08 Şubat 2022

Siyasi sorumluluklara ne oldu?

Isparta'ya iş bilmez valiyi hangi siyasi karar mercii tayin ettiyse, siyasi sorumlu odur

TBMM Başkanvekili ve AK Parti Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç, Isparta'da yaşanan rezilliğin ardından "çok ciddi mağduriyetlerin olduğunu biliyoruz" dedi ve vatandaşlardan helallik istedi.

"Ama" demeden de duramadı, "ama bir afet halidir" diye helallik istemesine neden olan olayın sorumluluğunu da üzerinden attı.

Sorumlu olanlar elbette sadece iklim değişikliği, doğal olaylar, üç harfliler vs. değildi.

Bilgiç, bazı siyasi parti temsilcilerinin karla mücadelede yürütülen yoğun çabaları görmezden gelerek yorumlarda bulunduklarını söyledi.

"Tamamen kirli siyaset ve şov amaçlı yapılan açıklamaları görüyoruz. Böyle durumlarda kenetlenmek, birlikte mücadeleyi yapmak, işin ucundan tutmak gerekirken, yapılan kirli siyaseti de buradan kınıyorum" dedi.

Gördüğünüz gibi AKP, "teflon" özelliğini hiç kaybetmiş değil.

Dünya yıkılsa, onlara bir şey yapışmıyor.

Türkiye'yi onlar yönetiyor ama sorumlu hep başkaları.

Beceriksizlikten ve ehil olmamaktan kaynaklanan sorunlar, eleştiri konusu olunca yapılan şey "kirli siyaset" oluyor.

Bir politikacının, ülkenin, vatandaşların yaşadığı bir sorunun gündeme getirilmesini "kirli siyaset" olarak tanımlaması üzerinde durmaya değer bir konu.

Siyaset, sorunları çözmek için yapılır.

İktidar sorunlara kendince çözümler üretir, muhalefet de bu çözümlerde gördüğü yanlışları söyler.

Demokrasilerde işler böyle yürür.

İktidar, ülkenin yönetiminden siyaseten sorumludur.

"Dicle'nin kıyısında kaybolan kuzudan" kim sorumluysa, Isparta'da elektrik arızasının üstesinden günlerce gelemeyen de odur.

Recep Tayyip Erdoğan, 20 Mayıs 2014 günü ne demişti?

"Bu ülkenin başbakanı olarak açıkça ifade ediyorum ki, Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı bir koyun bile benim mesuliyetim altındadır."

Isparta'ya iş bilmez valiyi hangi siyasi karar mercii tayin ettiyse, siyasi sorumlu odur.

Özelleştirme sözleşmesinin koşullarına uyulup uyulmadığını takip etmek, şebekenin her koşulda hizmete devam etmesini sağlayacak önlemlerin alınıp alınmadığını denetlemek kimin göreviydi?

Enerji Bakanı her kimse onun göreviydi ve bunu yapmamış olmanın siyasi sorumluluğu da onun üzerinedir.

Bir kez daha ortaya çıktı ki Türkiye'nin temel kurumları tel tel dökülüyor.

Dökülüyor çünkü o kurumlarda önemli mevkileri geçtim, sıradan bir şube müdürlüğü bile siyaseten uygun olana tahsis ediliyor, işi bilene, layıkıyla yerine getirecek olana değil.

İmam hatipten mezun olmak, partiden bir kartvizit sahibi olmak, cuma namazlarında boy gösterip, mümkünse bir tarikata kenarından da olsa ilişmek, kamuda görev almak için "yeterli şart" haline gelmiş durumda.

O kişi o işi hakkıyla yerine getirecek bilgiye, donanıma sahip mi? Bu kimsenin umurunda değil.

Zaten bulundukları makamlara böyle tercihler ile gelmiş kişilerin, işlerini yapmak gibi bir dertleri de yok.

Salla başı al maaşı, kimsenin işine burnunu sokma, çünkü işini iyi yapmamakla suçladığın kişinin torpili, seninkinden büyük birisi olabilir.

Bunların hepsi, siyasetin eseridir, siyasi kararlarla gerçekleşir.

Onun için muhalefetin bu siyasi durumu eleştirmeleri de kirli siyaset filan değildir.

Demokrasilerde işler böyle yürür, bizim eksikli, çeyrek demokrasimizde de elimizde şimdilik sadece bu var.

Yönetenlerin siyaseten sorumlu olmadıkları düzenler, totaliter, faşist rejimlerdir.

Sadece öyle ülkelerde siyasi eleştiri hoş karşılanmaz, zaten siyaset de yasaktır.

İstedikleri de bu galiba: Hiç kimseye hesap vermeden, memleketi yönetmeye devam edebilmek!

* * *

İnşaat bu noktaya nasıl gelebildi?

Bilal Erdoğan'ın Başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı, Süleymaniye Camii'nin önünde yükselen yurt binası inşaatına yönelik tepkiler üzerine şu açıklamayı yaptı:

"Süleymaniye, İstanbul'un ruhudur. İlim Yayma Vakfı'nın varlık sebebi, bu ruhun korumasıdır. Süleymaniye'nin ruhuna zarar verebilecek herhangi bir girişimi önce biz kabul etmeyiz. Süleymaniye'nin siluetinin korunması için üzerimize düşen her tür fedakarlığı yapmaya hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. İlgili kurum ve kuruluşları, üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye davet ediyoruz."

İnsanın bu fedakârlık karşısında gözleri yaşarıyor tabii ama hemen ağlamaya başlamayın.

Göz yaşlarınızı yazının sonuna saklamanızı rica edeceğim.

Demek ki Bilal Bey ve vakıf arkadaşları, orada öyle bir inşaat yaptırdıklarını, o inşaatın nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyorlarmış.

Belli ki vakfa sızmış birileri Fatih Belediyesi ile el ele verip, bu gizli inşaatı başlatmışlar.

İnsan gerçekten hayret ediyor!

Vakfın bu açıklaması üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu "olumlu bir gelişme" olduğunu söyledi.

"Süleymaniye Camii'nin tarihi kimliğine uygun yenileme avan projeleri hazırlayacağız. Bunun dışında Süleymaniye'nin tarihsel kimliğine ve değerine aykırı proje ve uygulamalara, yenileme alanları avan proje onay makamı olarak izin vermeyeceğiz" dedi.

İBB'den habersiz inşaatın bu kadar yükselmiş olması nasıl mümkün olabildi, o konuya değinmedi.

İnşaat izninin nasıl olup da verilebildiği konusuna da girmedi. Ama yüreğimizi ferahlattı, artık izin vermeyeceklermiş!

Şimdi ister ağlayın ister gülün.

Yazarın Diğer Yazıları

Yeni yıl kararlarınızı çöpe attınız mı?

“1 Ocak’tan sonra spora başlayacağım, her gün beş bardak su içeceğim, İtalyanca kursuna yazılacağım, bir ay sadece sebze yiyeceğim, son kadehimi 31 Aralık’ta bırakacağım” gibi sözler verdiyseniz üzülmeyin, yalnız değilsiniz. Hem bu sözleri vermek, hem de tutamamak konusunda yalnızlık çekmeyeceksiniz...

Sahte hukuk diploması!

Adamın biri bir yalan uyduruyor, belli bir merkezden yönlendirilen troller sosyal medyada curcuna yaratıyor ve savcı soruşturmayı bu olayın mağdurları aleyhine açıyor. “Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesini bilmeyen bir kişinin hukuk fakültesini gerçekten okumuş olduğuna inanabilir miyiz?

“Bu şey”, nasıl bir şey?

Apo’nun sözleriyle “Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigma”, Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır’da açıkladığı gibi “sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husus” ise TBMM’de grubu olan partiler ile konunun ne alakası var, İmralı heyeti niye gidip geliyor?

"
"