29 Ağustos 2024

Çocuk mezarlığı

Savaşta öldürülen çocukların korkunç kaderine hep bir ağızdan isyan etmek kolay... Peki hiç düşündünüz mü, aile içlerinde neden bu kadar çok çocuk mezarlığı var ve sulh zamanı yanı başınızda öldürülen bu çocukların kaderini kim yazar?

Siz, bir savaşın acımasızlıklarla dolu portresini çizerken ve düşman bellediğiniz askere “çocuk katili” derken, kendi ülkenizde, kendi çocuklarınız nasıl bir hayat yaşıyor, hiç düşünüyor musunuz?

Yoksa çocuklar sadece uzaklarda ve savaşlarda öldürülür, sulh zamanları evlerde, ailelerin içinde hep sevilir, hep özenle büyütülür, öyle mi zannediyorsunuz?

Günlük, sıradan hayatınızı nasıl bir cephede yaşadığınızın ve adı konulmayan hayalet savaşların ortasına mütemadiyen korunmasız çocuklar doğurduğunuzun farkına hiç mi varmıyorsunuz?

Karısını, sevgilisini, çocuğunu gözünü kırpmadan öldüren erkekler bu ülkeye gökten zembille inmiyorlar. Onların varlığı korkunç bir sosyal mühendislikle ince ince inşa ediliyor. Toplumsal cinsiyet rolleri dağıtılırken “eli kanlı erkeklik rozeti” kalplerine ve beyinlerine dev çivilerle çakılıyor. Dinle el ele veren siyaset, erkeği katil, kadını ve çocuğu maktul mertebesine görkemli törenlerle oturtuyor.  

Ailenin değeri üzerinden afili sözlerle iddialı politikalar yapmak için, önce o aileyi değerli kılabilecek bir dünya kurmanız gerekir.

Kadınların, erkeklerin, farklı cinsel yönelimleri olanların, çocukların, gençlerin, yaşlıların, yoksulların kendilerini ne sosyal açıdan ne de ekonomik açıdan asla güvende hissetmediği bir düzende, hiçbir siyasetçi ailenin değerinden bahsedemez. Ülkeyi bir yandan orta çağ karanlığına gömerken, diğer yandan ailevi değerleri yüceltemez.

Bu yazı yazılırken günlerdir Hakkari’de aranan kayıp bir kız çocuğuyla ilgili soruşturmanın korkunç detayları basına düşüyor. Aile üyelerinin ağzından çıkan her cümle o küçük kız çocuğunun ne kadar korkunç bir dünyaya doğurulduğunun dehşetini büyütüyor.

Sadece son dört ay içinde bu ülkede kayda geçen çocuk cinayetlerine bir bakın.

13 Mayıs 2024.

Ankara'nın Keçiören ilçesinde komiser yardımcısı Veysel Öztürk eşi ve 2 çocuğunu öldürdükten sonra intihar etti.

30 Mayıs 2024.

Bursa'da boyacılık yapan Murat Kılıç, evinin bodrumunda 3 çocuğunu öldürdü.

10 Haziran 2024.

Ankara'da Yakup Koca, boşanma aşamasındaki eşi ile 5 yaşındaki kızını silahla öldürdü. Daha sonra aynı silahla intihar girişiminde bulundu. 

17 Haziran 2024.

Mardin’de görev yapan polis memuru Hasan Şahin, eşi ve 3 yaşındaki oğlunu öldürüp, intihar etti.

3 Temmuz 2024.

Ankara'nın Çankaya ilçesinde Murat keklik rehin aldığı 2 çocuğunu tabancayla öldürüp intihar etti.

25 Ağustos 2024.

Konya’da Mehmet Ö. isimli kişi, 5 yaşındaki kızı Hiranur Ö’yü tüfekle öldürdü, eşi Şaadet Ö’yü yaraladı.

26 Ağustos 2024.

Balıkesir’de yaşayan Murat Sevilen tartıştığı 18 yaşındaki kızı Eylem Sevilen’i boğarak öldürdü. Genç kızın cansız bedeni annesi tarafından kanepenin içinde bulundu.

27 Ağustos 2024.

İzmir'in Bornova ilçesinde Vesim Şimşek, 4 çocuğunu silahla vurup intihara kalkıştı.

Bunlar son dört ay içinde basına yansıyan, adli kayıtlara geçen faili belli çocuk ölümleri.

Bunun bir de cinayet olup olmadığı anlaşılamayanları var.

Bunun bir de kayıp olup hiç bulunamayan çocukları var.

Bunun bir de öldürülmeyen ama uzak ya da yakın akrabaları tarafından öldürmekten beter edilenleri var.

Evlerde, sokaklarda çocuklara yapılan ve çoğu zaman ruhumuzun duymadığı türlü eziyet var.

Savaşta öldürülen çocukların korkunç kaderine hep bir ağızdan isyan etmek kolay…

Peki hiç düşündünüz mü, aile içlerinde neden bu kadar çok çocuk mezarlığı var ve sulh zamanı yanı başınızda öldürülen bu çocukların kaderini kim yazar?

Mine Söğüt kimdir?

Gazeteci ve yazar Mine Söğüt, 1968 yılında İstanbul'da doğdu. 1985 yılında Kadıköy Kız Lisesi'nden mezun oldu ve aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümüne girdi. Lisans eğitimini 1989 yılında tamamladı ve aynı bölümde yüksek lisansa devam etti.

Gazeteciliğe 1990 yılında Güneş gazetesinde başladı. Daha sonra Tempo dergisi ve Yeni Yüzyıl gazetesine çalıştı. Haberci adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı.

Çeşitli dergi ve gazetelerde yazı ve röportajları yayınlandı. 2013- 2021 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazdı.

Yayımlanmış yapıtları

- Adalet Cimcoz, Bir Yaşamöyküsü Denemesi (Biyografi - YKY 2000)
- Beş Sevim Apartmanı (Roman - YKY 2003)
- Sevgili Doğan Kardeş (Araştırma - YKY 3003)
- Kırmızı Zaman (Roman- YKY 2004)
- Aşkın Sonu Cinayettir - Pınar Kür'le Hayat ve Edebiyat (Söyleşi - Everest Yayınları 2006)
- Şahbaz'ın Harikulade Yılı 1979 (Roman - YKY 2007)
- Dolapdere, Kürt Kediler Çingene Kelebekler (Deneme - Heyemola Yayınları 2009)
- Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (Roman – YKY 2010)
- Deli Kadın Hikayeleri (Hikâye – YKY 2011)
- Darbeli Kalemler (Derleme – Getto 2011)
- Gergedan, Büyük Küfür Kitabı (Hikâye- YKY 2019)
- Alayına İsyan (Deneme - Can Yayınları 2020)
- Başkalarının Tanrısı (Roman – Can Yayınları 2022)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suskunluğun dayanılmaz hafifliği

Bir kız çocuğunun varlığıyla yokluğu arasındaki o korkunç boşluğa sığan bunca ifrazatı bu ülke son yüzyılda, elindeki tüm kazanımları suistimal ede ede bizzat ve özenle kendisi biriktirdi. Bu olayın failleri en doğru şekilde tespit edilse ve onlara hukuk çerçevesinde en ağır cezalar verilse bile gerçek suçun ve suçlunun adı asla ağza alınmayacak yine

Ülkesini sevmeyen devlet ve bir ormanı yok etmek için işlenen cinayet

"Suç duyurusunda bulunduk yahu. Gittik insan gibi dilekçe verdik. On tane dilekçe verdik, on tane. On tane! Yaza yaza yaza elimiz yoruldu yahu yaza yaza"

Bizim iyiliğimiz için yapılan kötülükler

Şiddeti reddettiğinizde duracağınız yer, bir haksızlığı, hukuksuzluğu kayda geçirmek için avazınız çıktığı kadar bağırmaya başlamak istediğinizde sizden bağıramamanızı talep eder. Bu haksızlığı yapanların sinirlerini bozacak sıfatlar, tanımlar, yakıştırmalar kullanmak istersiniz, o yerde kullanamazsınız. Ortalığı ayağa kaldırasınız gelir. Kaldıramazsınız

"
"