01 Şubat 2022

"Gelmekte olan" bir dip dalga mı?

Muhalefet çıkaracağı aday ve ortaya koyacağı program ile hem kararsız kalmış kitlenin kendisine eğilim göstermesini sağlayabilir hem de derinlerde umutsuzluk içinde kıpırdayanları da bir dalga halinde harekete geçirebilir

Geçtiğimiz hafta sonunda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Giresun'da konut teslim töreninin ardından partisinin Danışma Meclisi toplantısına katıldı.

Erdoğan, toplantının yapıldığı salonu küçük buldu ve beğenmedi. Bu nedenle önce Gençlik ve Spor Bakanı'na, ardından da Giresun İl Başkanı'na çıkıştı.

Bunları kapalı kapılar ardında değil, toplantıda o anda hazır bulunanların önünde yaptı, bizler de haberlerde izledik, internette okuduk.

Bir süredir Erdoğan'ın bu tür toplantılarda, açılış törenlerinde ve törenlerin öncesinde düzenlediği mitinglerdeki mutsuzluğu dikkatinizden kaçmamış olmalı.

Türkiye'nin doğusunda ya da batısında olması fark etmiyor, Erdoğan'ın mitinglerinde eski kalabalıklar yok, eski heyecan hiç yok.

Karşısında eski canlı kalabalıkları görmeyince belli ki morali bozuluyor ve o bozuk moral mitinglerdeki performansına da yansıyor.

Trabzon'daki mitingde yüzünün güldüğü tek ânın, küçük bir çocuğun Kemal Kılıçdaroğlu'na "hain" demesi olduğunu da not edelim.

Mersin'de, kalabalık görünsün diye araçlarla daraltılan alanda toplanan izleyici sayısı, CHP mitingiyle kıyaslanmasın diye nelerin yapıldığını hatırlayalım.

Sadece Erdoğan'ın gezilerine özgü bir durum değil bu.

AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, benzer bir tatsızlığı Elbistan'daki açılış töreninde yaşadı.

Ne toplanan kalabalığı beğendi ne de kalabalığın heyecanından mutlu olabildi.

Ekonomik yangın sönmediği sürece bu tablonun değişmeyeceğini hatta giderek bozulacağını da tahmin edebiliriz.

"Bugün seçim olsa" araştırmalarına baktığımızda da AKP'nin yüzde 30'lar civarında olduğunu görüyoruz.

İlk kez iktidara geldiği 2002 seçiminde aldığı yüzde 34,3'ün altını görmüş bulunuyor.

Ve unutmayalım ki bu parti son seçimde yüzde 42,56 oranında oy almıştı.

Dört yıllık erime 12 puanın üzerinde görünüyor.

Üstelik bu tabloda muhalefet açısından henüz doldurulmamış iki hane var!

Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayının Recep Tayyip Erdoğan olduğu belli ancak muhalefetin adayı belli değil.

Erdoğan'ın 22 yıllık iktidar performansının üzerine seçmene vaat edebilecekleri belli, muhalefet henüz bu kozu oynamış değil.

Muhalefet, bu iki boşluğu etkili bir şekilde doldurmayı başarabilirse, AKP ve Erdoğan'ın oylarındaki çözülmenin daha da hızlanacağını görmemiz mümkün.

Şu anda Giresun ve Trabzon gibi Erdoğan'ın "arka bahçesi" sayılabilecek yerlerde bile yaşadığı mutsuzluğa bakınca, derinde harekete geçmek için hazır beklemekte olan ancak araştırmaların henüz tespit edemediği bir dalga var gibi görünüyor.

Bu dalgayı harekete geçirecek şey muhalefetin ne yapacağı.

MetroPOLL Araştırma'nın ocak ayının son günlerinde yayınladığı bir araştırma sonucuna göre seçmenlerin yüzde 47'si muhalefetin Türkiye'yi yönetmeye hazır olmadığını düşünüyor.

Muhalefetin Türkiye'yi yönetmeye hazır olduğunu düşünenlerin oranı da buna çok yakın: Yüzde 46.

Doğal olarak partilerin kendi seçmenleri, oy vereceklerini söyledikleri partilerin daha hazırlıklı olduğunu düşünüyor.

Onun için bu sonuçlar sürpriz sayılmamalı.

Sürpriz saymamak gerek elbette ancak bunun o dev kararsız kitleyi neden harekete geçirmediğini açıklayan bir durum olduğunu da görmek lazım.

Unutmayalım ki muhalefet, kontrol altındaki medya nedeniyle bütün seçmenlere de aynı şekilde hitap edemiyor.

Bu, muhalefetin daha uzun süre ve daha yoğun çalışmasını dayatan bir durum.

Şu anda muhalefet partileri, muhalefetini bir tür kayıkçı kavgası şeklinde sürdürüyor.

O onu diyor, bu buna yanıt veriyor, öteki çok sert konuşuyor vs.

Bu şekilde daha ileriye gidebilmesi mümkün değil.

Muhalefet çıkaracağı aday ve ortaya koyacağı program ile hem kararsız kalmış kitlenin kendisine eğilim göstermesini sağlayabilir hem de derinlerde umutsuzluk içinde kıpırdayanları da bir dalga halinde harekete geçirebilir.

Seçime artık 17 ay zaman kaldı. Zaman hızla daralıyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Kralın bütçesi keyfine göre

Türkiye bir demokrasi değil de bir Orta Çağ krallığı olsaydı, kral ya da padişah parayı keyfine göre toplar ve harcardı, kimse de bunun hesabını soramazdı. Yoksa Türkiye bir Orta Çağ krallığı mıdır?

Aslında Erdoğan “Esed’den hâlâ umutluydu!”

Suriye konusunda ikinci kez bir istihbarat fiyaskosu yaşadık. En önemli güvenlik tehdidinin Suriye’den geleceğini düşünen bir yönetim, rejimin ve muhaliflerin güç dengesini ve planlarını uygulama kabiliyetlerini öngörebilmeliydi. Gördük ki Türkiye’yi yönetenler de haberleri televizyondan izliyor!

Suriye’nin artık zamana ihtiyacı var

HTŞ lideri Colani’nin “değiştik, eskisinden farklıyız” iddiasını ortaya koyabilecek fırsatı bulabilip bulamayacağı da şu an için belirsiz. Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun içinde yer alan grupların da “demokrasi aşkıyla” yanıp tutuşmadıklarını söyleyebiliriz. Yani Suriye’de taşların yerine oturması için önümüzde çok zaman var

"
"