25 Temmuz 2019

Sığınmacılara “geçici” demek, sorunu çözmüyor

Bugün Türkiye’deki en önemli sorun, birçok şehrin nüfus dengesinin geri dönüşü olmayacak şekilde bozulmuş olması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kayıtlı olduğu şehir dışında yaşayan Suriyeli geçici sığınmacıların, kayıtlı oldukları yerlere gönderileceklerini söyledi.

“Ben gitmem” diyen olursa da zorla gönderilecekmiş!

Her yavrum hey, analar ne aslanlar doğruyor!

“Keşke geçen yıl da Süleyman Soylu İçişleri Bakanı olsaydı” diye hayıflanmamak mümkün değil!

Pardon, şimdi fark ettim, adam üç yıldır İçişleri Bakanı imiş!

İstanbul’da kayıtlı olan Suriyeli sığınmacı sayısı 550 binin üzerinde.

Burdur ve Bolu’nun ilçeleri dahil toplam nüfusu kadar yani!

Şimdi diyorlar ki İstanbul’da kaydı olmayan, İstanbul’da yaşamayacak, kayıtlı olduğu yere gidecek.

12 Temmuz’dan bugüne kadar yapılan aramalarda bu durumdaki bin sığınmacı “ele geçirilmiş”, “kayıtlı oldukları şehirlere” gönderilmiş.

İstanbul’daki Suriyeli sayısı 557 binden 556 bine düşmüş! İstanbul, bayağı bir ferahlamış yani!

Suriyeli geçici sığınmacılar ile ilgili olarak hükümetin politikası bundan ibaret!

Pardon bir de “bayramlaşmaya gitsinler de memleketlerini unutmasınlar” politikası var ama bundan yararlanabilenlerin sayısı 100 bini bile bulmuyor. 3 milyon 600 küsur bin kişiden 50 – 60 bini!

Bugün Türkiye’deki en önemli sorun, birçok şehrin nüfus dengesinin geri dönüşü olmayacak şekilde bozulmuş olması.

Gaziantep ve Şanlıurfa’da yaşayan her beş kişiden biri Suriyeli. Hatay’da bu oran dörtte bir!

Adana, Mersin, Mardin, Osmaniye’de yaşayanların ise 10’da biri Suriyeli.

Ve Kilis! Bu şehirde yaşayan her on kişiden sadece 2’si TC kimlik kartı taşıyor, 8’i Suriyeli!

Suriyeli sığınmacıların Türkiye’nin nüfusuna oranı ise yüzde 4,43.

Suriyeli sığınmacıların nüfus artış hızı, doğumlar ve gelmeye devam edenlerle birlikte TC vatandaşlarından daha fazla.

Önümüzdeki beş – on sene içinde nüfus içindeki Suriyeli payının daha da artacağını bilelim.

Hiçbir statüsü olmayan dev bir nüfus!

Suriyeli göçmenlerin 1 milyon 685 bini 18 yaşın altında ve eğitim olanaklarından yoksun!

Türkiye’yi yakın bir gelecekte ne bekliyor dersiniz?

Ben yanıtlayayım: Yaşamdan bir beklentisi kalmamış, ümitsiz, çaresiz insanlar!

AKP Genel Başkanı, Türkiye’nin sığınmacılar için 35 milyar dolar harcadığını söylüyor ama Suriyeli sığınmacıların çizdikleri genel tabloya bakınca “evet, bu kadar para harcanmıştır” da diyemiyoruz.

Yoksa bu bahaneyle de mi bal tutan parmaklar yalandı diye düşünmeden edemiyor insan.

Suriyeli sığınmacıların sayısı 500 binleri aştığında da aynı şeyleri yazıyordum, şimdi de.

Bu Türkiye’nin önündeki en kapsamlı sorunlardan biridir ve bu iktidarın bilgisi de, görgüsü de bu sorunu çözmeye yetmeyecek.

Suriyelilere “geçici sığınmacı” diyerek sorunu hafifletebileceğini zanneden bu iktidarın kafasını kuma gömen devekuşlarından ne farkı var?

 

***

Erdoğan neden görünmüyor?

Birkaç gündür kafam ne kadar rahat anlatamam.

“O ses Türkiye” çıkacağı zaman radyoyu, televizyonu kapatıyorum. Kapı altlarına filan da çaput tıkıyorum ki oradan bile sızıp, kulağıma gelmesin!

“Sahibinin sesi yazarlardan” öğrendiğimize göre Reis – i Cumhur kampa girmiş, bir yandan dinleniyor, diğer yandan da partide yapacağı işler için hazırlanıyormuş.

Devleti yönetmekten ne zaman vakit buluyordu da günde iki kere o toplantı senin, bu toplantı benim nutuk atıyordu, onu bilemem.

Ancak şunu biliyoruz ki bu kamp dönemi çalışmaları nedeniyle orada burada nutuk atmaya da ara vermiş olması, dedikoduları da beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı’nın rahatsızlığı nedeniyle ortalıkta görünmediği iddia ediliyordu.

Önce İsrail kaynaklı bir haber sitesinde yayınlanmış bu haber, sonra da WhatsApp gruplarıyla filan yayıldı.

“Doğru mu, sen de duydun mu” diye bana sorduklarında, yalan olma ihtimalinin çok ama çok yüksek olduğunu söyledim.

Bütün dünya dururken, kimsenin tanımadığı bir haber sitesinin böyle bir habere ulaşabilmesi imkansızdır.

Yalan olduğu, Türkiye’yi karıştırmayı hedeflediği oradan belliydi.

Ancak bu durumun iyi yönetilmediğini de söylemek zorundayım.

Cumhurbaşkanı’nın durduk yerde çıkarılan her dedikoduya yanıt vermesi elbette gerekmez ama mesela bir öğlen namazında camiden çıkarken şöyle bir görünüvermesi bile yeterli olurdu.

Bir uyarı da memleketimizin meraklı turşucularına yapayım: Doğruluğundan emin olmadığınız haberlerin yayılmasına aracılık etmeyin.

Bu, sosyal medya çağında yeni bir enformasyon savaşı yöntemi.

Kimin, hangi amaçla uydurduğunu asla bilemeyeceğiniz haberlerini, sosyal medya gruplarında filan paylaşmak, istemeden de olsa o amaca hizmet etmeniz sonucunu doğurur.

Ve unutmayın ki bu tür hayati bilgiler zaten kısa süre içinde resmen açıklanır. Resmi açıklama yoksa, böyle bir olay da yok demektir!

Erdoğan dün gece Malezya Başbakanı ile gazetecilerin karşısına çıktı ve bu fotoğrafı verdi. Gördük ki turp gibiymiş.

***

Bakara, makara, hakuna matata!

İran’ın, ABD ambargosunu delmek için Türkiye’de düzenlediği altın operasyonu sırasında Reza Zarrab ile al takke ver külah olan eski bakanlardan Egemen Bağış, Prag’a Büyükelçi tayin edilecekmiş.

Haberlere göre bunun için Çekya’ya bilgi verilmiş, “uygundur” yazısı bekleniyormuş.

Egemen Bağış’ın “yeni Türkiye”yi, başarıyla ve hakkıyla temsil edeceğine inanıyorum.

Bir kere çok şık giyiniyor.

Reza Zarrab’ın sık sık takım elbiseler ve ona uygun ayakkabılar armağan ettiğini de biliyoruz.

Gerçi zaman içinde cepleri boşalmıştır ama bu dış görünüşü etkilemez! Lacivert takım, her zaman lacivert takımdır, nokta!

Bir de unutmamak gerekiyor ki Bağış, her Cuma “bakara – makara bir mesaj sallıyor”.

Bu nedenle arkasında çok hayır duası olacak!

Prag’daki Büyükelçilik binası güzel bir semtte, Bağış’ın eşi, hediyelik eşya işini oraya da taşıyabilir!

Gerçi Bağış’ın bakanlıktan düşürülmesinin ardından hediyelik dükkanında işler nasıl gitti takip edemedim.

Bizim memlekette, bu tür işlerdeki ticari deha, eşlerden birinin bakanlık göreviyle ani bir küşayişe uğrar, görev bitince ticari deha da küllenir, bunu biliyorum.

Bence Prag’a, AKP iktidarını temsile tam layık bir büyükelçi bulunmuş durumda, inşallah Çekler bir lüzumsuzluk çıkarmazlar!

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin yargıya bakışı: "Yetkili" değil, "görevli"

AKP'nin 2011'deki Anayasa taslağında "yargı yetkisinden" değil, "yargı görevinden" söz ediliyor. Taslakta ayrıca, mahkemelerin "Türk milleti adına" karar vermesi ve AYM kararlarının herkesi bağlayacağı konularında hüküm yok. O tarihte "uzlaşma" gerçekleşmediği için Anayasa tartışması ertelendi. Ancak AKP'nin Anayasa taslağı, adı konulmadan hayata geçmiş gibi bir tablo var karşımızda...

Siyaset yapmayı yasaklama davası!

Kobani davasını çok önemsiyorum, çünkü bu dava, Türkiye'de demokratik siyasetin yasaklanması yolunda atılan büyük adımlardan biri

Reis mazbut lakin o çevresi yok mu?

O çevreyi yaratanın kim olduğu söylenmeden, çevre eleştiriliyor ki Reis, yenilginin suçunu bugünkü çevresine yıkıp, birinci halkayı yeniden oluştursun, bakarsın biz de oradan bir çıkış yakalarız!