İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısına katılmış ve İstanbul’da belediye için başlatılan “teftiş” hakkında bilgiler vermiş.
Anlattıklarının çoğu bir incir çekirdeğini ya doldurur ya doldurmaz.
Ancak bunların içinde bir tanesi var ki “zehir hafiye” olacağım derken başını belaya sokacak gibi geldi bana.
Ve şimdi buradan bütün AKP’lileri, özellikle de AKP medyasında ve partinin yönetim kademelerindeki bazı tipleri uyarmak isterim.
Önce Bakan'ın anlattıklarına kulak verelim.
Bakan Soylu, bu toplantıda DİAYDER isimli dernek ile ilgili açıklamalarda da bulunmuş.
İddiasına göre, bazı din adamlarının kurup, üye oldukları bu dernek PKK ile bağlantılıymış.
Şöyle anlatıyor:
“DİAYDER’dekiler PKK ile bağlantılı. Onların kimlerle fotoğrafları olduğunu, bu fotoğrafları nerede çektirdiklerini biliyoruz.”
Bakan'ın bu sözlerini okurken gözümün önünden bir film şeridi geçti: Bazı AKP milletvekilleri, bazı parti yöneticileri, yandaş medyanın kendisine gazeteci süsü veren maiyet memurları, kerli ferli iş adamları…
Hepsi Fetullah Gülen’in çevresine sebilhane sürahisi gibi dizilmiş, kameraya sırıtarak bakıyor.
Fotoğrafların hepsinin Pensilvanya’da çekildiğini biliyoruz, tıpkı Bakan’ın DİAYDER’cilerin fotoğraflarının nerede çekildiğini bildiği gibi.
Kimler yok ki aralarında.
Mesela son günlerde adını en çok duyduğumuz Bakan Nurettin Nebati bunlardan biri.
Eğer Soylu’nun söylediği gibi bu tür fotoğraflar bir suç için kanıt oluyorsa hepsi güme gitti demektir.
Hatta bakanın bizzat kendisi de!
Mesela Brezilya’da yakalanan kokain uçağının sahibi ile fotoğrafı var. Thodex soyguncusu ile fotoğrafı var. Hatun Tuğluk’un cenazesine saldıran tiple fotoğrafı var. SBK’nın uçağına binerken çekilmiş fotoğrafı var.
Yani Bakan’ın da çekeceği var!
Toplantıdan sızan habere göre Soylu, 8 aydır takip edildiğini söylemiş.
İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul’da belediyeye yakın bir binası varmış, görüşme randevularını oraya veriyor ve kendisi o kadar kibar birisiymiş ki gelenleri kapıda karşılayıp, kapıda uğurlama adeti varmış.
Ve Allah sizi inandırsın Belediye’deki teröristler bunların hepsini takip etmişler.
İçişleri Bakanı, takip edildiğini 8 ayda ancak fark etmiş ama ilginç olan şu ki takipçileri gidip yakalamamış, yakalanmaları için emir de vermemiş.
Binanın belediye binasına yakın olmasından anlıyoruz ki “takipçi teröristler” de belediyede çalışıyorlar!
Size de tuhaf gelmiyor mu?
Sokakta iki bildiri dağıtanın evini gece yarısı basıp, götürebilen polis, İçişleri Bakanı’nı 8 aydır takip edenlere bir telefon bile açmamış; “kardeşim bakanı niye takip ediyorsunuz” diye!
Önerim bu tür hikâyeler uyduracağı zaman profesyonel destek almasıdır.
İnsan iki tane de polisiye roman okumaz mı birader?
***
Talih kuşu!
Sizlerle birlikte olamadığım yılın son günlerinde Türkiye’de her şey kötüye gitmiyordu.
Ortaklarının kimler olduğunu bilmediğim bir şirkete, deyim yerindeyse talih kuşu kondu.
Hayır, Milli Piyango’da büyük ikramiye filan çıkmadı. Zaten çıksa ne olur, çıkmasa ne olur?
Tesadüf bu ya, büyük ikramiye yine çeyrek bilete çıktı. Yani kazanan 30 milyon liranın sahibi oldu, o da biletine bakmayı hatırlayıp, gider ödülü alırsa!
“Yaşayan en büyük iktisatçı” Recep Tayyip Erdoğan’ın yönettiği ülkenin Merkez Bankası, 29 Aralık 2021 günü vadeli döviz satış ihalesi yaptı.
Bir ay vadeli ihaleye 74 milyon dolar teklif gelirken, ortalama fiyat 12,74 TL oldu.
Üç ay vadeli ihaleye ise 115 milyon dolar teklif geldi, ortalama fiyat 13,22 TL olarak kaydedildi.
İki ihalede toplam satış 174 milyon dolar oldu.
Dün bu yazıyı yazarken baktım, Merkez Bankası’nın 2 Ocak 2022 günü için ilan edilen ABD kuru 13.3530 liraydı.
Yani 27 Ocak günü olması beklenen fiyatın (12,74) 0.6170 kuruş üstü.
Hiçbir şey değişmese ve dolar kuru 27 Ocak gününe kadar bu seviyede çakılıp kalırsa şirketin kârı 45 milyon 362 bin lira olacak.
Milli Piyango’dan daha iyi değil mi?
27 Ocak gününü defterime kaydettim ki unutmayayım, bakayım şirket kaç lira kazanmış olacak diye.
Boşuna zenginin malı, züğürdün çenesini yorar dememişler. Çenemi yorduğu gibi, not defterimi de dolduruyor.
Ve bu şirketin kim olduğunu merak ettiğim sahibini de kutlarım, müdebbir tüccar dediğin işte aynen böyle olur!
***
Siyaset üzerinde idari vasiyet!
Bunu daha kaç kere yazacağım, bilmiyorum.
Öyle görünüyor ki iktidar partisinin il başkanı gibi davranmayı alışkanlık haline getiren valiler sayesinde bu işten çok ekmek çıkacak.
Eskişehir’de CHP İl Başkanlığı parti binasına bir pankart astı.
Pankartta bir ekmek fotoğrafının yanında şu yazılıydı:
“Faizci kazanacak, millet ödeyecek.! Ekmeğe vergi, faizciye dolar garantili faiz!”
En altta da CHP’nin altı oklu amblemi.
Valilik bu pankartı polis göndererek gece yarısı indirmiş.
Niye böyle yaptığı belli: Vali Bey, devlet memuru olduğunu unutmuş, aklınca siyaset yapmaya kalkmış. Polisi de bu işe alet etmekte sakınca görmemiş.
Polis de Vali Bey’e “verdiğiniz emir kanunlara ve Anayasa’ya aykırı, bunu uygulayamayız” dememiş. Çünkü o da kendisini iktidar partisinin güvenlik amiri zannediyor!
Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu çok açık.
Partiler, siyasi hayatımızın vazgeçilmez unsurları. (Anayasa Madde 68)
“Siyasi partiler, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlarlar.” (SPK Madde 3)
Valiler ise yine aynı Anayasa’ya göre, siyasi parti üyesi olamazlar, siyasi parti üyesi gibi davranamazlar.
Bu tür “idari vesayet” uygulamaları, milli iradenin serbestçe kendisini ortaya koymasını engeller.
Eskiden askerler bu görevi görüyordu, şimdi sıra valilere mi geldi?
Nedir bu milli iradenin sizin gibi vesayetçilerin elinden çektiği?
Birkaç sözüm de CHP Eskişehir İl Başkanı için var.
“Faizci” diye kimi aşağıladığınızı düşünüyorsunuz?
Tefecileri kastediyorsanız daha açık ifade etmeyi deneyin.
Serbest bir ekonomide, sahip olduğu parayı şu ya da bu nedenle kullanmaktan vazgeçmenin, tasarruf etmenin karşılığı faiz olur.
Bildiğim kadarıyla CHP de ülkemizdeki birçok parti gibi serbest piyasayı savunuyor.
Birikimler enflasyona karşı böyle korunur, tasarrufların yatırıma dönüşmesi de böyle mümkün olur.
Birikimini banka faiziyle değerlendirmek isteyenleri “faizci” diye aşağılamak kusura bakmayın ama sizi de AKP’nin başkanıyla aynı hizaya koyuyor.