11 Şubat 2023

Ahbap, ivedilikle kamuya yararlı dernek sayılmalı…

Deprem ve diğer doğal afetlerde sosyal/görsel medyada da tanık olduğumuz üzere her seferinde bir kahraman gibi beliren Haluk Levent ve Ahbap Derneği'nin yaptıklarının topluma yararlı olmadığı söylenemez herhalde. Söylenirse Allah çarpar…

Canımızın ziyadesiyle yandığı şu günlerde ülke olarak hep birlikte seferber olduk. Kimimiz kıyafet, kimimiz para yardımında bulundu/bulunuyor; kimimiz de deprem bölgelerinde gönüllü/görevli olarak çalışmalarda bulunmaya devam ediyor.

Bu bölgelere yardımda bulunan AFAD, Kızılay, Ahbap, Akut gibi çok önemli kurum ve kuruluşlara olan ihtiyacımızın da ne denli fazla olduğunu hep birlikte görüyor, insanüstü bir çaba sarf edildiğini ortaya koydukları ve umudumuzu kaybetmememizi sağladıkları için de minnet duyuyoruz.

İnsanlarımız bu kurumlara bağış yaparak depremzedelere bir nebze de olsa nefes olmak istemektedirler.

Ancak çoğu kimse bu zorlu günlerde çok dikkat etmese de şu soruyu defalarca sordu bana; "Ahbap'a yapılan para yardımı vergiden düşülür mü?"

Özellikle vergiden düşülür mü ifadesini kullandım. Çünkü gider yazma kavramını Kanunlarımız matrahtan indirme halkımız ise vergiden düşme olarak kullanmakta. Bu arada ikisi de ciddi hata içermektedir. Konumuz şu anda bu olmadığı için bu tartışmayı burada bırakıyorum. Esas konumuza gelelim.

Yeşilay ve Kızılay'a yapılan nakdi bağışların tamamı indirim konusu yapılabilmektedir. AFAD'a yapılan nakdi bağışın da tamamı matrah tespitinde indirim konusu olabilecektir.

Çünkü Gelir Vergisi Kanunu m.89/10 ve Kurumlar Vergisi Kanunu m.10/1-e kapsamında Cumhurbaşkanınca başlatılan yardım kampanyalarına yapılan bağıştan dolayı tamamı vergiden düşülebilir.

Bunların dışındaki bazı vakıf ve derneklere yapılan bağışların tamamı çoğu zaman gider yazılmayabilir. Burada yüzde 5'lik bir sınır bulunmaktadır. Yüzde 5'lik bu sınır yapılan bağışın yüzde 5'i şeklinde değildir. O yıl beyan edilecek gelir/kurum kazancının yüzde 5'i kadarıdır.

Örneğin bir limited şirketin 2024 yılında yıllık kurumlar vergisi beyanı ile beyan etmesi gereken 2023 yılı kurum kazancı 1 milyon TL olsun ve bu şirket 2023 yılında X derneğine depremde kullanması için 90 bin TL makbuz karşılığı bağışlarsa; 1 milyon TL'lik beyanın yüzde 5'i olan 50 bin TL'yi sadece gider yazabilecektir. 40 bin TL'lik kısmı (90 bin-50 bin TL) indirim konusu yapılamayacaktır. Oysa yapılacak bağışın tamamı o yıl beyan edilecek gelirin yüzde 5'i ya da yüzde 5'in altında ise bağışın tamamı gider yazılabilecektir.

Bu uygulama hem Gelir Vergisi hem de Kurumlar Vergisi Kanunu'nda vardır.

Peki hangi kurumlara yapılan bağışlar yüzde 5 sınırına takılmakta?

Hangi kurum/kuruluş/dernek ve/veya vakfa yapılacak bağışların yüzde 5 sınırına takılacağına ilişkin düzenleme Gelir Vergisi Kanunu m.89/4 ile Kurumlar Vergisi Kanunu m.10/1-c maddesinde düzenlenmiştir.

Buna göre aşağıdaki kurum/kuruluşlara yapılan bağışlar yüzde 5'lik sınıra tabidir. Bunlar;

  • Genel ve özel bütçeli idareler,
  • İl özel idareleri,
  • Belediyeler,
  • Kamu yararına çalışan dernekler,
  • Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar,
  • Bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlardır.

Yani bu kuruluşlara bağış yapılırsa o yıl beyan edilecek tutarın en çok yüzde 5'i kadarı gider yazılabilir. Yüzde 5'i aşan kısmı bağış yapılmış olsa dahi gider yazılamaz.

Gerek GVK gerekse KVK'nın bu konuyla alakalı kanun maddesi hemen hemen aynıdır. İki Kanun maddesinde de özellikle kamu yararına çalışan dernekler ile Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar kavramı oldukça önemlidir.

Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar

Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıfların listesi Gelir İdaresi Başkanlığı'nın web sayfasında yayımlanmaktadır. Yeni Dünya Vakfı, Türkiye İlmi İçtimai Hizmetler Vakfı, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (Türgev), Türkiye Gençlik Vakfı (Tügva), Türkiye Diyanet Vakfı, Türk Dünyası Vakfı, Şefkat Vakfı, Albayrak Vakfı, İlim Yayma Vakfı, Ensar Vakfı gibi toplamda 313 adet Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıf bulunmaktadır.

Bu vakıflara yapılan bağışın gider yazılabilecek tutarı yıllık beyannamede gösterilen tutarın yüzde 5'i ile sınırlıdır. Örneğin yukarıdaki listede sayılan bir vakfa 80 bin TL bağış yapıldıysa ve o yıla ilişkin beyan edilecek gelir de 5 milyon TL ise;

5 milyon TL'nin yüzde 5'i 250 bin TL, bağış yapılan 80 bin TL 250 bin TL'nin altında kaldığından 80 bin TL'nin tamamı gider yazılabilir.

Ya da aynı örneğe göre 300 bin TL bağış yapılsaydı bu kişi bu kez 300 bin TL'lik bağışın 250 bin TL'sini gider yazabilecek ancak kalan 50 bin TL'sini gider yazamayacaktı. Yüzde 5'in sırrı bu..

Kamu yararına çalışan dernekler

Kamuya yararlı derneklerin hangileri olduğu İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün web sayfasında sayılmaktadır. Bu dernekler arasında Sultanahmet Camii Koruma Derneği, Önder İmam Hatipliler Derneği, Mülkiyeliler Birliği Derneği, Hayırlı İşler Yaptırma ve Devam Ettirme Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, Hacıbektaş Veli Kültür Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Pelikan Grubu olarak bilinen Boğaziçi Küresel İlişkiler Derneği gibi toplamda 355 adet dernek bulunmaktadır.

Bu derneklere yapılan bağışın gider yazılabilecek tutarı yıllık beyannamede gösterilen tutarın yüzde 5'i ile sınırlıdır.

Ancak her dernek bu kapsamda değildir. Yani bu statüde bulunmayan derneklere yapılacak bağışlar gider yazılamayacağı için ciddi bir eşitlik ilkesi sorunu doğmaktadır. Örneğin şu zorlu günlerde canla başla çalışan Ahbap Derneği gibi. Ahbap Derneğine yapılan bağışlar gider yazılamamaktadır. Çünkü Ahbap Derneği yukarıda sayılan kamu yararına çalışan dernek statüsünde değildir. Evet doğru duydunuz, değildir. 

İyi de kamu yararına çalışan dernek statüsü nasıl elde edilecek?

Her dernek kamu yararına çalışan dernek statüsünde değildir. Kimlerin kamu yararına çalışan dernek olduğuna buradan bakabilirsiniz.

Bir dernek bu statüye kavuşmak istiyorsa taşıması gereken koşullar ve yapması gerekenler var. Bu koşullar Dernekler Kanunu ile Dernekler Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.

Buna göre Dernekler Kanunu m.1'de kamu yararına çalışan derneklerin bu statüyü nasıl kazandıkları belirtilmiştir.

Kamu yararına çalışan dernekler Cumhurbaşkanı Kararıyla tespit edilir. Bir derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılabilmesi için, en az bir yıldan beri faaliyette bulunması ve derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması gerekmektedir.

Dernekler Yönetmeliği m.49'da da kamu yararına çalışan derneklerin kamu yararına çalışan dernek statüsü kazanabilmesi için bazı koşulları yerine getirmesi gerektiği belirtmiştir.

Bu koşullar;

a) En az bir yıldan beri faaliyette bulunması,

b) Son bir yıl içindeki, 200. 000 Türk Lirasını geçen alım ve satım işlemlerinin rekabet koşullarına uygun yapılması,

c) Amacı ve gerçekleştirdiği faaliyetlerin, üyelerinin dışında yerel, ulusal veya uluslararası düzeyde toplumun ihtiyaç ve sorunlarına yönelik çözümler üretecek ve toplumsal gelişmeye katkı sağlayacak nitelikte olması,

d) Yıl içinde elde ettiği gelirin en az yarısının bu amaçla harcanması,

e) Sahip olduğu mal varlığının ve yıllık gelirinin tüzüğünde belirtilen amacı gerçekleştirecek düzeyde olması gerekir.

Bence Ahbap Derneği bu koşulları sağlıyor ama yine de bakalım.

Dernekler Yönetmeliği m.48'e göre ise kamu yararına çalışan dernekler, Hazine ve Maliye Bakanlığının ve varsa ilgili bakanlıkların görüşü üzerine, Bakanlığın teklifi ve Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir. 

Peki Ahbap Derneği bu koşulları taşıyor mu?

Yukarıda az da olsa mevzuattan ilgili bölümler paylaştım. Bu bölümlerde özellikle amacına uygun olarak gerçekleştirilen faaliyetlerin topluma yararlı olması koşulu en önemli kriter olsa gerek.

Deprem ve diğer doğal afetlerde sosyal/görsel medyada da tanık olduğumuz üzere her seferinde bir kahraman gibi beliren Haluk Levent ve Ahbap Derneği'nin yaptıklarının topluma yararlı olmadığı söylenemez herhalde. Söylenirse Allah çarpar

Diğer koşulları taşıdığını da tahmin ediyorum ama bunu dernek yetkilileri daha detaylı izah ederler kanısındayım.

Ancak yukarıda sayılan kamu yararına çalışan derneklere yapılan/yapılacak olan bağışların, bağışı yapan/yapacak olanlara ayrıca bir vergi kolaylığı sağlayacağından yapılacak bağış tutarını da artıracağı su götürmez bir gerçektir. Şu ana kadar etrafımda ben dahil Ahbap'a bağış yapan ve yapacak olanların sayısı emin olun o kadar çok ki. Ve toplumda yarattığı güven de cabası.

Bu nedenle ivedilikle usul sürecinin tamamlanması ve Ahbap Derneği'ne de bu statünün verilmesi hem eşitlik hem adalet hem de toplum menfaati adına olmazsa olmazımız olmalıdır.

AFAD da biziz, Kızılay da biziz, Ahbap da biziz

Bu güzide kuruluşlarımızı ayrıştırmak hele ki zor günler geçirdiğimiz bu günlerde hiç doğru bir şey değildir. Bu yüzden bu kurumları kat'i suretle el üstünde tutmamız gerekmektedir.

Eski tarihli bir Kanunumuz var; 1959 tarihli 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun. Bu Kanun'da gizli kalmış ve gözden kaçmış bir maddemiz var.

7269 sayılı Kanun'un 45'inci maddesi kapsamında Ahbap'ı değerlendirmek de mümkün olabilir. Kanun maddesi afetlerden zarar görenlere yardımda bulunmak üzere kurulan Milli Yardım Komitesi ile mahalli yardım komitelerine makbuz karşılığında yapılacak bağış ve yardımlar her türlü vergi, resim ve harçtan istisna olduğu gibi bunların gelir ve kurumlar vergileri mükellefleri tarafından gider yazılmaları mümkündür şeklindedir.

Bu Kanun düzenlendiği yılda ne şimdiki Gelir Vergisi Kanunu ne de Kurumlar Vergisi Kanunu vardı. O nedenle bu madde hükmünü de günümüze uyarlayarak Ahbap gibi toplumun güvenini kazanmış kuruluşları bu kapsamda değerlendirecek bir düzenleme de yapılabilir. Halkın gözünde bu denli güvenilir olan böylesi bir kurumu ötekileştirmek ve özellikle basında ve siyasi cenahta tecrit edici bir dil kullanarak ayrıştırmak hiç doğru bir yaklaşım değildir. O yüzden AFAD da Kızılay da Ahbap da bizim, biziz.

Buraya yapılan bağışların da gider yazılabilmesi eşitlik ve adalet ilkeleri gereğidir.

Cumhurbaşkanı ve Gelir İdaresi Başkanlığı'nın bu konuya kayıtsız kalmayacağını ve toplumsal yarar sağlama kriterini üst seviyede sağlayan Ahbap Derneğine ve Derneğe yapılacak bağışları da dikkate alarak diğer emsal derneklerle aynı kolaylığı sunacağından eminim.

Murat Batı kimdir? 

Prof. Dr. Murat Batı, 14 Aralık 1974 tarihinde Diyarbakır'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Diyarbakır'da tamamladı. Lisansını Ankara Gazi Üniversitesi'nden, yüksek lisansını Hacettepe Üniversitesi'nden, doktora derecesini "Türev Araçların Vergilendirilmesi" teziyle 2012 yılında İstanbul Üniversitesinden aldı.

Mali hukuk alanında 2016 yılında doçent, 2022 yılında profesör kadrosuna (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi) atandı. 

Çok sayıda üniversite, banka, belediye ve profesyonel şirkete, özellikle vergi hukuku alanında eğitimler verdi; hukuk ofisleri ile YMM ofislerine danışmanlık yaptı.

"Vergi Hukuku (Genel Hükümler)", "Muhasebe Hileleri ve Vergiden Kaçınmanın Türk Vergi Mevzuatındaki Yasallığı", "Türk Vergi Sistemi" kitapları yayımlandı; 60'tan fazla ulusal ve uluslararası akademik yayında makale ve kitap bölümü yazdı.

Kısa bir süre Cumhuriyet, Dünya ve BirGün gazetelerinde konuk yazarlık yaptı. Eylül 2020'den itibaren T24'te yazmaya başlayan Murat Batı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanlığı görevini halen sürdürmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları

Dikkat: 2023'te emekli olanlar, bu yıl emlak vergisi ödemeyeceksiniz

Bu istisnadan yararlanmak için emekli olmanın yanında birkaç tane koşul daha bulunmaktadır. O yüzden dikkatlice bu yazıyı okumakta fayda var

Fark edilmeyen bir sorun: Otomobillerden alınan ÖTV…

Sorun şu: matrah güncellemesi yeniden değerleme oranına bağlı olmaması ve bunun tamamen Cumhurbaşkanının takdirine bırakılmış olmasıdır

KDV düzenlemesiyle vergi iyice tabana yayılacak

Bu Tebliğ ile yanlış uygulamanın önüne geçilmeye çalışılmış ama yöntem, araç vs. hatalı olmuş