AKP'nin sunacağı yeni düzenlemeyle sahipsiz sokak hayvanlarının "uyutulması" planlanıyor
AKP’nin, Hayvan Hakları Kanunu’nda yapmayı planladığı değişiklikle, 30 gün içinde sahiplenilmeyen sokak hayvanları “uyutulacak!"
Sokak hayvanları uyku sıkıntısı çekmiyor elbette. “Uyutma” kelimesini kullanarak, vatandaşları uyutmak istiyorlar aslında.
Çünkü yapmak istedikleri şey, doğrudan doğruya sokak hayvanlarının topluca katledilmesi.
Saray’da yaşayıp, kalabalık otomobil konvoylarıyla sokaklardan geçip giderken, halkın nasıl yaşadığını görmemenin bir sonucu bu.
“Seçimi neden kaybettik” diye toplantılar yapacaklarına, sokaklarda biraz gezinseler, gerçek dünyadan ne kadar koptuklarını ve seçimi de neden kaybettiklerini görecekler ama o saltanattan da vazgeçemiyorlar işte.
Sokak hayvanları yani kediler ve köpekler, kentlerin, kasabaların büyük bölümünde bir anlamda sahipli hayvanlardır.
Hayvansever vatandaşlar tarafından bakılırlar.
Türkiye, kedi–köpek maması pazarı 2022’de 130 milyon dolara yaklaşmıştı. Bunun önemli bölümünün sokak hayvanlarının beslenmesinde harcandığını tahmin etmek mümkün.
Caddelerde, sokaklarda bir tur atmak, köşe başlarında mama kaplarına bırakılmış mamaları görmek bunu anlamak için yeterli.
Sahipsiz kedi–köpek nüfusunun aşırı artışının yaratacağı sakıncaları önlemenin yolu, kısırlaştırmadan geçiyor, öldürmekten değil.
Belediyelerin görevlerinden biri de budur.
Bugün kedi–köpek kısırlaştırmak için ayrılacak bütçe, gelecekte kentleri saracak kemirgenlerle mücadele için harcanması gereken bütçe ile kıyaslanmaz bile.
New York, Paris, Londra gibi büyük kentlerin bu konuda nasıl çaresiz kaldıkları da ayrı bir bahis.
Elbette hayvanseverlerin bu konudaki sorumluluklarını da unutmamak gerek.
Belediyeleri görevlerini yapmaya zorlamak, belediye olanakları yetersiz kaldığında da bir araya gelerek kısırlaştırma sorununu halletmek hayvansever olmanın bir gereği.
Sorumluluklardan kaçmak, büyük bir hayvan nüfusunun katledilmesiyle sonuçlanacak.
AKP milletvekillerinden vicdanlı bir itiraz çıkmaz ise elbette.
* * *
Türk polisine güvenmek ya da güvenmemek
Bu olay uyuşturucu ticareti ile mücadele konusunda bize çok anlamlı bir mesaj veriyor aslında. Başımızı biraz da utançla öne eğmemize yol açacak bir mesaj bu
|
Kolombiya'nın Cartagena Limanı’nda, varış yeri İstanbul olan 151 kilo kokain ele geçirildi
Kolombiya’da varış limanı İstanbul olan 151 kilo kokain ele geçirildi.
Kokainler, gemideki düğme yüklü konteynıra Ekvador’da yüklenmiş, Kolombiya’da transit geçiş için beklerken yapılan kontrolde yakalanmış.
Bu olay uyuşturucu ticareti ile mücadele konusunda bize çok anlamlı bir mesaj veriyor aslında.
Başımızı biraz da utançla öne eğmemize yol açacak bir mesaj bu.
Normal olarak, bu uyuşturucunun gemide yüklü olduğu anlaşıldığında “kontrollü takip” yapılır.
Çıktığı liman belli, geminin duracağı limanlar belli, hangi konteynırda uyuşturucu olduğu belli.
Ülkelerin narkotik polisleri tarafından bu mal izlenir ve Türkiye’deki son adrese “sağ salim” gelmesi beklenirdi.
Sonrası Türkiye’deki narkotik polisin işi olurdu. Mal kime ait, kim teslim aldı, nerede depoluyor, uyuşturucu konteynırını takip ederek bu bilgilere ulaşılır ve çete topluca ele geçirilebilirdi.
Bu olayda bu yol tercih edilmemiş, uyuşturucu daha transit limanda beklerken yakalanmış.
Bu durumda malın asıl sahibinin kim olduğunu bulabilmek artık çok zor.
Neden böyle oldu sorusu akla Kolombiya polisiyle Türk polisi arasında bir “güvensizlik” mi olduğu sorusunu da akla getiriyor.
Daha da vahimi, ortaya saçılan son rezilliklerden sonra biz polisimize ne kadar güvenebileceğiz sorusu da bir başka yanıtsız soru.
* * *
Sevap kazanmak bile daha pahalı!
Her iki kuruma yaptığınız “kurban vekaleti ödemesi”, kurbanların yıl boyunca kesilerek ihtiyaç sahiplerine dağıtılacakmış. Yani parayı bugün veriyorsun, sevabı belki de 10 ay sonra hesabınıza geçiyor
|
Diyanet İşleri Başkanlığı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı’nın 2024 yılı vekaletle kurban kesim bedelini yurt içinde 11 bin 750 lira, yurt dışı 4 bin 750 lira olarak belirlediklerini açıkladı.
Yani yurtdışında bir kurban kestirerek kazanacağınız sevabın eşdeğerini Türkiye’de bir kurban kestirerek kazanmak için 2,5 misli bir bedel ödemeniz gerekecek.
Görüyor musunuz, Reis’in kendisini iktisatçı zannetmesinin bedelini?
“Vekaletle kurban kesimi pazarında” rekabet keskin belli ki.
Kızılay, yurtdışı kurban bedelini 4 bin 300 lira olarak belirlemiş.
Yani aynı sevabı Diyanet’e göre 450 lira daha ucuza elde edebilmeniz mümkün.
Yurtiçinde ise Kızılay’ın fiyatı ile Diyanet’in fiyatı aynı.
Burada Rekabet Kurulu’nu ilgilendiren bir durum var diye düşündüm. Belli ki “anlaşmalı fiyat” belirlenmiş. Yurtiçinde anlaşmamış olsalardı, buradaki fiyat da yurtdışındaki gibi farklı olabilirdi.
Her iki kuruma yaptığınız “kurban vekaleti ödemesi”, kurbanların yıl boyunca kesilerek ihtiyaç sahiplerine dağıtılacakmış.
Yani parayı bugün veriyorsun, sevabı belki de 10 ay sonra hesabınıza geçiyor.
Tabii bu durumda bu kurumların kurban fiyatları için nasıl bir yıl garanti verebildikleri de ayrı bir mesele.
Parayı verdiğinizde sizin için bir hayvan alıp, bir yerde besliyorlar mı, yoksa kurban ihtiyaç duyulunca mı satın alınıp kesiliyor?
Her iki durumda da maliyetler artıyor olmalı. Beslenme ve barındırma maliyeti ve enflasyon kaynaklı olarak kurbanlık hayvan fiyatlarının artmasından kaynaklanacak ek maliyet.
Buradan anlıyoruz ki yatırılan paralar bir yerlerde nemalandırılıyor. Bu durum vekaletle kurban kestirenin kazanacağı sevabı ne yönde etkiler?
“Alimler” bu konuda ne düşünüyor?
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?
Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu
Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.
12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı
Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu
1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.
Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.
1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grubu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.
2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı.
"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.
|