Tarım ve Orman Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bölünerek bakan sayısının arttırılması, böylece hükümetin daha etkin çalışması bekleniyormuş.
Hatta “at izi, it izine karıştı” diye atarlanarak istifa eden damat Bakan Berat Bey de yeni bir görev heyecanı içinde bekliyormuş. Artık bakanlık mı olur, partide bir üst düzey görevi mi, orasını bir tek kişi bilebiliyormuş.
Arkadaşımız Candan Yıldız, AKP İstanbul İl Kongresi’ni izledi ve izlenimlerini cumartesi günü T24’te yazdı.
Yıldız “AKP eşittir Erdoğan diyebileceğimiz bir kongre izledim. Sloganlarda o vardı, pankartlarda o vardı, şarkılarda o vardı” diye anlatıyor.
Salonda gösterilen videolardan birindeki sözleri aktarıyor:
“Öyle bir sevdadır ki seninkisi Leyla’sı memleket olmayan seni ne anlasın. Bir bir aştın, geçtin engelleri. Milletini Şirin görmeyen bu dağları nasıl aşsın. Kurduğun köprüyü taştan sananlar. Böldüğün uykuyu yoktan sayanlar, gördüğün ufku düşe yoranlar, söylesen dinlenmez, anlatsan anlamaz. Elden bal yerine bizden sudur tercihin. Yerli ve milli olsun budur isteğin. Bugün yerdeki de gökteki de senin emeğin. Hakikatle bakan görür, bakmayan görmez. Bayrağımızın olduğu her yerde dik boynumuz, alnımız açık sayende yok korkumuz. Önce yaradana sonra sanadır borcumuz.”
“Yağdı yağmur, çaktı şimşek” vezninde bir metin bu. Erdoğan dinleyince hoşuna gitti mi bilmiyorum ama bir liderin putlaştırılma mertebesine nasıl geldiğini gösteren “kitsch” bir örnek.
Kulislerde konuşulduğu söylenen “6 – 7 bakan değişebilir” gevezeliklerini bu metin çerçevesinde okumak gerek.
Bu bakanlar 4 Haziran 2023 günü göreve başladılar. Bir buçuk yıldır görevdeler ve şimdi içlerinden “6 – 7 tanesi birden” değişecek dedikoduları yapılıyor.
Bir hükümette bu kadar bakan bir anda değişecek ise o bakanları seçenin yolun en başında başarısız bir seçim yaptığını düşünmemiz gerekmez mi?
Millet seçip, yürütme yetkisini teslim etmiş ve o birlikte çalışacağı bakanların seçimini hiç de iyi yapamamış anlamına gelmiyor mu?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte “kabinede” 18 bakan var ve bunların üçte biri başarısız!
Onun için bu kulis haberlerini yazan gazeteci süsü verilmiş zevat biraz sallıyorlar gibi!
Recep Tayyip Erdoğan, bu kadar bakanını bir defada değiştirmez, hele bunu kamuoyu istiyor diye hiç yapmaz.
Yaparsa, yukarıdaki “nesir” mi “manzume” mi olduğu tam anlaşılamayan metnin yaratmak istediği Erdoğan imajı tuzla buz olur.
***
Erdoğan’ı hiç tanımamışlar gibi
Erdoğan neden ve kimden çekinecek de İmamoğlu aday gösterilirse adliyedeki adamlarına “bırakın peşini” diyecek? İmamoğlu’nu adliye marifetiyle tasfiye etmesinin kendisi için yararlı olduğunu düşündüğü anda bu kararı gözünü kırpmadan alır
|
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan iki soruşturma kapsamında 31 Ocak'ta Çağlayan Adliyesi'nde ifade verdi
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını “erken” belirlemesi ile ilgili tartışmalarda bu “erken seçimin” gerekliliğini açıklayan iki temel görüş var.
Birisi Genel Başkan Özgür Özel’in ağzından duyduğumuz “erken seçimin adayı da erken belirlenir” açıklaması.
Seçimin hemen ertesinde başlayan erken seçim çağrılarının sonuç vermeyeceğini o günlerde de tartışmıştık.
Daha önce de yazdım, kişisel kanaatim o ki Erdoğan böyle bir erken seçimi istemez ve o istemediği sürece CHP’nin verdiği tarihe göre yapılacak bir erken seçim kararı da alınmaz.
Erdoğan, şimdi kırdığı emeklileri, işçileri, memurları sevindirecek bir dizi seçim ekonomisi uygulamasıyla pozisyonunu düzeltebileceği güne kadar bekler.
Seçimi biraz öne çektirerek dördüncü kez Cumhurbaşkanı seçimine girme hakkı kazanmayı hesaplıyordur mutlaka ama bu, bilemediniz normal tarihten 6 ay öncesi olur. Daha erkeni değil.
Onun için Özel’in argümanının bir anlamı pek yok.
İkinci argüman ise CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Ekrem İmamoğlu’nu göstermesinin, İmamoğlu’na yönelik yargı tehdidini bertaraf edebileceği ile ilgili görüş.
Bu görüştekilerin Erdoğan’ı hiç tanımadıklarını düşünüyorum.
Erdoğan neden ve kimden çekinecek de İmamoğlu aday gösterilirse adliyedeki adamlarına “bırakın peşini” diyecek?
Erdoğan böyle bir karakter değil.
İmamoğlu’nu adliye marifetiyle tasfiye etmesinin kendisi için yararlı olduğunu düşündüğü anda bu kararı gözünü kırpmadan alır.
Ekrem İmamoğlu ön seçimin galibi olarak CHP’nin adayı ilan edilse de alır, edilmese de alır.
Erdoğan bir otokrat olarak sadece ve sadece kendi iktidarını sürdürmeye odaklanmış bir siyasi karakter.
Öte yandan Erdoğan’ın böyle bir kararı almak için hiç acelesinin olmadığını da tahmin edebiliriz.
Böyle bir erken tasfiye ile İmamoğlu ve Yavaş arasında geçeceğini tahmin ettiğimiz başkanlık yarışını bitirerek, CHP’yi rahatlatmayı da istemez.
Tam tersine İmamoğlu ve Yavaş arasındaki örtülü yarışın son ana kadar devam etmesini, bunun CHP’nin enerjisini tüketmesini tercih eder.
Onun için birbiri ardına açılan davalara, bir günde yazılıveren iddianamelere kanmayın.
İmamoğlu’nun istinaftaki davası neden aylardır dosyanın kapağı bile açılmadan orada bir rafta duruyor zannediyorsunuz?
İmamoğlu’nun kamu görevlilerine hakaretten yargılandığı dava, 14 Aralık 2022’de hakkında hapis cezası kararı verilmesiyle sonuçlandı. Karar onanırsa siyasi yasaklı olacak, seçme ve seçilme haklarından da mahrum olacak.
Aradan koskoca 2 yıl geçti, dosya hala istinaf mahkemesinde!
Bu dosya, Erdoğan sonuçlanmasını istemediği sürece de istinaf mahkemesinin o rafındaki yerini muhafaza edecek.
Onun için Cumhurbaşkanı adayının erken belirlenmesinin İmamoğlu’na adliye marifetiyle darbe yapılmasını engelleyeceği iddiası komik bile değil.
Mehmet Y. Yılmaz kimdir?
Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu
Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini bir süre yürütmektedir.
12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazetesi ve dergilerini yayınladı
Askerlik görevi Kara Harp Okulu'nda yapıldıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe geri döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu
1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınlandı.
Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucusu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğu yapıldı.
1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yıl sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda ise Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.
2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğüne getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.
2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi kitap olarak yayınlandı.
"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.
|