03 Eylül 2011

Türkiye 'sıcak denizlere' açılıyor

Şimdilik kaybeden İsrail oldu. İsrail, bölgenin yalnız ülkesi haleni geldi.

Türkiye-İsrail ilişkileri koptu. Bir süre öncesine kadar kısa vadede onarılması mümkün görülmeyen ilişkilerin artık orta vadede eskisine dönmesi zor görünüyor. Aslında Türkiye’nin tavrı bir anlamda malumun ilanı oldu; tıpkı İsrail’inki gibi. Çünkü Mavi Marmara saldırısından sonra Türkiye kırmızı çizgisi olan “özür ve tazminat talebi” kabul edilmedikçe İsrail ile ipleri koparacaktı.


Bu durum sağcı İsrail hükümetinin karmaşık yapısından kaynaklanıyor gibi görünse de aslında İsrail “devlet” anlayışının geleneksel yaklaşımından farklı değil. İsrail devlet anlayışı uluslararası yasalara uymayarak, şiddet ve zor kullanarak kendi hukukunu uygulayarak, Filistin işgalini kendine hak görerek ve de bu uygulamaları nobran, kendini beğenmiş bir biçimde hayata geçirerek (ve tabii ki Washington’un desteğinde) hareket etme üzerini kurulmuştur. Eğer bu “kural tanımazlıktan” ödün verilirse İsrail’in varoluş, hareket tarzının sekteye uğrayacağı düşünülür. Bu aslında yaratılmış bir paranoya ve kendi toplumunu sürekli tehdit algısı ile yaşatmayı kural edinmiş bir devletin geleneğidir. Türkiye’nin haklı talepleri kabul edilmiş olsaydı, İsrail “devleti” bunu bir yenilgi, kalede açılan bir gedik olarak algılayacaktı. Üstelik uluslar arası yasalara ilk kez uymuş olacak ve alışkanlık haline getirdiği yasadışı uygulamalardan ilk kez taviz vermiş olacaktı. Yani, uluslar arası anlamda yasal bir zemine gelecekti. Meşruiyetini uluslar arası yasaları, kararları uygulamamaktan alan İsrail’in son tavrı çok da şaşırtıcı olmadı.


Gelinen noktada İsrail kendisini bölgeden iyice tecrit etti. Arap ayaklamalarını okuyamayan bir İsrail, bölgesinde alt üst oluşlar yaşanıp bir süre sonra çok farklı dengelerle karşı karşıya kalacakken aynı bölgede kendine müttefik olabilecek tek ülke olan Türkiye’yi de kaybetti.


Donanma Akdeniz'e


Türkiye’nin kararlarının ikisi önemli. Askeri anlaşmalar ve Seyrüsefer güvenliğinde önlemler. Diplomatik olarak ilişkilerin alt düzeye inmesi yeni değil. Ama 15 yıldır farklı düzeyde süren, son yıllarda giderek azalan askeri ilişkilerin yeniden tesis edilmesi tüm bölgenin yeniden şekillenmesi, Arap ayaklanmalarını sonucu, İran’ın durumu, Suriye’nin geleceği gibi orta vadeli konulara bağlı. Türkiye’nin Heronlar konusunda İsrail’e ihtiyacı yok ancak istihbarat paylaşımı konusunda komplikasyonlar yaşanabilir. Eli uzun bir “İsrail”in bölgede atacağı “tersten adımlara” da dikkat etmek gerekir.


Seyrüsefer güvenliği ise iki anlama hatta üç anlama gelecektir. Birincisi, Türkiye gemilerine uluslar arası kara sularda daha çok eşlik edecek, zaman zaman İsrail donanmasıyla karşı karşıya gelecektir. Bu karşılaşmanın boyutları henüz belli olmamakla birlikte, Türkiye İsrail’e “keyfi uygulamalarına dikkat” mesajı vermektedir. İkinci mesaj Akdeniz’de İsrail-Rum kesimi ile birlikte petrol arama çalışmalarını o kadar kolay olmayacağıdır. Bu tavır ayrıca son dönemde gelişen İsrail-Kıbrıs Rum Kesimi-Yunanistan çizgisine de uyarı niteliği taşımaktadır. Üçüncüsü ve şımdılık fark edilmeyen mesaj ise en önemlisi gibidir: Türkiye’nin “sıcak denizlere” çok daha iddialı olarak açılmasıdır. Denizlerde bayrak göstermek “eski imparatorluların” geleneğidir ve günümüzde “güçlü ülke olmanın” sembolü gibidir. Türkiye’nin adımı sanki bu niyeti de ortaya koyar gibidir.


2005’daki Türkiye’nin arabuluculuğunda İsrail ile Suriye anlaşma noktasına gelmişti. Belki bu anlaşma olsaydı tarih farklı akacaktı. Ancak, bugün bölge kaynıyor ve Türkiye-İsrail ilişkileri koptu. Ortadoğu her anlamda sıcak günler bekliyor. Ama şimdilik kaybeden İsrail oldu. İsrail, bölgenin yalnız ülkesi haleni geldi.          


Yazarın Diğer Yazıları

Dağa çıkılmaması için önce dağdakilerin inmesi gerekiyor

Barış sürecine rağmen çok sayıda gencin Kandil’e yol alması belli bir güvensizliğin göstergesi mi?

Sandık birleştirmiyor, bölüyor!

Irak gibi insanların etnik ve mezhebi kökenlere göre hareket ettiği, oy kullandığı bir ülkede seçimler, tarafları bir araya getirmekten çok uzaklaştırıyor.

Kürtlere haksızlık mı yapılıyor?

Kürt hareketi tarihsel bir zihin altı ve tecrübeyle daha sabırlı ve temkinli ilerlemeye çalışıyor. AKP hükümetini eleştirmekten kaçınmıyor, sokakta yerini alıyor.

"
"