Kobani ile dayanışma için Türkiye genelinde başlayan protestolar, bu protestolara gösterilen tepkiler, yaşanan acılar, ölümler ve iş savaş görüntüleri Türkiye’de siyasetin temel sorunlarını göstermesi açısından önemlidir.
Bu protestoların ortaya çıkardığı en önemli gerçek şudur; farklı toplumsal kesimler ortak sorunlarına rağmen devlet karşısında birlikte yaşama iradesini ortaya koyma konusunda hala acz içindedirler.
Devlet en iyi bildiği şeyi yapıyor: Bölüyor
Bu, farklı toplumsal kesimlerin eski bir hastalığıdır ve hala aşılamamış olmasının açığa çıkması da çok şaşırtıcı değildir.
Şaşırtıcı değildir. Çünkü Türkiye’de “devlet”in, geçmişten bu yana en iyi yaptığı şey; farklı toplumsal kesimleri “hak ve özgürlük talepleri” karşısında manipüle etmesi ve ortaya çıkan gerilim üzerinden kendi konumunu ve gücünü sürekli kılmasıdır.
Bu, Türkiye’nin Osmanlı’dan devraldığı “sıfır toplamlı oyun”un devamıdır.
Sıfır toplamlı oyun
Bir toplumsal kesimin “hak ve özgürlük talebinin” karşılanması ancak farklı bir toplumsal kesimin “hak ve özgürlüğünün kısıtlanması” karşılanması halidir.
Osmanlı’da da, Türkiye’de de bugüne kadar olan budur.
Toplamı Türkiye olan toplum
Osmanlı’da doğal hal olan millet sistemi, Türkiye’de olağan hal olmuş, asla toplum olmamıştır. Yani Türkiye, farklı katmanlarda, farklı toplumsal kesimlerin toplamı olmuş ama ortak değerler etrafında buluşmuş bir toplum olamamıştır.
Etnik olarak Türk, Kürt, Ermeni, Çerkez, Rum vs. toplamı Türkiye’dir.
Dinsel olarak Sünni, Alevi, Hristiyan, Yahudi, Ezidi, Süryani vs. toplamı Türkiye.
Yaşam biçimi olarak laik ve muhafazakârların toplamıdır Türkiye.
Bu toplam halini, farklı toplumsal tabakaları çoğaltmak da mümkündür. Yine her toplumsal tabakayı da kendi içlerinde farklılıklara da ayırmak da.
Ki, devletin en iyi yaptığı da budur: Bölerek yönetmek.
Son yıllarda AK Parti ve devleti, neredeyse her katmanda kendine yakın bir yapı kurarak, bu yapıları, kimlikler arasında bir manipülasyon aracı haline getirmiştir.
Ve bu farklılıkları da sonuna kadar kullanmaktadır.
Devlet destekli iç savaş mı?
Bu durumu en net biçimde son günlerde yaşıyoruz.
Kobani’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek için başlayan protestolar bir anda iç savaş provasına döndü.
Elbette bunu arzu edenler olabilir ama bu tablonun temel nedeni yukarıda üzerinde durduğum sorun yani ortak hak ve özgürlüklerde, ortak değerlerde hala buluşmayı bil/e/memekten kaynaklanmaktadır.
Ve iç savaş provası ve şiddeti en çok devletin istediğine kuşku yok. O şiddet üzerinden iktidarının uzayacağını düşünüyor olabilir. Hatta bunu sağlamak için devlet için provokasyon bile gerçekleştirebilir.
Ötekileştirme değil ortak gelecek kurma
Devletin, temel hak ve özgürlükler, eşit vatandaşlık, demokrasi konusunda “ötekileştirdiği” toplumsal kesimler devlete karşı “ortak hat” kurmak yerine; birbirlerinin değerleri üzerinden diğerini “ötekileştirmektedir”.
Unutmayalım ki, devletin ötekileştirdiklerinin, birbirlerini farklı nedenlerle ötekileştirmesi, en çok devlete yarıyor.
Batı’daki laik kesimlerin PKK üzerinden Kürtlere; Doğu’da Kürtlerin dershaneler, yurtlar üzerinden cemaate; Batı’da cemaate yakın medyanın yine PKK üzerinden Kürtlere yönelik mesafeli duruşu; tüm bu kesimlerin birbirleri hakkında adına ister önyargı, ister mesafe deyin ama temelde devlet söylemiyle bakmalarının sonucudur.
Elbette yaşanan olaylarda, Batı’da Kürtlere yönelik “latent milliyetçiliğin”, Doğu’da devletin uzantısı parti ve grupların ortaya çıkmasının rolü vardır. Ama bu rolü etkisiz kılacak olan devletin mağdurlarının siyasal dayanışmaları olacaktır.
AK Parti devletinin mağdurları birleşin!
Bu yüzden AK Parti devletinin tüm mağdurlarının sivil ve siyasal alanda demokrasi ve özgürlük temelli biz uzlaşma, bir demokrasi koalisyonu kurması çok önemlidir.
Bu toplumun, tüm farklı kesimlerinin kendine daha eleştirel bakması, farklılıklara karşı önyargılarından kurtulması ile başlayabilir.
Eğer bu yapılmazsa yaşanan tüm acılar, tüm ölümler devletin gücünü pekiştirmekten başka bir işe yaramaz.
Türkiye’nin içinde olduğu tüm sorunlardan çıkışının yolu da, hak ve özgülüklerin alanının genişlemesinin yolu da siyasetin alanının genişlemesinden geçiyor.
Bunun yolu ise devletin tüm ötekilerinin, ortak gelecek ve birlikte yaşama iradelerini ortaya koyacakları sivil ve siyasal koalisyondan geçiyor.
Son olarak yaşanan bunca ölümün ve acının sorumlusu bu toplumu önce zihnen şimdi de kimlik üzerinden bölenlerdir.
Sanıyorlar ki bu bölünme üzerinden iktidarlarının sürdürebilecekler.
Ama zor…
Çünkü iç savaş provası ölümcüldür. Çıkaranlar da ölür.
@murataksoy