31 Mayıs 2024

Kendinize iyi şeyleri örnek alın

Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi kendimizi gelişmiş ülkelerin durumuyla kıyaslayacak olursak, sokak köpekleri sorunu listede 50. sırayı filan ancak alabilir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "gelişmiş hiçbir ülkede olmayan başıboş köpek sorunumuz var" dedi.

Medyaya yansıdığı kadarıyla AKP yetkilileri bu konuda "İngiliz modelini" örnek almayı düşünüyormuş.

Cumhurbaşkanı'nın "gelişmiş ülkeler" derken tam olarak neyi kastettiğini bilmiyorum.

Gelişmişlik ölçütü "ekonomik büyüklük" müdür yoksa "insani gelişim endeksine göre gelişmiş olmak" mıdır, burası net değil.

Ekonomik büyüklük bakımından en gelişmiş 10 ülke şöyle:

Amerika Birleşik Devletleri, Çin, Almanya, Japonya, Hindistan, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Kanada, Brezilya. Türkiye bu listede 17. sırada.

İnsani gelişim endeksine göre en gelişmiş 10 ülke şöyle sıralanıyor:

İsviçre, Norveç, İzlanda, Hong Kong, Avustralya, Danimarka, İsveç, İrlanda, Almanya, Hollanda. Türkiye bu listede 54. Sırada.

Listelere bakınca "gelişmiş hiçbir ülkede olmayan başka sorunlarımız olduğu" da açıkça görülüyor.

Bu iki listeden sadece Çin'i bir kenara ayırın.

Geri kalanların hiçbirinde bir protesto gösterisi yaptılar diye insanları ömür boyu hapse tıkmadılar.

İktidarın hoşuna gitmeyen konuları yazdılar, konuştular diye bir tek gazeteci bile işinden atılmadı.

Bir bildiriye imza attılar diye her biri son derece zor yetişen yüzlerce değerli akademisyen işinden atılmadı.

Bu ülkelerde, halkın seçtiği bir milletvekili, Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırı olarak hapiste tutulmuyor.

Bu ülkelerin hiçbirinde Yargıtay ya da dengi olan bir yüksek yargı organı, Anayasa'yı herkesin gözünün içine bakarak çiğnemiyor.

Bu ülkelerin hiçbirinin bizdeki gibi bir sığınmacı sorunu yok.

Türkiye'de gıda fiyatları, bu ülkelerin hepsinden daha pahalı, gıda enflasyonu hepsinden daha yüksek.

Enflasyonda bunların hepsinden o kadar kötüyüz ki yanımıza bile yaklaşamıyorlar.

Türkiye'de işsizlik, bu ülkelerin hepsinden daha yüksek.

Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa'da birinci sırada. OECD ülkeleri arasında da gelir dağılımı en bozuk 5. ülke.

Yani Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi kendimizi gelişmiş ülkelerin durumuyla kıyaslayacak olursak, sokak köpekleri sorunu listede 50. sırayı filan ancak alabilir.

Kendinize İngiltere'yi örnek almak istiyorsanız, işe demokrasi ve insan haklarıyla başlamalısınız.

Rahmetli anneannem gibi söyleyeceğim: Kendinize iyi şeyleri örnek alın!

* * *

Uyutmayacaklar, öldürecekler!

Sokak hayvanlarının itlaf edilmesi amacıyla kanunda değişiklik yapılması gündeme geldiğinden beri bir "uyutma" lafıdır gidiyor.

"Uyutma" kavramını kullanarak, yapacakları işin gerçek adının telaffuz edilmesini önlemek istiyorlar.

Tıpkı çocukların evlendirilmesini "erken yaşta evlilik" diye önemsizleştirerek dikkatten kaçırmaya çalıştıkları gibi.

Hayvanseverlerin ve bu kanuna karşı çıkacak muhalefet partilerinin bu tuzağa düşmemesi lazım.

Yapılacak işin adı belli: Öldürmek! Sokak hayvanları topluca öldürülecek!

* * *

Daha önce neden "etkin" çalışamıyordu?

Şimdi bir vakıf kurulacak ve bu ülkenin asırlık gelenekleri olan bir kurumu bu sayede "daha etkin çalışacak"! Bu "etkin çalışmanın" esasen nerelerde gerçekleşeceğini söyleyeyim: Avanta lavanta işleri kolaylaşacak

Dışişleri Bakanlığı'nın daha "etkin" olabilmesi için "Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı" ismiyle bir vakıf kuruluyor.

Bununla ilgili kanun, komisyonda bile görüşülmeden TBMM'ye getirildi ve kabul edildi.

Bu vakfın kuruluşuyla birlikte Dışişleri Bakanlığı'nın nasıl daha etkin olabileceğini pek anlayamadım.

Bakanlık, kendisine verilen görevi bugüne kadar etkin bir şekilde yerine getiremediyse, bunu engelleyen neydi?

AKP iktidara geldiğinden beri o koltukta kimler oturmadı ki?

Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu gibi "deve dişi" partililer ile Mevlüt Çavuşoğlu gibi "salla başı" partililer, neyi beceremediler de bakanlık etkin çalışabilmek için şimdi vakıf kurma ihtiyacı duyuyor?

Aslına bakarsanız Dışişleri Bakanlığı'nın etkinliğinin azalmasında asıl rolü oynayan şey, AKP'nin bütün devlet kadrolarını "yağma alanı" olarak görmesi oldu.

Bu bakanlık, Türkiye'nin en eski kurumlarından biri.

Geçmişte de eleştirilerin hedefi oldu ancak şunu hiç tartışmadık: Bu Bakanlık'ta da meslek memuriyetlerine giriş bilimsel yeterlilik, genel kültür ve dil bilgisini ölçen ciddi sınavlarla mümkün olabildi.

AKP iktidara gelene kadar "siyasi atamalarla", bir yabancı dili bile doğru dürüst konuşamayan tipler konsolos, büyükelçi olamamıştı.

Cepleri dolarla dolu elbise hediyeleri almakla tanınmış "Bakara – makara bakanı" gibi tipler, eskiden büyükelçi olmayı bırakın, kavas dahi olamazlardı.

Şimdi bir vakıf kurulacak ve bu ülkenin asırlık gelenekleri olan bir kurumu bu sayede "daha etkin çalışacak"!

Bu "etkin çalışmanın" esasen nerelerde gerçekleşeceğini söyleyeyim: Avanta lavanta işleri kolaylaşacak!

Sayıştay'ın ve TBMM'nin denetimine tabi olmayan bir "parasal alan" yaratılacak, bu alanda istediği gibi at koşturulacak.

Yakın bir gelecekte bakanlığın bütün dış alımlarının, inşaat işlerinin vs. bu vakıf marifetiyle yürütüleceğini göreceğiz.

Hayli büyük bir bal fıçısı olacak, sadece parmaklar değil, eller kollar da yalanacak!

Vakfın asıl kuruluş amacı budur!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

“AKP’li kafası” nasıl çalışıyor?

Değeri 2 milyar doları bulan ve yaklaşık 12 bin kişinin çalıştığı bir Türk markası üzerinde tartışmalı bir durumun oluşmasından Bakan Yumaklı sorumlu tutuluyormuş. Belli ki Bakan’ın görevinin halk sağlığını korumak değil, markanın değerini korumak olduğu konusunda aralarında bir mutabakat var

Erdoğan’dan yılın ilk dersi

Cumhuriyet tarihinin en büyük beyin gücü kıyımının altında Erdoğan imzası var. Yüzlerce meslektaşları üniversiteden atılırken bu tabloyu kimisi zevkle, kimisi korkuyla susarak seyreden bir akademimiz var

Koltuk kavgasına girişmeden önce

TÜİK, 2022 yılı gelir dağılımı verilerinde değişiklik yaparak hepimizin refahını bir kalemde arttırmayı başardı. Belli ki TÜİK için “algı yaratmak” da en az maaş zamlarını düşük tutabilmek kadar önemliymiş. AKP iktidarında gelir dağılımı her yıl daha da bozuluyor. Zengin daha zengin olurken, fakir daha da fakirleşiyor

"
"