11 Şubat 2025

Parlamento da seçilecek, unutmayın

CHP, seçmen nezdinde büyük karşılıkları olan iki adaydan birini elemeye kararlı görünüyor. Seçimde sadece cumhurbaşkanı seçilecek gibi bir hava var. TBMM’ye hâkim olamayan cumhurbaşkanının hayatının çok zor olacağını unutmasınlar

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve ABB Başkanı Mansur Yavaş (soldan sağa)

CHP Genel Başkanı ve CHP’li iki büyükşehir belediye başkanı bir toplantı yaptılar.

Toplantının amacının Mansur Yavaş’ı “ön seçime ikna etmek” olduğu resmen açıklanmasa da bir sır sayılmaz.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partinin cumhurbaşkanı adayının parti üyelerinin katılımıyla yapılacak bir seçimle belirleneceğini açıkladığında Mansur Yavaş’ın buna karşı olduğunu öğrenmiştik zaten.

Yavaş ilk açıklamalarında bu seçimin erken olduğunu vurguluyor, partinin ekonomik sorunlara yoğunlaşmasını savunuyordu.

Pazar günü yapılan toplantıdan sonra da pozisyonlarda bir değişiklik görünmüyor.

Aslına bakarsanız bu toplantının en başta zamanlaması yanlış.

Amaç Yavaş’ı ön seçime ikna etmek olduğuna göre bu toplantı ön seçim kararı açıklanmadan önce yapılmış olmalıydı.

Böyle bir toplantı kamuoyunun bilgisi dışında yapılmış da olabilir tabii. Yavaş o gün de bugünkü görüşlerini İmamoğlu ve Özel’e iletmiştir diye varsaymalıyız.

Ön seçim kararı bu itiraza rağmen alındıysa, bu son toplantı niye yapıldı, diye sormak gerekir.

Özel ve İmamoğlu “Mansur Bey’i nasıl olsa ikna ederiz” diye mi düşündüler acaba?

Böyle düşündülerse bunda başarılı olamadıkları da ortada.

Yavaş, ön seçime girmeyeceğini doğrudan bir açıklamayla olmasa da duyurdu.

Bu durumda CHP’nin ön seçimi, İmamoğlu’nun adaylığını deklare etmek dışında bir anlam ifade etmeyecek.

Mansur Yavaş, CHP kökenli bir politikacı değil.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifaklar projesinin bir sonucu olarak CHP’yi temsilen üç kere Ankara’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine girdi, birinde katakulliye uğradı bir puan ile seçimi kaybettiği ilan edildi. Diğer ikisini kazandı.

Ancak kaybettiği seçim ile kazandığı ilk seçim arasında geçen beş yıllık sürenin iki yılında (2016 ile 2018 arasında) CHP’den istifa ederek ayrılmıştı, belki hatırlayan vardır.

İmamoğlu ise tam tersi. Bir yıllık ANAP Gençlik Kolları deneyimi dışında bütün siyasi hayatı CHP içinde geçti.

CHP’nin adayı olarak girdiği dört seçimi de büyük oy farklarıyla kazandı. Beylikdüzü Belediye Başkanı seçilirken yüzde 50,8 oy aldı ki bir önceki seçimde o bölgede CHP’nin oyu yüzde 30 idi.

AKP adına kampanyayı bizzat Erdoğan’ın yürüttüğü üç seçimi de İmamoğlu kazandı, her seçimde bir öncekinden daha fazla oy aldı.

İki adayın bu siyasi geçmişleri, CHP’de sadece üyelerin katılacağı bir ön seçimi kimin kazanabileceğini gösteriyor.

Ön seçim, İmamoğlu’nun adaylığı için yapılıyor, bu çok açık.

Daha önce de yazdım, tekrarlayayım.

Önümüzdeki genel seçim, sadece cumhurbaşkanı seçeceğimiz bir seçim değil.

Aynı zamanda TBMM’de yenilenecek ve CHP’nin bugünkü performansı, o seçimde TBMM’de çoğunluk sandalyelerine kazanmaya yetmeyecek. Bu görünüyor.

Diyelim ki CHP’nin adayı cumhurbaşkanı seçimini kazandı ancak CHP’nin parlamentodaki durumu bugün araştırmaların gösterdiği gibi kaldı.

Öyle bir durumda CHP’li cumhurbaşkanının ülkeyi yönetebilmesi çok da kolay değil.

Evet Anayasa, cumhurbaşkanına sınırsız yetkiler vermiş durumda ama TBMM çoğunluğunu kontrol edemeyen bir cumhurbaşkanının hayatını çok zorlaştırmak da mümkün.

Kılıçdaroğlu’nun kurduğu Altılı Masa benzeri bir ittifakın, TBMM seçiminde ne kadar işe yaradığını net olarak bilemiyoruz.

Bu ittifakla girdiği seçimden CHP yüzde 25,35 oy alabildi. Ahmet Davutoğlu’nun “halam bile bana ve CHP’ye oy vermiyor” dediğini hatırlayalım.

Kuşkusuz ki bir, iki puanlık katkıların bile çok önemli olduğu bir seçim olacak bu. Onun için ittifaklar elbette kaçınılmaz olarak yapılacak.

CHP, seçimde oyunu yüzde 40’lara doğru getirebilmeli ki cumhurbaşkanı seçimini kazanmış olmasının bir anlamı olsun. Ülkeyi yönetebilir hale gelsin.

Onun için CHP’nin bu seçimde küçük katkıları olacak ittifaklar kurarken diğer yandan da başka bir “sihir” araması lazım.

O sihir, partinin seçmen nezdinde çok büyük karşılığı olan iki adayından birinin yarışın tamamen dışına itilmesiyle sağlanamaz.

Siyaset sorunları çözmek için yapılır.

CHP içi siyaset bu sorunu nasıl çözecek bilemiyorum ama bunu çözemeden gidilecek seçimin sonucundan da o kadar emin olmamak gerektiğini tahmin edebiliyorum.

* * *

Dostlar “bilgi arttırma gezisinde” görsün!

Avrupa’daki durumu “yerinde görmek için” Birleşik Krallık’a giden TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde kurulan Finansal Okuryazarlık Alt Komisyonu, ebeveynlerin çocuklarıyla para ve bütçe konuştuğunu söylüyor. Bizimkiler olmayan şeyin nesini konuşacaklar acaba?
TBMM Dilekçe Komisyonu Finansal Okuryazarlık Alt Komisyonu, Büyükelçi Osman Koray Ertaş ile

TBMM Dilekçe Komisyonu bünyesinde altı ay önce kurulan ve “Tasarruf yapma, bütçe oluşturma, borç ödeme, finansal hedefler, emeklilik planlarını yönetme, mali risk analizi” konularında çalışan yapan alt komisyon üyeleri, Avrupa’daki durumu “yerinde görmek için” Birleşik Krallık’a gitti.

Sözcü'den Başak Kaya’nın haberine göre heyet 26-28 Ocak tarihlerinde Londra Finans Merkezi yetkililerinden “para ve emeklilik hizmetleri” konusunda bilgi aldı.

Alt Komisyon Başkanı ve AKP Adana Milletvekili Sunay Karamık, Londra ziyaretiyle ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Finansal sıkışıklık, borç, iflas gibi negatif durumda olan kişiler bundan hiç bahsetmeyip kendi dünyasında konuyu çözmeye çalışıyor. Para ve Emeklilik Kurumu, sıkıntısı olanlara teknik ve psikolojik danışmanlık hizmeti veriyor. İflas yaşayan bir girişimcinin ruhunun ölmemesi çok önemli. Her yıl kasım ayında Para Konuşma Haftası var. Anneler babalar çocuklarıyla para ve bütçeyi, harcama disiplinini konuşuyor. Çok kıymetli bilgiler aldık. Bu gibi uygulamaların Türkiye’de başlaması gerekir. Komisyonumuz da yerinde incelemeler yaparak dünyadaki iyi uygulamaları görmeyi amaçladı.”

Bu son cümleden de anlıyoruz ki komisyonumuzun gezileri bir süre daha devam edecek.

“Tasarruf” amaçlı bir komisyon kurup, yurtdışı gezilere kafileler halinde gitmek hayli eğlenceli bir şey.

AKP’li Alt Komisyon Başkanı’nın açıklamasını yukarıda okudunuz.

Bana soracak olursanız İngiltere’deki “tasarruf tedbirlerini” görmezden gelmişler, abuk sabuk konularla ilgilenmişler.

Mesela havaalanlarındaki VİP uygulamasının, İngiltere’de olmadığını görmüş olmalılar.

Eskilerini bırakın halen görevdeki milletvekillerinin bile trafik cezalarının kamu bütçesinden karşılanmadığını da öğrenmiş olmalılar.

Kral’ın kaç jumbo jeti olduğunu da sordular mı acaba?

Emeklilere psikolojik destek verildiğini öğrenmişler. En düşük emekli aylığının ne kadar olduğunu da öğrendiler mi dersiniz?

Öğrenmediklerine iddiaya girerim.

“Anneler ve babalar çocuklarıyla her kasım ayında para konuşuyorlarmış!”

Bizimkiler olmayan şeyin nesini konuşacaklar acaba?

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Erdoğan “revizyon” iddiasına gülüyordur

Kulislerde “6 – 7 bakan değişebilir” dedikoduları yapılıyor. Bir hükümette bu kadar bakan bir anda değişecek ise o bakanları seçenin yolun en başında başarısız bir seçim yaptığını düşünmemiz gerekmez mi? Bu kulis haberlerini yazan gazeteci süsü verilmiş zevat biraz sallıyorlar gibi!

“Sorumluluk alma, fedakârlık yapma” zamanı

CHP’nin elinde seçimi kazanabilecek güçte iki aday var ve CHP yönetiminin bulduğu formül bu iki adayı bir ön seçimde yarıştırarak birini elemek! Oysa seçmenin karşısına çok güçlü bu iki aday ile birlikte çıkabilmek mümkün

Dört yıl sonrayı düşünmek titretiyor!

Sanki dolu dizgin Üçüncü Dünya Savaşına doğru gidiyoruz. Birinci ve ikinci dünya savaşlarına giden süreçteki siyasi figürleri bugün de görüyor gibiyiz ve bugün çoğunun elinde o günkülerle kıyaslanamayacak kadar öldürücü silahlar var

"
"