14 Kasım 2024

Sinirlenen Adam’ın subliminal video mesajı

Bahçeli, terk edilmiş bir âşık gibi tek başına. Oturuyor, gözleri bir bilinmeze dalmış. Subliminal mesajlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama Erdoğan hiç oralı değil

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Serbestiyet muhabiri Hilal Köylü’nün “çözüm sürecinde Erdoğan ile görüş ayrılığı var mı” sorusuna çok kızdı.

“Basın mensubu kardeşlerim, Türkiye’yi tahrik edici yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vaz geçin. Geçemiyorsan mesleği bırak” dedi.

Bahçeli’nin karşısında soru soran gerçek bir gazeteci görünce sinirlenmesi normal. Bu ülkede çok sık rastlanan bir canlı türü değil çünkü.

Üstelik belli ki adam bu konuda yaralı. Üzerine üzerine gitmenin ne alemi var?

Bahçeli’nin, “Abdullah Öcalan gelsin, TBMM’de PKK’nın silah bıraktığını ilan etsin, sonra da umut hakkından yararlansın” çağrısından bu yana bir aydan fazla zaman geçti.

Bu süre içinde Erdoğan’ın karşısına çıkan, uçağına bindirilen kendilerine gazeteci süsü verilmiş tiplerden hiçbiri bu soruyu sormadı.

Sanki böyle bir çağrı yapılmamış gibi davrandılar.

Erdoğan da Bahçeli’yi yıkadı, yağladı ama bu konuyu ağzına bile almadı.

Buradan anladık ki Erdoğan, bu konunun kendisiyle konuşulmasını hiç istemiyor.

Onun için hala gazetecilik yapmaya çalışan bir muhabirin aynı soruyu Devlet Bahçeli’ye sorması, adamın sinir uçlarının tahriş olmasına yol açtı.

“Sinirlenen adam” ertesi gün bir video klip yayınladı.

Fonda “Çırpınırdın Karadeniz” çalıyor; güzel, içli bir türkü.

Fondaki türküye uygun, ağır hareketlerle Devlet Bahçeli boy gösteriyor.

Klip “Dün söylediğimiz gibi. Bugün de…” yazısıyla açılıyor.

Ardından saz Çırpınırdın Karadeniz’in ilk notalarını basarken, dış ses konuşuyor. Anlamayan olabilir diye aynı sözleri görüntünün üzerine yazıyla bindirmişler:

“Bazen çok şey söyleseniz de kalabalıkta kaybolur…”

“Yalnız kalırsınız bazen…”

Hemen altında diğer harflere göre oldukça küçük puntoyla “en yakınınız” yazılı.

Bahçeli, terk edilmiş bir âşık gibi tek başına. Oturuyor, gözleri bir bilinmeze dalmış.

Sonraki planda “en yakınınız” yazısı büyümüş, “En yakınınız bile anlamaz sizi” kulağımızda çınlıyor, gözümüze sokuluyor.

MHP'nin X hesabında yayımlanan videodan alınmıştır

Ardından gelen planda parmaklarıyla malum işareti yapan Bahçeli görüntüsünün üzerinde şunlar yazılı:

“Ülkücülük, ülken için dünyayı karşına almaktır bazen.”

“Hayırlarınız, evetleriniz karışır kalabalığın gürültüsünde.”

“İşte o zaman bilge bir akıl, mangal gibi bir yürek ve tek başına direnme gücü önem kazanır.”

Bu son cümleden mangal gibi yürek ve bilge akıl sahibinin Bahçeli olduğunu da anlıyoruz.

Filmin dramatik bitişinde sözler şöyle: “Belki sonra herkes aynı şeyi söyler, sen ben söylemiştim demezsin. Çünkü önce ülkem ve milletim demişsindir bir kere.”

“Herkesin seyretmiş olma ihtimali olan bir video klibi niye böyle ayrıntılı olarak yazdın kardeşim” diye soracak olursanız, sebebi Bahçeli’ye bir el uzatmak isteğim.

Tamam siyasi görüşlerimiz farklı ama böylesine hisli duygularla yüklü bir insanı, tek başına bırakacak da değilim!

Subliminal mesajlarla bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama Erdoğan hiç oralı değil.

Benim görevim de bu subliminal mesajı, Erdoğan’ın anlayacağı dile çevirmek.

Devlet Bey adına “etki ajanlığı” yapacağım yani!

Erdoğan’a hatırlatmak isterim ki Devlet Bey, ortada fol yok yumurta yokken bir komplo teorisine inanıp, DSP – ANAP – MHP koalisyonunu, seçim kaybetme pahasına bozdu.

Yine günün birinde durduk yerde Erdoğan’a tek adamlığın yolunu açtı.

Bugün de durduk yerde Apo’yu zindandan çıkarmaktan, kardeşlikten söz ediyor.

Eskiden bu yaptıklarını “durduk yerde” yaptığını düşünen herkes zaman içinde ters köşe oldu. Ben de dahil!

Bugün de “durduk yerde” yaptığını zannettiğimiz şeyi yapıyor ama bilin ki aslında “durmuyor.”

Böyle videolarla, maiyet gazetecilerine oralı değilmiş gibi verilen demeçlerle birbirinize mesajlar yollamaya çalışacağınıza, oturup konuşsanız iyi olur.

Unutmayın ki odadaki takvim de geçenlerde hortlamıştı!

Diyeceğim şu ki hiçbir şey olmasa bile bir şeyler oluyor!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Suriye konusunda kafalar karışık

Siyasi İslamcılar, Esad’ın devrilmesiyle ortaya çıkan durumu “devrim” olarak niteliyorlar. Öte yandan kendilerini “komünist” ya da “sosyalist” diye tanımlayanların da kafaları biraz karışık. İnsan hakları, özel olarak kadınların hakları, işçilerin, çalışanların haklarını bekleyen gelecek ne olacak?

Kralın bütçesi keyfine göre

Türkiye bir demokrasi değil de bir Orta Çağ krallığı olsaydı, kral ya da padişah parayı keyfine göre toplar ve harcardı, kimse de bunun hesabını soramazdı. Yoksa Türkiye bir Orta Çağ krallığı mıdır?

Aslında Erdoğan “Esed’den hâlâ umutluydu!”

Suriye konusunda ikinci kez bir istihbarat fiyaskosu yaşadık. En önemli güvenlik tehdidinin Suriye’den geleceğini düşünen bir yönetim, rejimin ve muhaliflerin güç dengesini ve planlarını uygulama kabiliyetlerini öngörebilmeliydi. Gördük ki Türkiye’yi yönetenler de haberleri televizyondan izliyor!

"
"