richter ölçeğine göre 5,9 şiddetinde bir deprem olduğu, sarsıntıların bu tarihten 15 gün kadar önce başlayıp depremden sonra da bir süre devam ettiği bilinmektedir. Depremin ölüm ve yaralanmalara neden olduğu çok sayıda binanın yıkıldığı, kalanının da oturulamaz hale geldiği, halkın uzun süre çadırlarda yaşamak zorunda kaldığı, basında yer alan haberlerden görülmektedir. Depremden sonra yörede yaşayanların tamamına yakınının can derdine düştüğü ve yaşam savaşı verdikleri, kişilerin normal zamanlarda yapabildikleri işlerin hiçbirini yapamayacak bir ortamda bulundukları anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında, normal süresin­den 7 gün sonra açılan davanın, mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra makul sürede yargı yerine başvurulduğu göz önünde tutularak, esası incelenerek sonuçlandırılmak yerine süreaşımı noktasından reddedilmesinde isabet görülmemiştir[1].” ­ifadeleri kullanılmıştır.

Oldukça önemli ve insani yönü ziyadesiyle ağır basan bu karara katılmamak mümkün değil elbette. Danıştayın 9.Daire 01.10.2002 tarih ve E.2000/3167, K.2002/3768 sayılı kararı da 1999 İstanbul depremi nedeniyle benzeri yöndedir.

 Ancak İYUK'ta yukarıdaki Danıştay Kararında da görüldüğü üzere mücbir sebep dolayısıyla sürelerin uzayacağına ilişkin bir hüküm maalesef bulunmamaktadır. VUK'un 13'üncü maddesinde geçen “vergi ödevleri”; beyan verme, uzlaşmaya gitme, ödeme, defter tutma gibi ödevleri göstermektedir. Bu nedenle “yargı süreci mücbir sebep dolayısıyla kesin uzar” diyebilmemiz maalesef mümkün değildir.

Danıştayın 3. Dairesinin 07.05.2019 tarih ve E.2016/5685, K.2019/3489 sayılı kararında Vergi Usul Kanunda mücbir sebep olarak sayılan hallerin, vergi ödevlerinin yerine getirilememesine münhasır olarak düzenlendiği, dava açmanın ise mükellef açısından bir hak olup vergisel bir yükümlülük niteliğinde bulunmadığı gibidenilmiştir.

Danıştay E. Başsavcısı Turgut Candan ise VUK m.13'te dava açma süresini etkileyecek bir hükmün bulunmadığı ama mücbir sebeplerin idari yargıda dava açma süresini etkilemesini düzenleyen bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu, bu nedenle dava açma süresinin hesabında mücbir sebep hali olarak belirtilen hallerden hangilerinin ve nasıl dava açma süresini etkileyeceği ve bu hallerin tespitinin nasıl olacağı hususlarını, yoruma yer bırakmayacak açıklıkta ortaya koyan, VUK m.13'tekine benzer ancak Yürütme Organına/idareye verilmiş takdir ve düzenleme yetkisi içermeyen bir yasal düzenleme gerektiğini ifade etmektedir[2]. Candan ile aynı fikirde olduğumu belirtmek isterim.

Bu konu daha çok su götürür ama bu kadar acının içinde, ruhumuzun bile üşüdüğü şu günlerde bunun pek yeri yok kanısındayım. Ancak en azından deprem özelinde bu sorunun bir an önce çözülmesini ummaktayım.

Tüm ulusumuzun başı sağ olsun. 


[1] Mustafa Balcı, Kamu İcra Hukuku ve 6183 sayılı Kanun Uygulaması, On İki Levha Yayıncılık, 2. Baskı, İstanbul, 2021, s.347.

[2] Turgut Candan; Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Yetkin Yayınları, 9. Baskı, Ankara, 2022, s.578.

Murat Batı kimdir? 

Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.

Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. 

Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.

"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.

Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

IBAN’ını kullandırana hapis cezası

Bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek

Sosyal medya fenomenleri maliyenin takibinde

Şimşek, özellikle sosyal medya fenomenleri ve Polat’lar gibilerin servetinin denetlenmesi, kaynağının tespiti adına talimat verdi

Vergi Denetim Kurulu, müfettişlerin özlük haklarını çözemediğinden her geçen gün kan kaybediyor…

Özellikle son dönemlerde sosyal medya fenomenlerinin, kara para aklayıcılarının ve bilumum yasa dışı faaliyetlerinin ülkede cirit attığını da düşünürsek vergi denetim kurulunun ivedilikle güçlendirilmesi gerekmektedir